özgürlük hapsedilmişse,zincirlenmişse ve kelepçe vurulmuşsa ellerine, savaşın sonunu düşünerek alınacak hazın en yükseklerde olacağı anı hayal ederek savaşmak ve onun için yapılan en yüce olaydır.
insanlar özgürlüğü için savaşır ama bu savaşta kazanmak mümkün müdür yoksa sadece kaybetmek mi vardır sonunda orası bilinmez aslında. tek bilinen bu özgürlük savaşında tek rakip vardır o da insanın kendisidir. bedeni özgürdür bazılarının, ruhu tutsak. bazen de tam tersidir ruhu ebedi hür iken, prangalıdır bedeni.
ruhunu tutsaklıktan, bedenini prangalardan kurtarmak insanın kendi elindedir. ne var ki bu hükme varmaya kimse kolay kolay cesaret edemez. bunun bir nedeni mutlak bir özgürlüğün ürkütücü olmasıdır. bir nevi dizginsizlik ve keyfilik ile eşit görülür. fakat bu özgürlük savaşında ruhani bir dizginliğe ve huzura ulaşmak daha olasıdır. çünkü onun boyutu eşsiz ve olağanüstü bir tad verir ve iştah açar. o yüzden özgürlük savaşı ancak insanın sonunda kendisiyle barışmasıyla bir anlam kazanır.
tüm gelişmiş ülkelerde özgürlüğün kısıtlanması şöyle yada böyle olabilecek bi durum. ancak şöyle bi durum var, insanlar özgürlük mözgürlük savaşlarını artık bir kenara bırakıp ışınlanmayı falan icat etse daha iyi olacak.. özgürlüğüde geç böyle sikindirik bilim dalları kapatılsın yerlerine ışınlanma üzerine üniversiteler falan kurulsun. neden mi ? 90 nesli olarak amk dünyasında maksimum bi 60 senemiz daha var. şahsen ben ışınlanmadan gidersem yemin ediyorum - bak büyük yemin ettim - ahirette tüm bilim insanlarının götüne alevli kazık sokturacağım. o kadar film izledik o kadar bilim kurgu kitabı okuduk.. içimizde patlatmayın şu ışınlanma olayını. siktiredin ülke sınırlarını insanlık haklarını.. tek amaç ışınlanma olsun o zaman ben özgürlüğü bulurum. buluruz. bulurlar.