özgür insan yoktur aslinda. özgür olmak kimi zaman bencilliktir aileni, sevdiklerini düsünmeden birsey yapabilir misin? hep sorumluluk tasirsin yada kimi zaman adetlerine aykiri hareketler olur, yapamazsin. bu bir gercektir. ama insan gencken kafasina bisey takarsa illa yapmak ister. etrafina bakarsin "ben özgürüm" isigiyla gezen insanlar senden daha cok kisitlirdir aslinda. özgür olmak icin her yandan kasarlar. her karsilarina gelen insana "ne kadar özgürüm ben baksana, ne istersem onu yaparim, kim ne, bu benim hayatim kimse bana karisamaz ne annem ne babam" gibi düsünceleri olur. düsünürsün ben neden böyle olamiyorum? ben neden kendimi düsünüp her istedigimi yapmiyorum? cevabi cok kolaydir "galiba ben büyüyorum".
inandığını yapabilmek gibi gözüken, fakat inançların görünmez bir kafeste harcandığını göremeyen insanın rûhhiyatında gizli kalmış partiküllerle yaşayan yalan kişidir. şu anda özgür olan insanlar(!), asıl özgür olması gereken insanlara özgürlük aşılamak adına kararlar verip, tüm bu olumsuzlukların adını demokrasi koyar oldu. olacakların en iyisi gibi gösterilen bu özgürlük, başka çoğrafyalarda kölelik sınıfına muadil olan sözde anlam özgürlüğüne indirgendi. sonuçta özgür insanlar birbirlerini kamçıladı, özgür insan kendini kamçıladı. sahip çıkamadığın inanca inanmanın anlamsızlığı belirginleşti, "özgürlük" kelimesinin ingilizce "freedom" kelimesi ile arasından sadece lisan farklılığı olmadığı, anlamlarının oldukça değişik olduğu gözlemlendi. bu gözlemi yapan ve farkına varanların sesleri bir bir susturulurken, kendisini özgür sanan diğerleri etrafa boş gözlerle sordular;
"özgürlük tam olarak neydi?, nasıl icra edilirdi?, her şeyden en önemlisi nasıl kazanılırdı?"
bu soruların daha varlığından haberimiz yokken, özgürlüğü yaşadığımızı nasıl iddia edebildik, nasıl inanabildik?
keşke aydınlıktan gelen ve karanlığın içerisine çekilmesi imkansız olan biri gelse ve yalancı özgürlüğü bize yaşatmaktan vazgeçse. ya da bu yalanı nasıl doğruya çevirebileceğimizi bize öğretse.
hiçbirimiz olduğumuz yerde "özgür bir insan" değiliz. özgürlüğü haketmek için hiçbirimiz çabalamadık, çabalayanları istemdışı da olsa toplum dışına ittik, ezdik, öldürdük. herkesin bir gün "özgür bir insan" olarak ölmesi dileğiyle.
Herkese göre farklıdır özgürlüğün tanımı.Bazısına göre kimseye hesap vermeden ,umarsızca yaşamaktır , bazısına göre kendi kararları alıp uygulayabilmektir..özgürlük diye bir şey yoktur..aslında her ınsan farkında olmadan hayata tutsaktır.
yaratılmış her insan. nitekim allah insanı yaratmış ve neye inanıp inanmayacağı; neyi işleyip işlemeyeceği konusunda -çeşitli işaretler ve uyarılar (peygamberler, kitaplar, kainat kitabı vs) gönderip- serbest bırakmıştır.
allah dahi insanı özgür yaratmışken, özgürlüğün kısıtlanması, baskıların kol gezmesi ne denli bir haksızlıktır. bu arada özgürlük bir başkasının özgürlüğünü kısıtlamayana kadardır.
kendi kararlarını alan kendi ekonomik özgürlüğünü elinde bulunduran ve her istediğini yapan insandır. bir nevi ütopyadır. çünkü özgürlük kavramı sınırlıdır. her her istediğini yapamaz.
Herhangi bir şekilde kısıtlanmayan, değişen koşullardan etkilenmeyen, serbest, hür kişidir.
özetle, tam manasıyla özgür bir insan yoktur. herkesin belli bir hareket alanı vardır ve bu hareket alanı bir başka kişinin hareket alanı ile sınırlıdır.
hukuk kuralları, örf ve adetler, ahlak kuralları, din kuralları, gelenek ve görenekler tarafından özgürlük çepeçevre sarılmıştır. hepsinden sıyrılıp toplum içinde barınabilmek ise imkansızdır...