özgecan'ın vahşice ölümü hepimizi derinden etkiledi... yapanlara uygulamak istediğim işkeceler içimde saklı. burada, sosyal medyada zaten herkes benzer şeyleri yazıp söyleyip duruyor... ben başka birşey söyleyeceğim...
bu kadar otoriter, bu kadar sert ve elindeki yetkileri sonuna kadar kullanmaktan çekinmediğini her zaman her platformda ortaya koyan... elde ettiği yetkileri her zaman bazı sosyal sınıfların aleyhinde kullanmaktan çekinmeyen bir iktidara / başkana / polise silah kullanma yetkisini vermek; bu kadar laçka bir hukuğa idam yetkisini vermek intihardır... bunu unutmayın!
idam cezasının bu sapık pisliklere uygulanacağını beklemek / apoya uygulanacağını beklemek hayalperestliktir. toplumsal destekle çıkardıkları idam cezasının ilk kurbanları sen, ben, sen ve ben gibiler olacaktır... bunu da unutmayın, gaza da gelmeyin...
idam cezasının böyle bir olayın üzerine geri gelmesini istemek manasızdır. çünkü böyle bi vahşetin en hafif cezası idamdır. öyle pisliklerin cezzasını onun gibiler vermelidir hapishanede. bugün feyste birinin paylaştığı bi yazıyı okudum paylaşmak isterim. yazı ekşisözlükte bi yazarın entrysinden alınmış:
Zarri nickli Ekşisözlük yazarının kaleme aldığı bu yazı adaletin eninde sonunda nasıl tecelli ettiğini gösterir nitelikte. Münevver'in katili Cem Garipoğlu'nun neden kendini astığını da bu yazıyı okuduktan sonra daha iyi anlayacaksınız. Yazının kritik bölümünü aşağıda paylaşıyoruz...
Özgecan, kahreden bir cinayete kurban gitmiş genç kızımız. çağ üniversitesinde psikoloji bölümü öğrencisi. vahşi bir biçimde katledildiği ilçe'de, yani tarsus'ta büyüdüm. bunlar yeni yetme bebeler, ben ağa babalarını tanırım. bu bölgenin insanı ikiye ayrılıyor: ülkücüler ile diğerleri. diğerleri millettir, ülkücüler ise çete. çete üyesi olmadan arkadaş bile edinemezsin bu ilçede. çete dediğim şeyin resmiyeti yok. ya ideolojik ya da mahalleden bağ kurmuş olmak gerek.
fatih gökçe adlı şahıs fotoğraflarında bozkurt işareti yaparak poz kesmiş. yani ülkücü. suphi altındöken de kuyumculuk ile uğraşan bir aileye mensup. onlar da ülkücü. burada kimseyi zan altında bırakmak gibi bir niyetim yok ama çocuğunu yetiştirmeyi bilmiyorsan sen de batacaksın yerin dibine. bu işler böyle.
2008 yılında alındı bunların ağabeyleri. davanın konusu çetecilik. ağabeyleri dediğim kaplama müebbet yedi. cezayı veren merci: adana ağır ceza (öym). dava hala sürüyor, yargıtayda. bu süreçte ne oldu? önce tarsus c tipi kapalı cezaevinde yattılar. sonra kürkçüler, osmaniye, nevşehir, erzurum...
şimdi onlardan bu soyu kuruyasıcalara geçiyorum. bunlar da tarsus c tipi'ne alınacaklar. dava adana ağır ceza mahkemesine gönderilecek. dava "canavarca hisle cinayet işlemek" ile açılacak. kısa bir süre sonra adana kürkçüler cezaevine nakledilecekler. böylelerini, uyuşturucuyu, çeteyi oraya gönderirler; yani cehenneme. dedim ya, bunlar yeni yetme bebeler. mapus damını ağalık yapabilecekleri bir yer sanıyorlar. bu yüzden belde silahla geziyor, öldürmekte beis görmüyorlar. işte bunların ağababaları, yani en "erkek"leri o cezaevinde, aile görüşlerinde hüngür hüngür ağlıyordu. öyle bir şiddet, öyle bir dehşet var ki orada, tutuklular nakil olmak için bin takla atıyor da nakletmiyorlar. etseler de ya nevşehir ya erzurum. yani sürgün yerleri. o da ruhunu öldürüp seni bitkiye çevirdikten sonra.
merhumenin akrabaları, tanıdıkları okuyorsa ilk basamak için müsterih olsunlar. öyle koğuşa bavulu bırakıp yataklarına geçmiyorlar. gördüm, biliyorum. önce karşılama salonuna alınacaklar. kapalı, kulaktan ırak bir mekan. 10-15 görevli ölmeyecekleri şekilde dövecek bunları önce. sonra sürüyerek avluya alacaklar. soyunun diyecekler. çömeltip, domaltıp onurlarını sikecekler önce. sonra vücut taraması yapacaklar. yani makatına bile bakacaklar. işlem bitince koğuşlarına alacaklar. önce izole bir koğuşa alınırlar, sonra normale. normal deyince burada yatanlar, etkili olanlar çoluk çocuk değil. tecavüzcü, çocuk ve kadın katili (namus davası addettikleri kavram dışında) ancak hanımlık yapar.
ilk altı ay yerde yatacaklar. altlarında sadece bir battaniye olacak. kaidedir bu. içerisi nemli, soğuk ciğeri delip geçiyor. hızla kilo kaybediyorsun, gözlerinin altı yeşile çalıyor. her gece maltayı siliyorsun kısa saplı paspas ile. durur ya da kalkarsan dayak yiyorsun. hani ışıklar kapanınca gözlerini kapıyorsun ya karanlığa, bu gün de ölmedim anne diyorsun hani. o an malta'dan çığlıkları gelen adamlar böyleleri işte. sabahlara kadar canı sıkılan her memur dövüyor bunları. duymuyor kimse, bilmiyor. kimse anlatamıyor. morluklar vücut içinde. görüşlerde gardiyanlar cirit atıyor. tek bir şey söyle, öldürürler seni. basit, intihar etti derler. çok oldu hani, ondan söylüyorum.
bıçaklamışlar önce. sonra ormanlık alanda yakmışlar. vücudunun bir kısmı yanmış, tanınmaz hale gelmiş. acımadan bıçaklamış kahpeler. o bıçağı gardaş, validenin amına sokacaklar. şöyle karşısına dikip ananın amından bahsederken tükürük saçan ağzıyla gardiyan, öldürseler keşke beni diyeceksin. bir hamle ölmek için saldırırsın. öldürmezler seni. beklete beklete döverler. ruhunu sikerler. günebakan çiçeği oluverirsin iki ay içinde. sonra koğuşunda kalkmış bütün yarakları indirmek olur işin.
özgecan kızımızın mekanı cennet olsun. katilleri "burada allah yok" yazılı kapıdan içeri girerken bin defa kapanacaklar özgecan'ın ayaklarına. af dileyecekler. ama geri akmayacak zaman. hatta hiç akmayacak.
katillerinden biri olan suphi altındöken yakalanmamış daha. ama yakalanır, kimse korumaz senin gibi kahpeyi. elleriyle teslim edecekler seni. üstelik olay henüz aydınlanmadı. olur ya, burayı okursun koğuş orospusu. iyi oku bak bu satırları: bileklerini kes oğlum, söyleyeyim sana. vallahi orada fırsat bulursan barsaklarınla boğarsın kendini. müebbet alacaksın, benden iyi biliyorsun. sizi koğuş oğlanı yapacaklar, demedi deme. öldür kendini. ağabeyleri de (tanırsın sen) a..'yi de gördüm. o a.., beni öldürün diye çığlık atıyordu maltada. ağabeyleri çocuk gibi hıçkırarak ağlıyordu. ortama hakimim yani, ayıktın? mersin ceza evinde mehdi kızıl, silifke'de silvanlı mehmet.
öldürmek diyenlere, ölsünler isteyenlere. siz bu canilerin kurtuluşunu mu istiyorsunuz? tezgah kurulu, siz duymuyorsunuz çığlıkları. öldürmek, öldürtmek, idam etmek kolay, kestirme yol. kurtuluş o. belinde silah taşıyıp alemin bitirimi olmak isterken adanalı hırsızın, gaspçının, cononun, çetecinin her gece üç posta bu parlaklara kaydığını düşünürsen, şahısların ölmemesi gerektiğini sen de onaylarsın.
allah annesine babasına sabır versin. gönüllerini ferahlatsın, acılarını dindirsin. ne kadar üzüldüğümü tarif edemem. ne kadar kahrolduğumu anlatamam. senaryo ne olursa olsun, olay nasıl gelişirse gelişsin cezaları hafiflemeyecek. tek kurtuluşları af olacaktır ki o zaman da iş kızın ailesindedir. ben derilerini yüzerdim, allah kimseye vermesin böyle bir mükellefiyet, böyle bir acı.
dileğim, sonunuz çevrenizdeki kahpelere örnek olur.
Sevgili sozluk... Bombok bir yer oldun... Adam sığır okuz demeden a.qodymun demeden cümle kuramıyor. Sen de bunları yazar aldın... Bu tek hücreli bir de ozgecanı savunacak güya...
Tecavüzcüler için çıkan idamın oldukça kolay ve hızlı bir şekilde neyi kastettiği flu olan vatan hainliğini de kapsayacağını görmemek için ya yandaş ya salak olmak gerekir... Türkiye'de bu iş akıl işi değildir.
idam çözüm değil diyenler, bir suç işlemeden önce "bu işin sonunda ölüm var" diyen kaç kişi var? ben söyleyeyim 0! yazıyla "sıfır" candan tatlı başka birşey yok diyen siz değilmisiniz?
idam şart hem caydırıcılığı da çok fazla.
bu pislikleri besle besle nereye kadar ölsünler belki ilerde bi ferrariye yakıt olurlar
özgecan olayı ne yazık ki bi vahşetlik lekesi olarak kalacak ülkemizde. bu vahşetliğe karşı idam cezası getirilsin diye bi konu var. kesinlikle katılmıyorum. tamam kabul çok ağır suçlardır ve dahası da olacaktır ki olmamasını temenni ediyorum. şimdi gelelim idam cezasına, sorarım size onların yaptığı insanlığa sığmıyor da peki bu yapılacak olan insanlığa sığıyor mu? cezaların daha farklı usulleri var fakat idam bir ceza türü değilir. orada da bi insanın canına kast edilir. kanı kanla temizleyemezsin.