irade: kişinin kendi istek ve arzusudur özgür irade kişinin istediğini yapmakta özgür olması istediğini düşünebilmesi yani bir ütopya unutmamak gerek burası türkiye.
en başından, yani kişinin aklının ermeye başladığı ve çevresini algılayıp yorumlamaya başladı dönemden itibaren sürekli müdahalelere maruz kalan ve bundan mütevellit kullanmayı, hatta gerçek anlamda aslında ne demek olduğunu bilemediğimiz insan yetisi.
descartes ın çifte saat kuramı
liebniz in monadları ve sonsuz sayıda saat kuramı
newton un fizik yasaları
irade i küll ve irade i cüz farkı üzerindeki kelami tartışmalar
st augustinius ile pelagius un tartışmaları
diye giden pek çok tartışma ve hipotez üzerinden yürümektedir.
eğer insan özgürse kendi hareketlerinin sorumlusu bizzat kendisidir demek doğrudur.
ancak bu her şeyin bir nedeni olduğuna inanan teistler için sıkıntıdır.
eğer her şeyin nedeni varsa o halde bu kendinden önce bir nedene bağlı olmak zorunda oluyor ve insanın eylemlerinin bir nedeni olması da onu ilk nedene itiyor.
yani eğer insan özgür değilse ve her yaptığı şeyin bir nedeni varsa ve insan kendi nedeni olamazsa( ki her şey bir nedene bağlı ama ilk neden hiçbir şeye bağlı diyen teistlerdir)
o halde insanın yapmış olduğu hiçbir şeyin nedeni kendisi olmamış oluyor.
bu durumda ilk neden olan tanrı nedenselliği başlatarak her şeyin nedeni olmuş oluyor ve her neden özünde o nedenden çıktığı için her şeyin nedeni o ilk nedeni var eden etmiş oluyor.
yeni yapılmakta olan rezidanslardan birinde temizlik görevlisi olarak çalışan ayfer e. 17. katın camlarını silerken ayağı kayıp aşağı düşmeye başlıyor.
''istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz, çünkü başka bir seçeneğiniz yok.'' bu söz bizlere çok şey anlatıyor. Biz eylemlerimizi seçtiğimizi sanıyoruz. fakat aslında ''karar aldım'' dediğimiz andan önce her şey çoktan bitmiş oluyor beyinde.
not: birinci yazı ikinci yazının çevirisi. ikisini de ben yazmadım. keşke yazabilseydim.
Bilimin geldiği nokta kararlarımızı kendimizin almadığını ve tüm karar alma süreçlerimizin aslında bir ilüzyon olduğunu gösterir durumda. hala kanıtlanmış bir şey yok; fakat teoride insan, köpeğin kedinin daha gelişmiş algoritmalarına sahip ama onlardan çok da farklı karar mekanizmasına sahip olmayan bir canlı gibi. eğer bu bilgiler doğrulanırsa şu demek: bugüne kadar insan olarak rahat bir şekilde cevapladığımız 'neden diğerlerinden farklıyız' sorularının cevaplarının çoğu çöp olacak.
Yine bu konuları işleyen (bkz: waking life) filmi oldukça sıkıcı olmasına rağmen gayet açıklayıcı bir film. dayanabilirseniz kuvvetle öneririm.
Şahsi görüşüm: kendimizi zeka, yaratıcılık gibi özelliklerin ilüzyonuna oldukça fazlasıyla kaptırmış makineleriz. alınan her kararın nedenlerini oluşturan bütünlerden dolayı özgür irade yoktur felsefesinden ayrı olarak, içimizdeki algoritmaların varlığını kabul edip; oyunumuzu buna göre kurmamız gerekiyor. üzücü ama gerçek.
olduğunun kabulü tanrının içkin olmasına ve insanların her birinin tanrı yansıması olmasına olmadığının kabulü ise yaptıklarımızın önemsizliğine götürür. yani her iki koşulda da insanların yaptıkları davranışlar eleştirilemez. birinde tanrının kendisini eleştirmesi durumu söz konusudur ve mümkün değildir diğerinde ise yaptıkları başkalarına bağlı olan insan verdiği kararlardan sorumlu tutulamaz.
sadece son yakın zamanı, anı düşünerek baktığımız için özgür irade ile seçim yaptığımızı sanarız. kocaman bir illüzyondur. hiçbir kararınız, seçiminiz önceki olup biten olaylar zincirinden bağımsız, çevresel etkilerden, genetik özelliklerinizden, ailenizin yapısından bağımsız olamaz.
eğer sonsuz hesap gücü olan bir computer olsa yukarda saydığım tüm özelliklerin verileri girildiğinde, sizin bir sonraki vereceğiniz kararı biliyor olurdu. dinlerde geçen tanrı yapacağınız herşeyi bilir kısmı buradan geliyor.
özgür irade diye birşey yok. evrenin içindeki yapısal sabit kuralların içinde olduğumuz sürece de mümkün olmayacak.