yağmurda ıslanan genç, çişi geldiği için koştura koştura eve gelmiştir. parmaklarının uçları soğuktan kızardığı için kapıyı açmakta güçlük çekmiştir. içinden binbir küfür ederken, kaçtı kaçacak çişini salıvermeye yeltenecekken, kapı açılır. giriş kattaki eve girer girmez, önce ihtiyaç molası verir. bu maratonda öte acıkmıştır. elini ve saçını sildiği havluyu, mutfak tezgaına koyar ve dolaba yönelir. iki gün önce aldığı ızgara tavuğun yaşadığını ümit ederken, bir de bakar ki ızgara tavuk, ev arkadaşının miğdesinden geçip bağırsağından çıkarak kanalizasyonu boylamıştır. evde sadece üstü yer yer küflenen kaşar ile fi tarihli ekmek vardır. ama genç arkadaşımız pes etmeyecektir. dolapta gördüğü bira keyfini yüksek tutmaya yetmiştir. kaşarı, ekmeği derhal kapar. memleketten gelen, buzlukta yatan tereyağı da alır ve ziyafet başlar.
etkilemeye çalıştığı bir kız vardır ve yapacak başka birşey bilmediği için tost yapar, ama özene bezene. başka bir ihtimal ise sevişme sonrası sabahleyin sevdiceğine özene bezene tost hazırlayan erkek modeli olabilir bu kişi.
bekardır. Kuru fasülyenin faydaları pek de ilgilendirmez onu o sadece karnım doysun güzel olsun kolay olsun mantığını yasar ve bulaşıkla uğraşmayı sevmez çünki o bir bekardır.
gece üçte bilgisayar başındaki muhabbetten/oyundan kalkılıp yapılırsa, yanına da ketçap, mayonez ve hardal dökülürse dünyanın en güzel yiyeceklerinden birine dönüşebilen tosttur. kankası kola, plasesi ice tea'dir.