bakın ne buldum türkiye'de polis buna ne diyormuş, durumlar nasılmış dünyada falan anlatıyor. belki bir bilin açısından okunabilir.
son 24 saat içerisinde dinlediğim iki hikaye. şehir vermek istemiyorum. birincisi bir din hocamız tacizde bulunuyor bir kız öğrencimize. sonrasında ise sayın(!) hocamız kız meslek lisesine sürülüyor ne kadar ilginç, değil mi? ikinci durumumuz ise daha acı dolu. bir kız çocuğumuz tekrar, bilgisayar öğretmeni tarafından tacize uğruyor. bu kızımın biraz daha dik durabilmiş, daha az etkilenmiş ki tekrarlayan bu tacizleri kameraya alabiliyor. soruşturmaydı davaydı derken 3 yılda sonuçlanmıyor olay. üzerine birde bizim (şimdi kimse alınmasın t.c diyelim) türkiye cumhuriyeti vatandaşlarında yapan yapmış ben de yapayım mantığı olduğu için kızımız sokakta, okulda, bilmem nerde olayı bilen bir çok kişi tarafından defalarca tacize uğruyor. kız en son intiharı deniyor ama allahtan başarısız oluyor. şimdi kardeş bu olayı niye anlattım? çünkü hem türkiye'deki zihniyeti göstermek için, hem de anneni seviyorsan kalkıp "haketmiştir" muhabbeti yapmaman için.
özgecan'ın ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Bugün bu şanssız kızcağızın ölümünün tam 1. yıldönümü. Daha yaşaması gereken birçok şey varken, henüz yolun çok başındayken, hayatının baharında bir vahşete kurban gitti. Özgecan ilk değidi, son da olmayacak.
Bu köhnemiş zihniyetin kolay kolay düzeleceğini sanmıyorum. Ölümden sonra hayat varsa dilerim çok güzel bir yerdesindir Özgecan. Sen ve senin gibi hayattan koparılmış fidanları rahmetle anıyorum.
keşke bir şey değiştirse ölümü ama değişmeyecek. erkekler kadını ezilecek, dövülecek, iştaha geldiklerinde sahip olunacak bireyler olarak görmeye devam edecek. kadınlar anne olunca oğlunun çapkınlığıyla gizliden gizliye övünecek, kızlarına nefes aldırmayacak. keşke bir şey değiştirseydi ölümü.
Bağdat caddesindeki olay gibi sürekli bir şeyler aramaya gerek yok.gencecik bir insanı öldüren bu zihniyet kahrolsun.açıkçası Bağdat caddesindeki olaydaki kız içinde büyük bir yıkım olacak.ömrünün sonuna kadar yaşadığı o iğrençliği unutamadan psikolojisi bozuk bir şekilde yaşamaya çalışacak.mesele cinsiyet olarak bakmayın.hadi bunlar kızdı ne işleri vardı diyen zihniyetler.karstaki erkek çocuğunu kaçırıp öldürenlere ne diyeceksiniz?bir kadın fahişe bile olsa ne tecavüzü ne de ölümü hak eder.sonuçta kimse kimsenin özelini bilmiyor ve bilmek zorunda da değil.onların da insan olduğunu zihinlere yerleştirmediğimiz sürece nice özgecanlar kayıp gidecek bu dünyadan.önce aileler iyi bir eğitim vermeli.özellikle ahlak eğitimi.tabii ne kadar desek de hasta ruhlar olduğu sürece bu insanlık dışı olayları duymaya devam edeceğiz.
Babasının acısı anlamak için sadece gözlerine bakın. Bir kızı tek değil annesini, babasını ve onların her şeyini aldılar sadece canlarını değil ruhlarını da aldılar.
Çaresizlik içinde yaşamayı öğrettiler babasına.
Annesine acı ile ölünmeyeceğini gösterdiler.
Bunlardan sonra anne babası bize sabrı en önemli göstergesi oldular.
Allah mekanını cennet etsin bacım.
Allah seni cennetin en yüksek mekanlarında barındırsın.
Biz o acıyı bilmiyoruz belki ama allah senden sonra o acıyı hiç bir kadına göstermesin.
Dünyada tek bir hayatı olup onunda alındığı kızdır.
O minibüse bindiği andan itibaren konuşmaya başladığında ilk ne dediği kaç yaşında yürüdüğü kardeşi doğduğunda kıskanıp kıskanmadığı ilk oyuncağının ne olduğu ilkokulda hangi sıraya oturduğu ilk hangi çocuğu sevdiği en sevmediği dersi lisede ilk neresinde çıktığı sivilce ilk kime aşık olduğu karnesindeki pekiyi sayısı en sevdiği filmi sevgilisi için döktüğü gözyaşlarının en sevdiği şairi hüzünlenince saçlarıyla oynamasının içtiği ilk sigarasını neyle kamüfule etmeye çalıştığının......
Hiç birinin önemi kalmadı o minibüse bindiğinde. Birinin seni öldürebilmesi için kadın olman yeterli.
Bu başlığa hiç girmedim daha önce, çünkü bu başlık altında genç bir kızın katlinin üstünden kendisine ve diğer kadınlara sözlü saldırı hakaret ve yakıştırma yapan insan değil altını çiziyorum insan olmayan varlıkların saldırıları olduğunu biliyorum ve tahammül edemiyorum. Bir kadının bu ülke sınırları içindeki sabah olsun öğle olsun akşam olsun her hangi bir zaman dilimindeki korkularını, aklından geçirdiği kötü senaryoları hiç bir zaman anlamanın kıyısından bile geçemeyecek varlıklar var. ve ben bu varlıklara "varlık" kelimesini kullanmaktan bile rahatsızlık duyuyorum. Var olmaları "insanı" öfkelendiriyor. Sizin yeriniz asla bizim yanımız yani gerçek insanlığın yanı değil. dünyanın en pis foseptik çukurları bile sizin yaşam alanınız olamaz.
Nur içinde yat özgecan...
Birine ayaklanıp diğerine alkış tutmak iki yüzlülük değil mi sanki biraz? ( kimseyi incitmek istemiyorum veya hedef alıp yazmıyorum)
Bu iki zihniyet arasında ne gibi farklar var? Sizce bir insan ideolojisi yüzünden bütün dünyaca terörist olduğu kabul edilmiş olsa dahi böyle bir muamelemeye tabi tutulmalı mıdır?
ideolojileri ayakta tutan ruh mudur yoksa ruhun içinde bulunduğu beden/vücut mudur?
insan ölünce ruh bedenden ayrılmaz mı? Ölen bir insanın ideolojisi de ruhu ile birlikte vücudundan ayrılmaz mı?
Bu gözü dönmüşlüğün hiç bir açıklaması olamaz, bu bir insanlık suçudur.
Bilmiyorum dostlar benim nazarımda aynı şey bu davranışlar ve ben biliyorum ki bu davranışların karşısında durmalıyım aksi takdirde desteklemiş olurum.
Zulme karşı çıkmayıp susmak desteklemektir.
Ben iki yüzlü değilim, susamam kusura bakmayın.
Özgecan Aslan cinayeti, türkiyenin kara lekesidir, utancıdır, düşünce yapımız değişmediği sürece de utancımız olmaya devam edecektir. Hangi düşünce yapısından bahsediyorum? Açıklayayım: öncelikle üniversiteler sanıldığı gibi nerede akşam orada sabahçıların bir araya geldiği, yurtlarının önüne araba dizdiren ve peşinden minibüsçü gezdiren kızların bulunduğu kurumlar değildir. Bu sözleri sarf eden ya ilkokul terk, ya da üniversite okuyamamak içinde kalmış. Çünkü aklı başında her birey bilir ki bir eğitim kurumu eğitimiyle gündeme gelir, öğrencilerinin yaşamlarıyla değil. Kaldı ki günümüz türkiyesinde taksiciye,şoföre güvenip de onlarla arkadaşlık kurabilen kızlar da yoktur. Bu ne hayali bir cümledir böyle. Biliyorum zor ama dar beyinlerinizi biraz zorlayıp olaylara kadına değil insana karşı işlenen bir suç gözüyle bakın. Özgecan sizin, benim gibi genç bir insandı. Her şeyden önce insan. Sen ne kadar ölümü hak ediyorsan, o da o kadar hak ediyordu. Sen bu yaşa kadar ailene pipisini göstererek yaşamış, hep ilgiye muhtaç kadınlara rastlayıp egonu onlar üzerinden tatmin etmiş ve bu sayede kendini, kadınlara bahşedilmiş bir " üst insan" olarak görebilirsin. Maalesef ki öyle değil. uçkurunun peşinden sürüklenen zavallı birisin yalnızca. Senin ne kadar hür gezebilme hakkın varsa, onun da var. Hem de canının istediğiyle, canının istediği saatte. Sen nasıl istediğin gibi giyinebiliyorsan, bu onun için de geçerli. Yani seninle eşit haklara sahip, şaşırdın belki ama doğru. Her neyse,güzelim Özgecan zaten bu zihniyete kurban gitti, ben sayfalarca yazsam ne fayda. Rahat uyu Özgecan, umarım gökyüzünden yalnızca güzellikleri görüyorsundur, bu kara lekeleri değil.
tecavüz suçlularına gereken cezalar verilmedikçe bu tür cinayetlere hastalıklı ruhunca türlü bahaneler bulup öleni yargılayan empati yoksunları hep olacaktır.
bence tecavüz suçluları kesinlikle öldürülmeli, kesinlikle hem de.
eminim bir çoğumuzun gözleri hala doluyordur özgecan’ı düşündükçe, acaba ailesi ne kadar üzülüyor ? düşünemiyorum… buraya yazacak bir şey bulamıyorum, türkiye’de ki her vahşete, her katliama yazacak hiçbir şey bulamıyorum. Fakat şunları demeyi içten istiyorum:
mahallede, okulda, işte, sanal alemde, üniversitede, metroda, otobüste, pazarda, çarşıda, sağda solda, gördüğü her kadını rahatsız eden, kadınların bedenini eğlence unsuru olarak gören*, kadınları sadece sırf giyiminden ötürü cinsel obje olarak gören, tacize yeltenen “abaza yaratıkların” böyle vahşetlere sebep olabilecek potansiyele sahip olduklarına inanıyorum. bir yıl önce özgecan’ı kaybettik, fakat hala ülkemizde özgecanlar ölmeye, şiddet görmeye devam ediyor…