en önemlisi umursamamak ve olabildiğince bilgi sahibi olmak. şarkıların dediğinin aksine ne kadar bilirsen o kadar özgürleşirsin. gerçeklerin farkına varırsın.
Dini inanclardan kendini siyirmak da bunlardan biri olabilir. Zavalli kapali kadinlar bahar da geliyor simd, onlari ruzgari hissetmekten bile uzak tutacak bir inanca sahipler. Bir de diyorlar inanmak sana ne kaybettiriyor.
tesbit edilmesi için insanın ontolojik konumlanmasını bitirmesi gereklidir. bilinmeyen bir çölde her tepeye "bu son" düşüncesiyle saldırmaya benziyor genel teamül.
ilk akla gelen ne mesela. mevzunun az bilinirliği. yani kendi konumumuzun.
ne görmüşüz ilkin. boşluğu. yani? konumumuzu bilmeyişimizi.
sonuç: basit mantık; konumumu bilmek adına ne varsa bilgi adına saldır!
konum öğrenmek için araç olarak bilgiye atfedilen anlam 300 yıldır -postmodern yaklaşımı saymazsak- aynı.
mevzu uzun ve birbirine bağlı bir bütünlük algısı gerektiriyor.
şu an için tek şunu demek lazım belki. alabildiğine vicdanı açık, sezgisi bozulmamış ve arayışında gerektiğinde bedel ödeyecek kadar samimi olmak lazım.
benim öngördüğüm tepecik bu.
bilgi kısırdöngü getirir. aşkın insanları dinlemek lazım bol bol. her birinin serencamesi başka. ama satır aralarında yoklamak lazım onları. sahteleri, gerçekleri, türlü türlü tipleri var ayrı mevzudur; ama dünyayı yeniden keşfedemeyecek kadar kısa ömürde akıllı olmak lazım.
Teslim olmak gerekir.
inandıklarımıza daha da sıkı bir şekilde sarılmayı bağlanmayı ve kapanmayı gerektirir, günahlara ve haramlara.
Ki nefsimizin tutsağı olmayalım.
savasmayin sevisin.
ulu orta degil ama.
inancliysaniz inancinizin geregi sekilde. degilseniz diger inanclara saygi gostererek ve basbasa kalabileceginiz bi yerde.
anladiniz siz onu.
kendini özgür hissetmek için ne gerekiyorsa onu yapmak. sonuçta bir kitapta madde halinde yazmıyor yapılacaklar. herkesin kendini özgür hissettiği yerler ve anlar başkadır. önemli olan kişinin kafasında kendi özgürlüğünün portresini çizebilmesidir.