**
Solcuların ağza sakız sloganı. Devletin herşeyi yapması ve verimsiz yapması temellerini baştan kabul etmiş düşünce tarzının ürünü. Dünya'da yükselmekte olan sol düşünce tarzı içerisinde artık pek de yer bulmayan düşünce.
devletin sağlık sektörünü alt yapısız özelleştirmeye kalkışmasıyla türkiye ' de özelleştirmeye verilmesi gereken ama verilemeyen tepkidir.
ancak tepki özelleştirmeye değil türkiye'de uygulanmaya çalışılan özelleştirme şeklinedir. *
aile hekimliği ve toplum hekimliği olarak ikiye ayrılan beşeri hekimlik ile sağlık hizmetlerine ağır bir darbe vurulmuştur.
bir aile hekiminin bakması gereken hasta sayısı 3500 olarak belirlenmiş , uyduruk bir muaynehane ayarlanmış , acil hekimliği konusunda hiçbir bilgisi olmayan doktorlar bu konuda görevlendirilmiştir.
aile hekimliğine geçen doktorların devletle ilişkisi kesilmiş sigortaları özele kaydırılmıştır.ayrıca maaşları bir yıllığına imf ve abd tarafından ödenecektir.ancak sonra ne olacağına dair sağlık bakanlığının dahi bir fikri yoktur.
devlet hastanelerinde kalmak isteyen doktorlara toplum hekimi adı verilmiş ancak reçete yazma hakları ellerinden alınmış , nerde açık varsa o şehire gönderilmek şartıyla hastanelerde tutulmaları kararı alınmıştır.yani doktorlar hiçbir güvencesi olmayan aile hekimliğine geçmek zorunda bırakılmıştır.
önümüzdeki yıllarda tamamen özelleşecek devlet hastanelerinin ne durumda olacağı merak konusu.
sağlık satıldı sırada ne var?
merkez kapitalist devletlerin reel sosyalizmin yükselişi sürecinde kendi ülkelerinde uyguladıkları sosyal devlet anlayaşının ekonomik anlamdaki yansımalarından biri kamuculuktur. reel sosyalizmin yıkılışı ile birlikte merkez kapitalist ülkelerdeki egemen sınıfın kültürel, ideolojik saldırısının ekonomik anlamdaki göstergesi de özelleştirmedir.
eğitim, sağlık ve üretim süreçlerindeki hızlı özelleştirme başta yaşanan refaha rağmen, geniş kitlelerin daha çok ezilmesine ve hızlı bir şekilde sömürü, rant, yolsuzluk gibi sistemin kokuşmuş yüzünü insanlara hatırlatmıştır. özelleştirmelerin yararlı olduğunu savunanlara verilebilecek bir örnek gerekirse; asya krizinden önce güney kore 1997 yılında bu krizin habercisi gibi gözüken özelleştirme krizi çıkmıştı. hızlı özelleştirme sonucu bu emperyalist devletler yanlısı ülke bile krize saplanmıştı. diğer bir örnek ise ülkemizden. sek özelleştirildikten sonra neredeyse tüm fabrikaları kapatılmış ve iş gücünü arttırmak bir yana ya ucuz işçi çalıştırmıştır ya da işsizlik getirmiştir.
hızlı özelleştirmenin gerçek yüzü olan işsizlik, ucuz iş gücünün sömürülmesi, yolsuzluk ve rant ekonomisi "yenileşme" ile açıklanması düpedüz ideolojik bir saldırıdır. devletin en başlıca görevi çalışan bilen herkese iş sunmak iken, bunun yerine halkın vergileriyle kurulmuş kuruluşların satılması köhnemiş beyinlerin yansıması bizlere. bu nedenle "özelleştirmelere inat, yaşasın hayat!"