öncelikle kamu kuruluşlarında işinizi halletmek için rüşvet vermiyorsunuz,
rüşvet vermek istemiyorsanız bir imza için 45 gün bekletilmezsiniz,
devleti zarar ettiren kurumlardan, kar elde etmeye başlarsınız.
işçilerin işten çıkarılması ve sonrasında işsizliğin çığ gibi büyümesi gibi bir faydası vardır.
ardından kurumların yabancıya peşkeş çekilmesi yüzüne ekonomimim yabancılaşması, yabancıya emanet olması ve kapilast bir düzene kayılması gibi bir yararı vardır.
dahası aslında kar eden ama satmak için kar edilmiyor denerek, ölü eşek fiyatına satılarak; alan kişilerin deli gibi kar elde etmesi gibi süper bir faydasıda vardır.
sosyal ve yardımsever olmak zorunda kalan devleti bu dertlerinden kurtaran hoş uygulamadır özelleştirme. devletin sırtından halk gibi büyük bir yük kalkıyor demek istiyorlar siyasetçiler devletin kamburu tabirini kullanırken özelleştirilen kurumlar için.
bence satalım bu devleti olsun bitsin. hiç bir sıkıntısı kalmaz bizim devlet liderlerinin.
özelleştirmeden kasıt devlete ait olan mal ve mülkleri özelleştirmek ise güzel yanı bulunmamaktadır. çünkü özelleştirme çoğunlukla liberal ekonomilerde görülen bir yoldur. 1970 sonrası amerika'da sıkça bu yola gidilmiştir. 70'ler amerikasında keynesyen politikaların yerini liberal politikalar aldığı zaman uygulanmıştır. ekonomi üzerindeki devlet müdahelesi sıfıra indirgenmiştir. ancak türkiye'de son yıllarda uygulanan özelleştirme politikaları ve devletin yeni fabrikalara ya da yeni mallara sahip olmama anlayışı tamamen farklı bir amaca hizmet etmektedir. iktidar tarafından hedeflenen kalkınma planları türkiye'de özelleştirme ile değil, istihdam ile sağlanabilir.
adam kayırmacılığı, torpili önleyerek iş yapacak daha kalifiye elemanlar istihdam edilmesini sağlamak ve dolayısı ile verimi ve kaliteyi arttırmak. bu bağlamda bence en doğrusu meclisi özelleştirmek. belki o zaman ülke için umutlar artar.
devletin işi ticaret deil ülke sınırları içinde güvenlik, sağlık, eğitim ve sosyal hizmetleri vermektir. devletin gelir kaynağı ticaret değil vergidir.tam vergilendirilmiş bir ekonomi devletin en büyük gelir kaynağını oluşturur. devlet çalışanları ve bürokrasi sistemi yapı gereği hantal işler. bu nedenle kamu personel reformu her zaman gündemde olan bir konudur. devlet kendi içinde çalıştırdığı çalışanları kontrol etmekte zorlanır. çünü kadrolu personelin güvenceleri oldukça çoktur. bu nedenle devlet özelleştirmeye başvurarak hem bu hantal yapıdan kurtulur, hem de ülke kaynakaları daha verimli bir şekilde kullanılmış olur.
vergilerin ülkenin toplam zenginliğinin %90 ını tutan %10luk kesimden değil de %10 unu tutan %90 lık kesimden alınınca işçilere verilen paraların göze gelmesi durumunda özelleştirme ilaç gibi gelir. halk zannneder ki bizim paramız bunlara gidiyor.
devlet politikası olarak bilgimizin sınırlandırılması ilkesi öyle güzel uygulanıyor ki bağımsız olması gereken medyanın hükümetleşmesi ve devlet olması gereken kurumların özeleştirilmesi birbirine paralel gidiyor.
bugünü kurtarmak için yarınını satmak herhalde bu olsa gerek. özelleştirmelerin bir faydası da kimin devletini satmaya meyilli olduğunu öğrenebiliyorsun.
işsizliğin %15 lerde gezdiği ülkemizde hala bazı kapitalist düşünceli faşistlerin banane demesi ( 2000 işsiz değil milyonlarca işsiz ) çok acımasız ve hiç bir dini görüşe uymayan antisosyal bencil bir hareket.
yakında sgk da özelleştirilince herkes durumun vehametini anlayacak. amerikanvari bir sağlık sisteminde parasızlıktan sokağa atılınca bir hastaneden , işlerin aslında bu kadar masum olmadığını farkedeceksiniz. sol böbreğinizi iyileştirmek için sağ böbreğinizi satacaksınız. çünkü ;
özelleştirince amaç para kazanmak oluyor. para kazanmak için de her yol mübahtır. kimsenin ne dini ne de dili ne de bayrağı kalıyor. 2000 kişiyi işsiz ( 8000 aç insan demek en az ) bırakan bir sistem bunların ölümüne de rahatlıkla göz yumabilir.
ayrıca istediğiniz kadar zengin olun. istediğiniz kadar akıllı olun. mecbur bırakılma durumuyla karşı karşıya kalınca adam öldürmeyi bile seve seve yapacaksınız. sırf iki kuru daha fazla kazanmak için türlü düzenbazlıklar yalanlar dolanlarla hayatınız riske atılacak. ve o zaman dönüp aynaya diyeceksiniz ki ; biz ne biçim bir canavar yarattık. ama o zaman geç olmuş olacak.
Herşeyden önce şunu bilmek gerekir ki hiç bir kit in amacı kar değildir. Kitlerin tek amacı vardır halka hizmet.
Türkiye cumhuriyetinin ekonomik politikası bellidir. Devletin ticaretten tamamen çekilmesi ve denetim mekanizmasını güçlendirmesi. Cumhuriyet kurulurken kurulan fabrikaların hepsi özel sektörün yokluğunda mecburen devletin halka hizmet götürmek için kurduğu fabrikalardır. Zaten kurulurkende amacı şudur. Devlet halkın ihtiyacı olan bir hizmeti yada malı üretmek için işletmeyi kurması için özel sektörü teşvik eder. Eğer özel sektör kurmazsa kendi kurar geliştirir ve özel sektöre devreder. Özelleştirmenin devletçilik ilkesine ters olduğunu iddaa eden arkadaşlar size katılıyorum ama gülmekten.
ucunda kazanç olduğundan daha iyi hizmettir. özel bir şirket veya kurumda işçilere daha ağır disiplin uygulanır. bunun bir örneğini devlet okulları ve özel okullarında görebiliriz. devlet okulunda öğretmenler resmen yan gelip yatar, doktora gidip rapor yazdırır ve bu nerdeyse bütün sene böyle gider. özel okulda bu böyle değildir. müdür kazanç ve öğrencilere daha iyi hizmet için öğretmenlere daha sert davranır.