öncelikle bir başkasının alanının nerede başladığını bilemiyoruz. o yüzden özgürlüğü bir başkasının alanına girmediğimiz sürece yaşadığımız şeyler olarak tanımlamak pratikte uygulanabilir olmaktan çıkıyor. örnek vermek gerekirse; mahallesinde kızlı erkekli nikahsız aynı evde yaşanmasına karşı çıkan dayı aslında, kendi alanının ihlal edildiğini ve çocuklarını istediği gibi yetiştirebilme özgürlüğünün elinden alındığını düşünüyor. bu yüzden bu durum onun için kabul edilemez bir şey. kanunları bu dayının alanına göre düzenlemeye başlarsak bu sefer nikahsız yaşamak isteyen çiftlerin alanına girmiş bulunacağız. bu şekilde düşündüğümüzde özgürlüğü böyle kalıp bir cümleyle bağdaştırmanın aslında ne denli kısıtlayıcı olabileceğini görüyoruz.
Yapımız gereği sosyal varlıklar olduğunuzdan diğer bireyin sınırlarını gıdıkladığımız anda özgürlüğü bitirir.
Özgürlük diye birşey yok.
Sınırlı özgürlük vardır.
Uydurmayın.
nerede başlar bilmem ancak diğer varlıkların haklarını ihlal ettiğiniz zaman, değerlerini küçük düşürdüğünüz zaman kesinlikle burada özgürlük biter. yani sınırı bilmek gerekir. örneğin bir şeyle alay ederken birilerinin inancını, ırkını, dilini, dinini vb. küçük düşürüyor muyum diye sorgulamaz gerekir çünkü bunu yapmak kimsenin haddine değil.
özgürlük temel olarak ailede başlar. ailemizde bize verilen misyon, değer, kısıtlama yapması ya da yapmaması özgürlüğümüzün temellerini atar. gelecekteki halimiz ailemizde verilen hakların çerçevesinde oluşur. örneğin bir kadının babası ona ataerkil yapıyla bakıp baskı yaptığında özgürlüğümüze bir darbe vurulmuş demektir. meslek seçimlerinde de ailemiz direkt olarak özgürlüğümüze müdahale edebilir. verecek çok örnek var. anlatmak istediğimi anlamış bulunuyorsunuz. demem o ki anne veyahut baba olmadan şöyle bir güzel eğitelim kendimizi çünkü ne çocuk doğurmayla anne ne de atm görevi görerek baba olunmuyor.
şimdi özgürlük,
bi' insanı görürsün ve ona aşık olursun. o da sana aşık olur, özgürlük başlar.
güzel günler geçirirsiniz, eğlenirsiniz, sevginiz günden güne artar. özgürlüğün doruğundasınızdır.
sonra ne olur? deli gibi aşık olduğunuz insan gelir ve 'başka birine' aşık olduğunu anlatır.
sizi terkeder, yıkılırsınız.
aşkta da olduğu gibi; özgürlükte de bir başkası devreye girdiğinde biter.
bir kuş özgürdür, bir kediye yem olana kadar.
göklerde delice salınan uçurtma, bir ağaç dalına takılana kadar özgürdür.
çığlıklarınız bir başkasının şikayetiyle son bulur.
dünya döndüğü sürece özgürdür. dünya, ancak güneşin varlığıyla özgürdür.
özgürlük, bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter.
hiç birimiz özgür değiliz. hiç bir şey özgür değil. koca evrendeki tek özgürlük düşünebilme özgürlüğüdür. istediğimizi düşünebiliriz, yüksek sesle söylemediğimiz sürece.
aslına bakarsak hiç kimse özgür olamaz. niye diyenleri görüyorum. insanlar yemek, seks, tuvalet, banyo gibi birçok ihtiyacı karşılmak zorundadır yaşamak istiyorsa. tüm bunlar insanı bağımlı yapar ve bu yüzden özgürlük hiçbir zaman tam olarak sağlanamaz. hakkını aramak ayrıdır.hakkını aramak nerde başlar-biter denilse bir cevap verilebilir. maalesef ki böyle bir durumda özgürlüğün başladığı değil de bittiği noktaları bulabiliriz.