Veda filminde Fikriye Hanım rolüyle gözlerimi kızartmış hele hele intihar etmeden önce "Paşam" diye ağlayarak içeri girmeye çalıştığı ve sürüklenerek köşkten atıldığı sahnelerde baya baya hıçkıra hıçkıra ağlatmış güzel başarılı ve genç oyuncu. Filmi bir kaç kere izledikten sonra kesin karar verdim bu saatten sonra Özge Özpirinççi dışında kim Fikriye Hanım'ı oynarsa oynasın eksik kalacaktır.
bu ülkede yaşadığına üzlüyormuş.
biz de senin burda yaşayıp para kazanıyor olmana üzülüyoruz. başka bir ülkede olsan seni figüran bile yapmazlardı canım benim.
sırtında kayan yıldızlar, kasığında ise vampir ısırığı dövmesi olan oyuncu. sevgilisi (bkz: engin altan düzyatan) Marie Claire dergisine verdikleri röportajlarında şöyle anlatmış:
''Özge' nin sağ sırtında yıldızlar kayıyor. Diğer dövmesi ise mükemmel! Sağ kasığında vampir ısırığı var. Diş aralığı bana ait! Dövmecimiz 'Vampir ısırığını nasıl yapacağım?' dedi, orada bir elma vardı, ısırdım, o diş aralığını hesaplayarak yaptı.''
geçtiğimiz günlerde halil ergün'ün yaptığını yapmaya kalkmış oyuncu hanım. büyüklerinden görüp özendi sanırım.
bu davranışını (gerçekten de okuduğum gibi olduysa) gençliğine verip geçiyorum. halil ergün'e söylediklerimi şimdilik söylemiyorum. rica ederim, bir daha olmasın. yakışmıyor.
not: yineliyorum; konu gerçekten de okuduğum gibiyse.
acaba abd de yada avrupa da alkollü olarak araca binse orada nasıl muamele olur du. hatırlayınız, ingiltere başbakanı gece yarısı yatağından kalkıp alkollü araç kullanan oğlunu karakoldan almıştı. vasiy olarak imza atmış ve bir daha olmayacağına garanti vermişti.
hele, abd de sonuç daha vahim. bu sözleri ettiğiniz an sizi çıktığınız deliğe girmek için can atar hale getirirler.
anayasal düzen ve toplumun can güvenliği açısından götünüzden kan alırlar iken "ya ben sadece alkollü araç kullandım" demeniz işe yaramaz. hele popüler kişi iseniz kendinizi terörist gibi sanırsınız.
bu insanımsı dişi yaratık o ülkeye girerken sütyenindeki metal kopça yüzünden parmaklanmadık-aranmadık yeri kalmadığı zaman kadınlığından utanıyor mu?
ülkemizde bazı yetersiz ve çapsız dişi insanımsıların, amsalak insanlarımıza vücudundan başka satacak sermayesi olmadan da assolist-star-sanatçı tanımlaması ile arz-ı endam ederken bazı mart kedisi kıvamında seslerini duyuyoruz.
onlara kızamıyorum bile.
acıyorum.
dünyanın en özgür ülkesinde yaşadığının farkında değiller.
deve kuşu gibiler.
bizdeki 'san-atçılar' ile, teorideki 'sanatçılar' arasında var olan ayrımı yapmak zorundayız. bizdekiler sanattan uzak san-atlar, iki dizide, bir de rolde görülünce kendilerini dorukta sanırlar. özge'de öyle! şımarık zengin çocuklarını andırıyor açıkçası... görünce, tanımamak bunlara en büyük ceza olmalı...
geçen ay al yazmalım dizisinin çekimleri için ekipçe bulundukları mudanyada gördüğüm oyuncu bayan. daha önceden tanımıyordum, engin dayıyının da sevgilisi olduğunu aha şimdi öğrendim de, 2 metreden görmüş birisi olarak diyebileceğim, - özeleştirimi yaptım şahsım adına, sen kendini ne bok sanıyorsun denilebilir de -
aynısından sokaklarımızda, güzide caddelerimizde, hatta alışveriş merkezlerimizde çok var !