özelleştirme

entry155 galeri3 video1
    55.
  1. 54.
  2. böbreğini satarak sağlığa kavuşacağını sanan hasta uygulaması.
    3 ...
  3. 53.
  4. emperyalizmin ve kapitalizmin uşağı olmuş ülkelerin halkın mallarını patronla takımına ya da başka ülkelere satmasıdır.bu gün bu ülkede tedaşın özelleştirilmesi demek ilerde çıkacak bir savaşta elektrigimizi başkalarının kontrol etmesi demektir.bugün bu ülkede türktelekomun özelleştirilmesi demek başkalarının rahatca telefonlarımızı dinlemesi demektir.bugün bu ülkede türktelekomun özelleştirilmesi demek ilerde çıkacak bir savaşta bütün iletişimimizin kontrol edilmesi demektir.
    özelleştirilme kesinlikle engellenmelidir.halkın malı başkalarına satılmamalıdır.insanların vergileriyle kurulan yerler başkalarına satılmamalıdır.özelleştirme demek yavaş yavaş bir ülkenin satılması demek.*
    2 ...
  5. 52.
  6. 51.
  7. yapanların önce kendilerini özeleştirmesi gereken olay.
    1 ...
  8. 50.
  9. ülkemizde özelleştirme idaresi başkanlığı tarafından yürütülen ülkemizin gerisin geriye gerilemesinin nedenlerinden biri.
    adeta altın yumurtlayan tavuğu kesmek. bilmem kaç milyon dolara bir kiti satıyorsun ama o kit o parayı neredeyse 1 yılda kazanıyor.
    1 ...
  10. 49.
  11. tekelin sigara kısmı satıldıktan sonra kar eden kuruluşların ingilizlere peşkeş çekildiği görünmektedir. zarar etse yük olurdu ama kar ediyor. hem niye ingilize satıyorsun.
    0 ...
  12. 48.
  13. 47.
  14. sonucunda ülkenin yarısından çoğunun aç,susuz,evsiz ve sağlık hizmeti alamadan
    yollarda öleceği durumdur. bir ülkeyi göz göre göre satmaktır.
    1 ...
  15. 46.
  16. 1995-2005 yılları arasında devlete ait 188 işletme özelleştirilmiştir.
    1 ...
  17. 45.
  18. 44.
  19. türkiye'de sağlıklı olan anglo-sakson tiği özelleştirme yerine, halkı sömürecek cins olan arjantin tipi olanı yapılan, kamu kurumunu özel sektöre devretmedir.

    bir takım gizli pazarlıklarla yapılan özelleştirmeye halk dilinde "peşkeş" denir. türkiye'deki özelleştirmelerin çoğu da bu türdendir.

    en basitinden ve çoğu kimsenin bilmediği bir örnek vereyim; (bkz: yarımca limanı)

    sen, ben "özgürlük, demokrasi, millet" lafları ile uyutuluyorken, stratejik varlıklar kimlere nasıl veriliyor gör ey halkım...
    0 ...
  20. 43.
  21. yap-işlet devletin olmazsa olmazı.
    "thy özelleştiydi de yüzü asık memurlar bavulunuzu taşır hale gelirdi ya, o zaman şikayet edecektiniz gülüm" diyeni de var örneklemek gerekirse. yabancıya olanı daha makbulmuş(!) ne de olsa ihale fesatçılarını ilk kez görmüyoruz buralarda.
    0 ...
  22. 42.
  23. ülkedekileri listelemeye kalksak annenin ay başı pazar alış veriş listesini açık ara farkla geçebilecek geçici ekonomik rahatlığa sebep olan ve bu sayede de insanlarda "ekonomi süper len baksana" tarznda düşüncler oluşmasına sebep olan durumdur. tabi özelleştircek yer kalmadığında ki şu anda öyle bi haldeyiz özelleştirmelerden gelen gelirin bitmesi durumunda olası bi ekonomik krizin ortaya çıkacağıda unutulmamalı, akılda tutulmalı, buna göre tepki göstermelidir.
    0 ...
  24. 41.
  25. zamanla dış borçlanmanın yükünü çekmenin gerekliliğidir.efendim şimdi arjantin örneğinden yola çıkalım.2002 yılında yaşadığı büyük ekonomik buhranın,insanlarının dükkanları yağmalasını ve heryerde terör estirmesini unutmuştur.zira o arjantin şu anda bizden 3 kat daha iyi durumdadır.bir de arjantin'de o buhran yaşanırken dahi kişi başına düşen milli geliri 15000 dolar civarlarındaydı.işin ilginç noktası arjantin bir sanayi ülkesi değildir.sadece doğal zengilliklerini ihraç ederek ve bir kaç belirgin politika stratejisi izleyerek bu duruma ulaşmıştır.bu duruma arjantin nasıl gelmiştir?

    işte tüm hikaye burada başlamaktadır zaten.daha önceden alınan borçlar -ki dünya bankasından tabii ki- artık siyasetin üst tabanını ele geçirmeye başlamış ve bunun neticesinde devlet yavaş yavaş ister istemez sermaye sahibinin yönetimi altına girmektedir.ve artık son çare olarak özelleştirmelere sığınılmıştır.bunu da yine dünya bankası dostu işletmeler daha doğrusu anonim şirketler bir kazanç kapısı olarak bilmiş özelleştirilen işletmeleri değerelerinin 5 te 1'ine ya da 8 de 1'ine almıştır.önce bu daha iyi gibi gelmiş ancak sonradan günü kurtarmak adına yapılan hareketler zinciri olarak anlaşılmıştır.tüm bunların neticesinde de halk elektiriği,suyu ve ulaşımı daha pahalıya almak zorunda kalmıştır.zamanla yer yer görülen yoksulluklar toplumun hemen hemen %95 ine yansımıştır.

    şimdi burada bir de alınan işletmelerin yönetiliş şekline bakılmalıdır.zira bu işletmeler çalışanlarının %70 ini işten çıkarmıştır.bilinç ya da bilinçsiz demek saçma olacağı için bunun ülkenin batırılmasında kilit halka olduğunu söyleyebilirim.birkaç örnek vermek gerekirse demiryolu işletmesi genelinde çalışan 95000 işçinin sadece 15000 tanesi işinde kalabilmiştir.demir yolu uzunluğu 4 te 3 oranında azalmıştır.su işletmesinde de durum pek farklı değildir sevgili sözlük.halk özelleştirmenin 2 sene sonrasında suyu değerinin 3 katına kullanmak zorunda kalmıştır.bu ve bunun gibi daha birçok idari yönetim stratejisi yüzünden halk bitmiştir.sonra bildiğiniz haberler işte.arjantin'de yağmalama falan filan evet elit insanlar işin iç yüzü böyledir.

    şimdi dönelim kendi ülkemize.hem borçlanma şekli olarak hem de idari özelleştirme stratejisi olarak pek de farkımız yoktur arjantin'den.zira hala özelleştirmeler devam etmekte ve bu özelleştirmeler kilit noktalarda yapılmaktadır.son olarak ta elektriğin özelleştirilmesi gündemde ülkemde.bunda nasıl da bir içten pazarlık daha doğrusu günü kurtarma psikolojisi yatmaktadır gün gibi açıktır.yapılan tüm özelleştirmelerimiz ne yazık ki günü kurtarmak adına yapılmıştır ve yapılmaktadır.elit insanlar size bir örnek daha dünya'nın hemen hemen en pahalı internetini kullanmaktayız ve türk telekom kime özelleştirildi ve bu kurumun gerçekteki internet ücretlendirmesi ülkemdekinin yarısı kadar bile değil.işte durum budur sevgili yazarlar,okurlar nacizane elimden geldiğince anlatmaya çalıştım.sadece resmimize vuran güneşi sevebilelim diye...
    4 ...
  26. 40.
  27. Kısa vadede devletin kasasına sıcak para girişi ile ekonominin rahatlamış gibi gözükmesi uzun vadede işsizlik,gelir adaletsizliği,
    yapılamayan yatırımlar,dışarıya bağımlılık olarak geri dönen devlet politikası.
    Yani günü kurtarırken geleceğe ipotek koymak.
    3 ...
  28. 39.
  29. sattım gitti daire başkanlığının yaptığı iş.
    0 ...
  30. 38.
  31. giderek arsızlaşan durumdur. söyle özetlenebilir 12 milyon borcu olan bir adam aslında sütünü satarak yılda 3 milyon kar getirdiği ineğini kasaba satarak 3 milyon almıştır, doğal olarak borcu bitiremiyeceği için yıllık 6 milyon kira getiren han hamam ne varsa 7 milyona satmış bu da yetmeyince bankadan 2 milyon kredi çekmiştir.
    reelde bu adam borcsuzdur fakat elinde iş yapan ne var ne yok hepsini sattığı için züğürttür. ve bu adam evdeki karısına borctan kurtulduk hanım bayram bugün bayram demektedir. (bkz: bilmem anlatabildim mi)
    1 ...
  32. 37.
  33. yakında tekelin 'resmen' özelleştirmesiyle tekrardan hız kazanacak olan , devletin ekonomik eylem terimlerinden biri. korkumuz bunu vakıfbank ziraatbank ve diğerlerinin takip edecek olmasıdır. tehlike arzeder.zaten türk banka sisteminin %60' ı yabancı sermayenin elindedir.işte kabus senaryosu burada başlar.paranızı yabancıya emanet ediyorsunuz; ki o yabancı vakti zamanında düyun-u umumiye adı altında borç tahsildarlarını ülkemiz topraklarına göndermiştir. öteki yandan elinizde kalan sayılı fabrikalarınızdan ve mali kazanç sağladığınız tekeli de satıyorsunuz.özelleştirmek mi? özelleştirme zarar edilen mülke veya büyük kuruma yapılmaz mı? hadi diğer yapılanları anladık diyelim tekelin neresi zarar eder anlamadım?

    bu arada sigara yasağının sebebi de bu tekelin özelleştirmesidir. tekel' in özelleştirmesinde satın alan şahıs veya kurum bellidir. ve ihaleyi ucuza kapatmak amaçlı bir sigara yasağı getirtilmiş ve sözde ihaleye giren diğer firmalara bakın yasak geliyor almazsınız artık siz boşverin demek isteniyor. alıcı çoktan belli. giden gitmiş imzalar atılmıştır. bize de tekelimizin ve diğer özelleştirilen kurumlarımızın arkasından bakmak; sadece bakmak kalmaktadır. yazık!..
    0 ...
  34. 36.
  35. Özelleştirme demişken ülkemizde akp hükümetinden bu yana yapilmiş ÖZELLEŞTiRMELERi YILMAZ ÖZDiL in kaleminden beyan etmek isterim:

    "e hadi koyalım yan yana..
    türk telekom,arap'ın.
    telsim ingiliz'in.
    kuşadası limanı israilli'nin.
    izmir limanı hong konglu'nun...
    araç muayene işli almannın.
    başak sigorta fransız'ın.
    adabank kuveytli'nin.
    iett garajı dubaili'nin.
    avea lübnanlı'nın.
    petkim? ermeni'nin(kazak'a sattık dediler kazağı bi çıkarttık...ermeni..)
    n'olacak bu memleketin hali?
    rakı,amerika'nın.
    finansbank yunanlı'nın...
    oyak bank hollandalı'nın.
    denizbank belçikalı'nın.
    türkiye finans kuveytli'nin.
    teb fransiz'in.
    cbank israilli'nin.
    mng bank yunanlı'nın.
    dışbank hollandalı'nın.
    şekerbank kazak'ın.
    yapı kredi'nin yarısı italyan'ın.
    turkcell'in yarısı finli'nin rus'un.
    beymen'in yarısı amerikalı'nın.
    enerjisan'nın yarısı avusturyalı'nın.
    garanti'nin yarısı amerikalı'nın.
    eczacıbaşı ilaç, çek'in .
    izocam, fransız'ın.
    tgrt amerikalı'nın .
    demirdöküm alman'ın.
    döktaş fransız'ın.
    süper fm kanadalı'nın.

    hepsi türk'tü sadece 4,5 yıl önce.
    allah yardımcımız olsun...selamlar"
    0 ...
  36. 35.
  37. 1970'lerin sonlarına doğru ekonomik açıdan zor günler yaşayan ingiltere'yi kurtarma vaatleriyle devletin başına geçen margaret thatcher hükümetinin planları ters tepince "anam batıyoruz ! ne var ne yok satıp kurtulalım" diyerekten ortaya çıkan kısa vadeli ekonomik çözüm. en basit haliyle kamu işletmelerinin satılmasıyla kamu geliri elde edilmesi olarak tanımlanabilecek özelleştirme, ingiltere'yi ciddi bir ekonomik krizin eşiğinden kurtarınca bir anda tüm ülkelerin gündemine girmiş, kısa sürede yayılmış ve 1929 bunalımı sonrası bir çok ekonomiye tekrardan hareketlilik kazandıran kitlerin katili olmuştur.

    1979 yılında ingiltere başkanı seçilen margaret thatcher kendisini başkan yapan vergileri düşürme vaatleri doğrultusunda vergileri düşürüp vergi verme oranını arttırmayı planlamaktaydı ki ingiliz halkının tahmin ettiği kadar vergi vermeye gönüllü olmadığını anlaması uzun sürmedi. bunun üzerine ingiltere iyice artan bütçe açığını kapatmak için "lan şurdan üç beş tabak çanak satalım da elimize iki kuruş para geçsin" mantığıyla kitleri satmaya başlayarak dünyada özelleştirme sürecine giren ilk ülke olma ünvanını kazandı.

    özetle özelleştirme planlı ve programlı değil ankise alelacele orataya atılmış acil bir çözüm yolu olarak ortaya çıktı. gelin görün ki bu çözüm ingiltereyi kısa sürede içinde bulunduğu kriz ortamından çıkarınca tüm ülkeler "lan bizim neyimiz eksik biz de satalım şunlardan en gereksiz olanları para kazanalım" diyerekten özelleştirmeye el attılar. o dönem de türkiye'nin başında da türk siyasi tarihinin o güne dek gördüğü en liberal hükümeti olan turgut özal hükümeti olunca özelleştirme akımından payını alan ülkeler arasında türkiye de yerini aldı.

    ülkemizde yeni genel her hükümetin ekonomiyi beklenenin aksine daha bir berbat hale getirmesi ve bu durumun sonucunda her seferinde son kurtuluş yolu olarak el atılan özelleştirme günümüz hükümetinin temel ekonomik kalkınma planı haline gelmiştir. herhalde ileride satacak şey kalmayınca akarsu, deniz, orman gibi doğal kaynakların satılması şeklinde devam eden özelleştirme sürecini hayratle izlemye devam ediyoruz.*
    1 ...
  38. 34.
  39. bu 5 yıldır özelleştirme o kadar gündemde ki ntvmsnbc haber sayfasına özelleştirme bölümü eklemiş. tabi onlar da haklı. o kadar şey özelleştirildi ki artık hem hayatımızın parçası oldu, hem de haber değerini yüceltip başlık değerine yükseldi.

    http://www.ntvmsnbc.com/news/OZELLESTIR_front.asp
    0 ...
  40. 33.
  41. iktisatla ilgili arkadaşların hepsi teknik tanımlar yapmışlar sağolsunlar. ben de kendi dünya görüşüme göre sığ yorumlarla katkıda bulunayım.

    özelleştirme lafını ne zaman duysam aklıma eski türk filmleri geliyor. yeşilçam dönemi falan sanmayın. o kadar eskiler değil. seksenli yıllardakiler. bu filmlerde tecavüzcü coşkun abimizin uyuşturucuya alıştırdığı eroinman tipler geliyor.

    "deneme" amaçlı başlanılan uyuşturucu başlarda kahramanımıza keyif veriyor. tabi bu meret pahalı da. yolsuz eroinmanımız bittabi fakir fukaranın teki. babası küçükken ölmüş, annesiyle yaşıyor. ne diyorduk? bu keyifli "uçuş" seansları yavaş yavaş bağımlılığa dönüşüyor. her seferinde daha fazla istiyor bünye bunun içinde daha çok para gerekiyor doğal olarak. ilk önce annesinin kefen parasını bu zıkkıma yatırıyor delikıanlı. daha sonra evdeki eşyaları satmaya başlıyor. çünkü "sıcak" paraya ihtiyacı var. her seferinde daha çok parça mal satıyor ki daha fazla para geçsin eline.

    işte tam da bu noktada özelleştirmeler geliyor aklıma. özelleştirmelere sarılan iktidarları işte bu eroinmana benzetirim hep. hatta durumları bundan da kötü. eroinman yediği bokun farkında. bu adamlar sattıklarıyla övünüyorlar..
    evde satılmaya değer bir şey kalmayınca ne bok yiyeceğim diye düşünmüyorlar. "iktidarımız yine günü kurtardı. buı sene o kadar sattık, o kadar sattık ki aklınız hayaliniz almaz."

    elde avuçta bir şey kalmayınca ne olacağını da ben söyleyeyim. kriz...

    evet kriz.

    her iki olayda da kriz yaşanıyor sonunda. tabi fark var arada. hikaye de eroinman, krizden hiç olmazsa kendisi etkileniyor, belediyenin zehirlediği köpekler gibi titreye tireye ölüyor. ama siyasi arenadaki "eroinmanlara" hiç bir şey olmuyor. bu eroinman zihniyet 60 yıla yakın zamandır iktidarda zira. düzülen, ırzına geçilen yine halk oluyor. hiç bir şeyden haberi olmayan, gariban halk...
    2 ...
  42. 32.
  43. üretim araçlarının özel girişimciler elinde olması ve onların dürtüsü olan kar amacıyla, piyasa kuralları doğrultusunda serbestçe kullanılması olarak kapitalizm'in ruhuna uygun olandır; onun temelidir; kapitalizm, gerektiği anlarda * * devletçiliği kullanmıştır, sisteme ayakbağı olduğu anlarda ise * özelleştirme yoluyla onu terk etmiştir;

    özelleştirme, marksizm'in yanlış yorumlanması, sosyalizmin devletçilik sanılması sonucunda ister istemez emperyalizm karşıtlığı, anti kapitalizm ve halkçılık sözlerinin ardından da karşıtlığına ihtiyaç duyulan bir girişimin de tanımı gibidir;

    soruna eğer kötü olsun benim olsun, türkler başka yerde şirket alsın ama başkaları türkiye de almasın tarzında milliyetçi açıdan bakılmıyorsa özelleştirmenin kötü uygulanmışlığını bahane edip, üstelik bunu sosyalizm sanma yanlışlığıyla çelişkiler içinde kalanların, özelleştirme karşıtlıklarını durup bir daha düşünmesi gerekir.

    özünde devlete karşı olan ve devletin uzun erimde sönmesinden yana kişi, devletçilik denen olgunun ilk başlarda kapitalizmin krizlerine çare olarak kullanıldığını bilir; çünkü süreç içinde verimsizlik, hantallık ve yolsuzluklar için epeyi verimli bir tarla olduğunun anlaşılmasıyla birlikte küresel kapitalizmin kaçtığı bir uygulama haline gelmiştir.

    gecikmiş kapitalizmi öğrenmeye ve uygulamaya çalışan türkiye'de devletçilik özünde bir sermaye kesimi, bir burjuva sınıfı oluşturmak için bilinçli biçimde manivela olarak kullanılmıştır. bu sistem, hem dünya hem türkiye'de artık yarardan çok zarar getirmesi nedeniyle özelleştirmeler yoluyla terk edilmeye başlanmıştır.

    özelleştirmeye karşı çıkarken, işçilerin haklarını savunmak yanlış değildir, ya da yapılan özelleştirmenn yeni yolsuzluklar için bir kıvılcım olmasına karşı çıkmak doğrudur; ya da çalışanların buna ortak edilmesini istemek kimileri için tartışmalı bile olsa, anlaşılabilir durumdur;

    şimdiye dek bunlardan nemalanmış bürokratik çevrelerin, para ve yolsuzluk çarkı kırıldığı için bu girişime karşı çıkması da doğaldır;

    fark etmeden mevcut milli devletin kontrol imkanlarının azaltılmasına karşı çıkmak ise ancak az gelişmiş milliyetçi bir çabanın eseri olabilir;

    ama yapılan özelleştirmeyi neredeyse sosyalist devletin söndürülmesi gibi algılamak ve bu nedenle karşı çıkmak, en yumuşak ifadeyle yanlış bir sosyalizm yorumundan, bir bilgi eksikliğinden, bir anlayış farklılığından ileri gelir.

    ne güzel! özelleştirmeler sorgulanırken sorgulanacak başka şeylerimiz de var demek ki...

    bu arada, illah taraf tutmak gerekirse, devletçi kapitalizminin yanında olmaktansa uluslararası sistemle uyumlu, evrensel hukuk normlarına paralel giden, örneğin ab kurallarıyla bağlı, özelleştirmeci bir kapitalist yapının yanında olmak kanımca daha iyidir; halkın, haklarını savunması, kimi kazanımlar elde etmesi için daha uygun bir ortamı beraberinde getiriyorsa benim tercihim ondan yanadır; gerisi ise akıllı adımlara, bireyi ezmeyen iyi örgütlenmelere, sağlam bir stratejiye, doğru taktiklere, bilinçli ittifaklara bağlı olarak geleceğe doğru ilerler. neden olmasın?
    0 ...
  44. 31.
  45. Yılmaz Özdil'in bir yazsının sonunu hatırlatan durum; "Taş üstüne taş koyanı, iyi kötü görmüştük de... Taş üstünde taş bırakmayanı, ben ilk defa görüyorum"
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük