insan hem özgürdür hem özgür değildir. Doğduğumuz ülkeyi, ekonomiyi, anne babayı, şehri biz seçmedik. Anne babamızın bizi büyütme şekli hepimizin gelecek yaşlardaki karakterini etkiledi. Bu bizim kontrolümüzün dışında gerçekleşen bir eylemdi. Açlıktan kendini mazgala asan adam, çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden baba, ikiz çocuklarına ve kendine zehir vererek intihar eden baba, öğretmenler, işçiler... hepsi kendi kontrolümüzün dışında. Bu bağlayıcılardan dolayı özgür değiliz.
Bi bakımdan özgürüz. Mesela benim hiçbir şeye bağlı olmayan ahlak yasalarım vardır bunları ailem veya toplum öğrettiği için değil kendim uygun gördüğüm için yaşarım. Nasıl yaşayacağıma ne giyeceğime, ne içeceğime, hangi kurallara uyacağıma, nasıl yaşayacağıma ben karar veririm. Bunların iyi veya kötü sonuçları vardır bunu göze alarak hareket ederim. Kim benim için ne düşünür diye kaygılanmam. Kendi doğruma göre yaşarım. Bu bakımdan özgürüm.
Olabildiğince Özgürüz tabi ki bunda hiç şüphemiz yok. Karışan eden yok. Engelleyen yok. isteyen istediğini pekala yapıyor. Haddini aşmadığı müddetçe. Zaten sınırsız bir özgürlük yok. Ancak hayvanca yaşayanlar hariç. Her özgürlüğün belli bir dairesi ve yaşam alanı vardır. Yerli yerince yapabiliyorsan bir sorun yok demektir. Siyasi ikbal ve bir takım menfaatler yada özgürlük/demokrasi adına mevcut iktidarı veya devletin herhangi bir erkini alaşağı etmeye uğraşmak, toplum düzenini ve asayişini bozmaktak öteye geçmez. Varsa bir derdin çık söyle dile getir. Onaylayan da olur tasvip etmeyen de. Eğer fikrin gerçekten doğruysa toplumca kabul görmemesinden niye korkasın ki? Fikrin gerçekten güçlüyse ve yapıcıysa değişmesini istediğin ne varsa pekala değiştirebilirsin. Ha yok olmuyorsa zorlamanın bir anlamı yok. Zorla güzellik olmaz. Herkes hak ettiği kadar özgürdür.
Özgürlük tanım olarak istediğin şeyi, istediğin yerde ve istediğin zaman yapmak değildir. Özgürlük, başkasının özgürlüğüne zarar vermeden istediğin şeyi yapmaktır. Hulâsa salt özgürlükten zaten bahsedilmez. Bu sınırlar içinde özgürüz.
Annem hep derdi ki: “oğlum mühendis olsan keşke”
Kıramadım ben de oluyorum.
Dünyanın en güzel şeyi olan anne sevgisi bile size bir şeyler yaptırabiliyorken kimse özgür olduğumuza inandıramaz beni.
dört metrekarelik bir koğuş içerisinde esaret altında tutulan bir mahkumdan daha özgür oldugum kesin fakat bu gittiğim yerlerden iş saatlerinde dönmeye korkacak kadar tutsak oluşumu da değiştirmiyor maalesef..
Toplumun baskısına ve kendi kendimizin baskılarına rağmen kendi istediğimiz gibi düşünebiliyorsak ve kendi hayal dünyamızı özgür bir şekilde şekillendirebiliyorsak yalnızlığımızı kendimize ayrılan bir zaman olarak tasnif ediyorsak ve en önemlisi hala koklayabiliyorsak çiçek ve hala göre biliyorsak deniz evet bence özgürüz.
Daha dünyanın istediğim yerinde bile ikamet edemiyorum. Neymiş insanlar sınırlar koymuş. Ben bu dünyaya gelmişim istediğim yerde yaşarım. Ondan sonra bide sistem denen bi döngü var. Ondan sonra toplum kuralları denen saçma sapan şeyler var. Neymiş erkek saç uzatmazmış. Köyümde rahat vermiyorlar. Bende inadına uzatıyorum. Sizene la benim saçımdan canım sizin saçma kurallarınıza uymak zorundamıyım aq yine sinirlendim gece gece...
Ruhta mutlak ya da hür hiçbir irade yoktur fakat ruhun ya şu, ya da bu şeyi istemesi nedenle gerektirilmiş olup o da yine başka bir nedenle gerektirilmiştir ve bu sonsuzca gider.
ruhun tabiatı ve kökü üzerine/önerme xlvııı
ethica - spinoza