bazen çok sıradan şeylerdir. bir kerecik, bir hipermarkete girip, doyasıya, hesapsızca alışveriş yapmak. deterjanı zor alıp, vernel'den mahrum kalmamak mesela. hep elalemin balkonundan mı duyacağız vernel kokusunu ?
Elimi sallayarak taksi durdurup öndeki aracı takip et demek. Takip sırasında kirmizi ışığa takilip devam edersen yiyeceğin cezanın on katini veririm demek. Parayi geçtim, takip edecegim araci nerden bulucam? Kafamda deli sorular ...
Hayatını belirli bir rutine oturtabilen kişiler. Adamlar 6 da kalkıp yürüyüşe gidiyor sonra eve gelip duş alıyor, kahvaltı yapıyor,işe gidiyor... geliyor, spora gidiyor, sevgilisiyle buluşuyor eve geliyor kitap okuyor, film izliyor vs.
Hayatını mükemmel verimli kullanabiliyor. Bense, şafakta yatıp akşam ezanı okununca kalıyorum. Bu yüzden kendimden nefret ediyorum amk.
udu, bağlamayı harikulade çalan küçücük bebeler.
insaflı evsahipleri ve peki oğlum sıkıştıysan kirayı gelecek ay verirsin sözü.
sigarayı kamusal alanda serbest kılan yasa.
3.kurdan başladığın ingilizce kursunda son kurda olan abilerimiz ablalarımız.
ve de illaki hayyamın rubaileri.
Yağmurun altında el ele yürüyen çiftler, her zaman beni etkilemiştir. Onları uzakdan izlemesi de ayrı bir güzellikdir, huzur verir. Ayrıca çok uzun zaman oldu, bunu yapmayalı.
sanırım birbirine değer veren iki insandan biri olabilmek.
bunu hiç yaşayamadım, var mı onu bile bilmiyorum.
ben kimseyle ilişkimi uzun tutmadım, bir istisna dışında arkadaşlarım için de geçerli bu.
kimseye değer veremiyorum, bu bir savunma mekanizması olabilir, emin değilim.
bu hastalık da olabilir gerçekten bilmiyorum, ama ben böyle oldukça bu değişmeyecek farkındayım.