Özgünlük diye birşey yoktur, insan ürünü bütün unsurlar bir yeniden üretim sürecinin sonrasında ortaya çıkar. kopyaya kaynaklık eden de bir nevi kopya olduğu için asıla ulaşmak sözkonusu değildir.
bir insanın özgün düşünmesi demek; farklı fikirlerden ve tecrübelerden yararlanmayıp her şeyi sıfırdan düşünmesi ve üretmesi demek değildir. zaten bu imkansızdır. Özgün düşünen insan; çevresinden duyduklarını, gördüklerini, yaşadıklarını alıp yoğuran, denetleyen, sorgulayan, irdeleyen, bazen ufkunu genişletip yeni fikirler üreterek konuya yepyeni boyutlar kazandırabilen, kısacası aslında gerçekten düşünen insandır. Toplum tarafından empoze edilen, diretilen veya çoğu kişi tarafından papağan misali tekrarlanan fikirleri, birey doğrudan kabullenmez; önce sorgular, bağımsız bir şekilde fikir yürütür sonra da kendi özgün ve özgür iradesi ile karar verir. insanın birey olabilmesi için çok aşırı bilgili olması da şart değildir; bildiklerini kendine göre yorumlaması yeterlidir. Ama çoğu zaman bunu yapabilmesi için de bilgili olması gerekir, o meselenin ayrı boyutu... Ayrıca tam tersi de geçerlidir; bazen öyle bilgili insanlar görülür ki, okuduğu veya gözlemlediği olguları kendi kafasında irdelemeden olduğu gibi kabul etmiştir. Okuduğu kitapta yazılan gibi düşündüğünü zanneder, ama esasında oradaki fikrin esiri olmuştur; farkında değildir.