amerikalı protestanların alay ettiği kelime "warrior of freedom". aslında atatürk, che, deniz geçmiş, mahir çayan, deniz baykal, bülent ecevit ve hatta fatih sultan mehmet dahil tüm devrimciler "özgürlük savaşçısı" dırlar. asla alay konusu olabilecek bir mevhum değildir. anlamayana anlatabiliriz. (bkz: cephede süngüler ayna gibi parlıyor)
bir samanyolu klasiği olan bu film son bir ay içerisinde 7.kez toplamda ise 692. kez yayımlanmıştır. an itabiriyle 693. gösterimi biz değerli film severler için ekranlardadır.
özgürlük savaşçısı ile terörist arasındaki nüansının; ufak bir fark olmaktan çıkıp, gayet belirgin olduğu gerçeklerden birinde (bkz: pkk); yeri geldiğinde m.kemal'i bile terörist olarak örnek vererek, terör kavramının kendisine açıklanması gereken insanların içini boşalttığı kavramdır.
zira; mustafa kemal, george washington ve diğerlerini; pkk ve öcalan'dan ayıran fark, savundukları dünyevi ve siyasal düşünceler değil; birincisi muhattap aldıklarıdır, ikincisi ise bunları kabul ettirmek için kullandıkları yöntemlerdir. g. washington karşısına, baskı ve vergilerini arttırmış kolonist ingiltere'yi alırken, öcalan gibi masum sivilleri ve yediden yetmişe bütün halkı öldürerek değil, birleşik krallığın ordularıyla cephelerde meydan muhabereleri yaparak bağımsızlığı ve fikirlerinin meşruluğu için savaşmıştır. m.kemal'in de yalnızca ingiltere'ye karşı değil, bir çok itilaf devleti ordusuna karşı bir çok cephede mücadele ederek ülkesine bağımsızlığını çok daha zor bir durumda kazandırdığı gerçeği açıktır. m.kemal'in karşısında olduğu düşünülebilecek osmanlı istanbul hükümeti ise işgalin eşiğindeki bir başkentte çaresiz kalan bir iradedir.
yani burada kime göre neye göre denebilecek bir öznellik yoktur. bir tarafta orduların karşı karşıya geldiği askeri meydan muharebeleri varken, diğer tarafta gerilla savaşları; masum insanlar ile kalaşnikofun karşılaştığı katliamlar ve halka korku ve dehşet saçmaya çalışan bir terör örgütü vardır.
an itibariyle samanyolu tv'de yayınlanmakta olan, başrolünde jean claude van damme'in bulunduğu bir film.
filmin bir sahnesinde van damme, silah kacakçısı korsanlar tarafından kaçırılmıştır, gemi hind okyanusu üzerinde yol almaktadır, yıl da 1925'tir. buraya kadar herşey normaldir ancak gemide dalgalanan bayrak görülünce dumurlara gark olunur, zira bayrak türk bayrağıdır.
kısacası buram buram oryantalizm kokan bir filmdir. be hey gafil yapımcı, 1925 yılında türk korsanı mı vardı, hem de hind okyanusunun en doğusunda...
Van Damme'ın sürükleyici filmlerinden bir tanesi. Dünyanın en büyük dövüşçülerinin katıldığı bir turnuvada altın ejderi almak için mücadele eden cris dubouis, finalde zorlu Moğol savaşcısını bir kamyon dayak yedikten sonra alt etmeyi başarır ve şampiyon olur. Lakin altın ejderi yine de alamaz. Neyse bu kadar spoiler yeter. izleyin. Güzel film.