daha önceden oyunları, öyküleri olsa da son dönemde edebiyat dergilerinde yayınladığı nitelikli öyküleri ile adını duyurdu. yky'den çıkan "tanrı kimseyi duymuyor" ile de son dönem türk öyküsündeki yerini sağlamlaştırdı.
Tam adı Mutlu Özen Yula. 7 eylül 1965'te eğitimci bir anne ve asker bir babanın oğlu olarak Eskişehir'de doğan Özen Yula, Hacettepe Üniversitesi iktisadî ve idarî Bilimler Fakültesi iktisat Bölümü'nü bitirdi ve Yüksek lisansını ise DTCF Tiyatro Bölümü'nde tamamladı.
trt2'de tiyatro daima programının sunuculuğunu yapmaktadır.. istanbul devlet tiyatrosu'nda dünyanın ortasında bir yer adlı oyunu sahnelenmektedir..
hayatımda gördüğüm, duyduğum, bildiğim en mucizevi istanbul tanımlamasını; birkaç repliğe sığdırabilecek egzantrik kalem.
...
betty: belki bir daha olmaz! sana uzakları yeteri kadar anlatamam, ama biraz olsun merakını gidermek istiyorum...
bir de, her şehrin ayrı bir kokusu var sanki. meyve, yemek, yağ kokusu değil bu. farklı bir koku. anlatmak öyle güç ki!
tenten: hayır. daha doğrusu farklı farklı bir yığın koku duyuyorum bu şehirde, ama öyle belirgin, diğerlerinin üzerine çıkan bir koku yok.
betty: bu şehir yangın yeri gibi kokuyor, tenten. hani yangın söndürülür, son dumanı da yitip gider.ondan sonra bir sessizlik, bir terk edilmişlik olur. orada gezinirken bir koku duyarsın. rüzgarın etkisiyle hafiflemiş bir kokudur bu. biraz fazla olsa başın ağrır. ama tam kıvamındadır. derin derin içine çekersin kokuyu. artık onsuz yapamayacağını anlarsın.
tenten: sen mecazi kokulardan bahsediyorsun, güzelim! eğer öyle düşünecek olursan bütün istanbul nane kokuyor!
betty: nane mi?
tenten: tabii. benim içimi açan bir kokudur o. düşünsene, bütün şehir nane kokuyor! boğaz'dan hafif naneli bir esinti geliyor. iki yakaya da yayılıyor o koku. yokuşları tırmanıp kenar semtlere ulaşmaya başlıyor. varoşların insanları inanamıyorlar bu kouyu duyduklarına. alışveriş edenler, pazarlık yapanlar, mal taşıyanlar, huzurevlerinde yaşayanlar inanamıyorlar. koku şehre yayıldıkça yayılıyor. inşaatlarda çalışanlar, hamile kadınlar, maaş kuyruğundaki emekliler, son nefesini vermek üzere olanlar, çatık kaşlı hemşireler kokuya inanamıyorlar... burun deliklerinden giriyor koku... vücutlarına... hepsini rahatlatıyor. herkes bu şehri sevmeye başlıyor. ölmek üzere olanlar bile vazgeçip iyileşiyorlar.
betty: saçmalıyorsun tenten! bu, senin, olmasını istediğin koku. ama şehir aslında yangın yeri gibi kokuyor. var olanla, olması istenen arasında dağlar kadar fark var.
tenten: istersen uzlaşabiliriz. senin istanbul'un yangın yeri kokuyor, benimki ise nane. red'in istanbul'u başka kokuyordur, fatoş'unki başka. herkesin istanbul'u başka kokuyor diyelim, olsun bitsin!
betty: herkesin new york'u, fas'ı, dublin'i, kalküta'sı, londra'sı birbirinden farklı mı kokuyor sence?
memlekette "aydın" ve "sanatçı" sıfatını onuruyla taşıyan sayılı adamlardan.
--spoiler--
"Ayrıca birileri de şunu tarihe kayıt olarak düşürmeli ki: Türkiye tarihi boyunca asla tarih bu kadar yalan biçimde yeniden düzenlenmedi. Cumhuriyet tarihinde başka gerçekler de dönüştürüldü, değiştirildi. Ama o değiştirilenler hiçbir zaman bu dönemde olduğu kadar insanları istismar edecek şekilde yıpratılmadı. Din asla bu kadar insafsızca kullanılmadı. Din asla bu kadar Kapitalizmle bağdaştırılmadı. Mazlum edebiyatı asla bu kadar yalan biçimde yeniden düzenlenmedi. Ezilme, hakir ve hor görülme, dışlanma asla bu kadar bağlam kaydırmasıyla kullanılıp bunların hepsi bu kadar net biçimde halka uygulanmadı. Halkın yerleri halka bu kadar el kılınıp zenginlere peşkeş çekilmedi. Basın bu kadar yoksunlaştırılmadı. insanlar bu kadar cezalandırılma amaçlı işten çıkarılıp Neo Nazizm dönemi gibi harcanmadı. insanlar belki bir de Menderes döneminde ve askeri darbelerde bu kadar başlarına bir iş gelmesinden ve işlerini kaybedip eve ekmek götürememekten, hatta yalan yere hapislerde süründürülmekten korkmuştur. Tarihte asla hitabet yeteneği bu kadar göz boyamak için kullanılmadı. Tarihte asla delikanlılık raconu kadar yerle yeksan edilmedi. Ve asla bal tutan parmağını bu kadar yalamadı. Ve biz halen gülümseyebiliyorsak (bu ayrımı çıkardığınız/bu uçurumu derinleştirdiğiniz için ben de artık rahatlıkla söyleyebiliyorum) size değil BiZE HELAL OLSUN! " ÖZEN YULA
--spoiler--
psikopat bir sara hastasından tv programı dilenmek daha karlı aslında. zoru neyse?
bu haysiyet dedikleri şey taşınması zor bir olgu o kesin...