Türkiye, özelleştirme programı kapsamında gelecek yıldan itibaren halka arz yöntemine ağırlık verecek.
--spoiler--
2017-2019 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'dan (OVP) derlediği bilgilere göre, özelleştirme uygulamaları, makro ekonomik politikalar ve uzun vadeli sektörel öncelikler çerçevesinde belirlenmiş bir programa dayalı sürdürülecek. Özelleştirme uygulamalarında halka arz yönteminin kullanılmasına ağırlık verilecek.
Bu yıl özelleştirme gelirlerinin 11 milyar lira olması beklenirken, söz konusu rakamın 2017'de 17,8 milyar lira, 2018'de 8 milyar lira, 2019'da da 6,5 milyar olarak gerçekleşmesi planlanıyor. Bu rakamlar doğrultusunda özelleştirme gelirlerinin GSYH'ye oranının bu yıl yüzde 0,5 olması beklenirken, söz konusu oranın 2017'de yüzde 0,7'ye ulaşacağı öngörülüyor. Özelleştirme gelirlerinin milli gelire oranının 2018'de yüzde 0,3, 2019'da ise yüzde 0,2 olacağı tahmin ediliyor.
31 YILLIK ÖZELLEŞTiRME SERÜVENi
Özelleştirme idaresi Başkanlığının verilerine göre, 1985'ten itibaren 272 kuruluştaki kamu hisseleri, 2 bin 212 taşınmaz, 10 otoyol, 2 boğaz köprüsü, 146 tesis, 7 liman, şans oyunları lisans hakkı ile araç muayene istasyonları özelleştirme kapsamına alınırken, bugüne kadar gerçekleştirilen özelleştirme uygulamalarının toplam tutarı 68 milyar doları buldu.
Bir bölümü vadeli ve döviz cinsinden gerçekleştirilen hisse senedi ve varlık satış işlemlerinden bu yılın mayıs ayı itibarıyla 62,6 milyar dolar net giriş sağlandı.
Türkiye'de 1990 yılından bu yana Arçelik, THY, Halk Bankası, iş Bankası gibi kuruluşların hisseleri de halka arz yoluyla özelleştirilirken, söz konusu özelleştirmelerde başvuru sayısı 225 bin 126, toplam satış tutarı da 5,8 milyar dolar oldu. Halka arz ile birlikte blok satış yoluyla özelleştirilen kuruluşların arasında da Petrol Ofisi AŞ, Erdemir, Tüpraş, Petkim, Türk Telekomünikasyon AŞ gibi şirketler yer aldı.
--spoiler--
ak'lar bu işte çığır açtı!
özelleştirmeyi öyle bir ak'laştırdılar ki gören gözler görmez, kulaklar duymaz, vicdanlar sızlamaz oldu.
30 milyon dolar nerde...
3 milyar dolar nerde...
12 yılda 100 kat değer artışını akıl, bilim, namus, vicdan, onur, alınteri ile açıklayamazsınız...
--- alıntı ---
fabrika, 2004 yılında 29 milyon 750 bin dolar ile en yüksek teklifi veren yıldırım dış ticaret ve pazarlama a.ş'nin oldu. türkiye'nin en zenginleri listesinde yer alan holdingin aldığı boğaz'daki arazinin değeri bugün kat kat arttı. arazinin değerinin 3 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
özellikle 2002 yılından sonra kamunun ellerindeki payların satılması ile hızlanan özelleştirme süreci sonunda şirketlerde çalışan başına satış artarken çalışan başına net kar neredeyse aynı düzeyde kalmış.
halkın (ceylan) değerlerinin iş adamı (aslan) - siyasetçi (çakal) - bürokrat (akbaba) tarafından iç edilmesi!
buyrun bir örnek!
Fiba Holding, 2007’de Turkon’la birlikte 255 milyon dolara aldığı Ambarlı’daki ‘Kumport Limanı’nın yüzde 65’ini yaklaşık 2 milyar dolara satıyor http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/29252732.asp
türkiye'de garip işleyen sistem. eğer bir kurum özelleştiyse devlet orada halktan vergi almamalı ama türkiye'de devlet hem özelleştiriyor, hem vergi alıyor. hadi vergi aldın, hiç değilse hizmet sun! o da yok! özelleştir, sonra denetleme, işçiler ölsün; kral da saraylarda yaşasın!..
bu koşullar altında türkiye'de özelleştirme ölümdür; çünkü sermaye fayda/maliyet hesabı yapar, insan yaşamını düşünmez.
yeni dünya, yeni savaşlar. biz savaşı topla, silahla yapılıp toprak fethetmek olarak öğrendik. artık buna ne gerek var? her özelleştirme, yeni bir kaybediştir.
dünya bankası ya da onun kardeş kurumlarından biri kanalıyla o ülke için çok büyük krediler ayarlarız. ancak para asla o ülkeye gitmez. o ülkede büyük altyapılar kuracak olan bize ait büyük şirketlerin kasasına girer. enerji santralleri, sanayi bölgeleri, limanlar. bizim şirketlerimiz yanısıra o ülkedeki bir kaç zenginin yararlanacağı şeyler. bu yapılanlar çoğunluğun faydalanacağı şeyler değildir ama tüm ülke halkı bu borcun altına girer. bu öylesine büyük bir borçtur ki geri ödeyemezler, ve işte planın bir parçası da budur. 'borcun geri ödenememesi'
Dünyada sadece imf borç veriyor ve türkiye'nin dış borcu bitti sananlar için .gov uzantılı link, sayfa 18. üstelik türkiye son 1 yılda dibin dibini görmüş durumda:
dün yaşanan soma madenlerindeki faciayı araştırırken ulaştım.
Soma Kömürcülüğün Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı, Jeoloji Mühendisi Alp Gürman : "Türkiye Kömür işletmeleri (TKi) , Soma'da kömürü kendisi çıkarırken tonunu 130-140 dolara mal ediyordu. Biz ihaleye girip, tonunu, TKi'ye yüzde 15'lik rödovans payı dahil 23.80 dolara çıkarma taahhüdü verdik. Gerek biz, gerekse diğer özel şirketler kâr etmesek bu işe girmezdik. Bizim mühendis ve işçilerimiz uzaydan gelmedi. Sadece işi iyi planlamak, özel sektörün çalışma tarzı devreye girdi o kadar." http://www.cnnturk.com/ha...ur-isletmelerinin-gecmisi
ulan 130-140 nere 23,80 nere?
işte bu nedenle koca devlet kuruluşları zarar ediliyor gösterildi!
hükümetlerin ve yandaşların otlağı haline gelen bu kuruluşlar zarar ettirilip yandaşlara birkaç yıllık karına peşkeş çekildi!
devletteyken kötü yönetilen, fazla işçi çalıştırılan, ar-ge'ye yatırım yapmayan şirketler özel sektöre geçtiği anda altın yumurtlayan tavuğa dönüştü!
1986 yılından beri 204 kuruluş özelleştirilerek, hisse senedi veya varlık devir işlemi yapıldı. Özelleştirilen bu kuruluşlardan 194ünde hiç kamu payı kalmadı. Özelleştirme uygulamalarının toplam tutarı 58,6 milyar dolar oldu. Yapılan tahsilat 51,3 milyar dolar oldu.
Ne var ki, bugüne kadar özelleştirme sloganla yapıldı... Hükümet üyeleri Devlet ticaret yapmaz... Özelleştirme piyasa ekonomisinin gereğidir diyerek, özelleştirme olayına toplumsal fayda ve maliyet açısından bakmadılar. Geldiğimiz kriz ortamında özelleştirmeyi yeniden gözden geçirmek zorundayız. Her şeyden önce piyasa ekonomisi yanlış anlaşılıyor... Küreselleşme piyasa ekonomisinde spekülasyonu da sanki piyasa kuralıymış gibi kabul etti. Sonunda dünya ve Türkiye bugünkü ekonomik sorunlarla karşı karşıya geldiler.
Oysa ki piyasa ekonomisinde temel hedef: Üreticinin kârını en fazlaya çıkarmak, tüketicinin faydasını en fazlaya çıkarmaktır. Üretici ve tüketici özelleştirme bana ne getirdi? diye soracaktır... Bu anlamda: Üretim arttı mı? Tüketici olarak daha kaliteli ve daha fazla çeşitte mal alıyor muyum? Artık daha ucuza mal ve hizmet alacak mıyım? Özelleşen işletmelerde istihdam arttı mı? Çalışanların ücretleri arttı mı? Vergi gelirleri artacak mı? Potansiyel döviz ihtiyacı azalacak mı? Bu sorulara uygulamada olumlu cevap vermek mümkün görünmüyor...
1) Üretim ve mal çeşidi olarak, maalesef özelleştirme fayda getirmedi.
Örneğin, Sümerbankta özelleşen 21 fabrikanın 18inde üretim yapılmıyor. SEKin 31 fabrikası özelleşti; 23ünde üretim yok. Örüsün 20 fabrikası özelleştirildi; 16sında üretim yok. Et Balık Kurumunun, 16 kombinası özelleşti; 9unda üretim yok. Neden üretim düştü... Çünkü bu işletmeleri alanların çoğu, arsalarından spekülatif kazanç sağladılar.
2) Özelleşen işletmelerin ürettiği mal ve hizmetleri, tüketici daha pahalı alıyor. Örneğin, Telekom hizmetlerinin özelleşme işleminden sonra fiyatları artırıldı.
Artık halk eti ve balığı daha pahalı yiyor. Zaman zaman ithalat gereği ortaya çıkıyor.
3) Özelleşen şirketlerde istihdam azaldı. Özelleşen işletmelerden dolayı birçok kişi işsiz kaldı.
4) Reel ücretler geriledi. Örneğin, Telekom grevinde firma, işçilerin hak edilmiş ücretlerini geriletmek istedi. Beş yıl önceki grevde işçiler 45 gün ücret almadı. işveren yine işini yaptı. istanbulda pazar günleri taşeron çalıştı. Devlet tarafsız kalmadı.
5) Özelleştirme kamu gelirlerinin azalmasına yol açıyor.
Özellikle yabancı firmalarda vergi hasılatı düşüyor. Çünkü yabancı firmalar, uzman personel dahil birçok girdiyi dışarıdan temin ederek, maliyetlerin artmasına neden oluyor.
Özelleştirme bugünkü açıkları kapatmak için yapılıyor. Bunun borçlanmayla farkı yoktur. Çünkü bugünkü açığı kapatmak için devlet gelecek yıllardaki kâr gelirinden vazgeçiyor.
6) Döviz kaybımız oluyor.
Özelleştirme ile devredilen firmalar döviz getirdi. Bugünkü cari açığı kapamada yardımcı oldu. Ancak bu işletmeler daha çok dış girdi kullanacağı ve artık kâr transfer edecekleri için ülkenin potansiyel döviz kaybı artacaktır.
7) Altyapı yatırımlarında sosyal fayda azaldı.
Eğitim ve sağlık gibi sosyal altyapı ve bu hizmetler de önemli ölçüde özelleşti. Oysa ki eğitimin özelleşmesi toplumsal yapıyı bozar... Kastlaşma olur. Parası olamayanlar tarikatların ağına düşer...
Sağlığın özelleştirilmesinin sıkıntısı ise her gün yaşanıyor. Özellikle sosyal güvenlik yasasından sonra, ucuz diye çoğu özel hastane, sigortalıya bakmıyor.
8) Köprü, yol ve liman gibi altyapının özelleşmesi ise devletin gücünü azalttı. Devlet, gerektiğinde üreticiye ve tüketiciye ucuz enerji gibi ara malı veya tüketim malı satamayacak.
kötü olan şey özelleştirme değil. hayır dostlarım. o çok yukarıda gördüğünüz amerikanın kendine ait bir dikili ağacı bile yok neredeyse.
özelleştirme de yanlış olan şey özelleştirmenin tekel halinde yapılması. yani tüm hakları bir şirkete verince adam istediği gibi takılır. ne de olsa alternatif yok.
(bkz: ido) (bkz: ttnet)
ama rekabet olacak şekilde özelleştirilirse o zaman hizmetler büyük fiyatlar küçülür.
özet: özelleştireceksen adam akıllı özelleştir tayyip.
eski kapitalistleri siyasi nedenlerle gasp et. mallarını tmsf'ye devret. satılığa çıkart.
kâr etmesi garanti yol, baraj, liman ve benzeri malları da ayrıca satılığa çıkart.
bu malları yabancı destekçilerine ya da yerli işbirlikçilerine kasalarındaki paradan bile az paralara sat.
"imf'ye borcu bitirdik" diye övün ama türkiye'yi sana kadar olan toplam borcundan daha büyük borçlara sok. üretim için tek çivi çakma. tüketim için ormanları ve yeşil alanları yağmala. samanı bile ithâl et!
yan gelip yatmaktan başka bir halt yapmayan ^bazı^ memurları muma çevirir bu hede. her memur içiin aynı şeyi diyemem, işini layıkıyla yapan memurlar da var elbet ama işini savsaklayan, halkla ilgilenmeyen, çay içip sohbet eden, mesai saatlerine uymayan yan gelip yatmacıları muma çevirir muma. kesinlikle olmalıdır.
Ödediğimiz vergilerle yol, köprü , otoyol yapan devletin bunları oluşan bütçe açığına karşı satışa çıkarma işlemidir. Yani devlet aslında kendisinin olmayan bir şeyi satıyor. Üstelik biz bunlara artık ayrıca bir para ödeyeceğiz. Vatandaşa soruyorlar bu konuda ne düşünüyorsunuz diye cevaba bak: "Bayramlarda yine bedava olacak mı"... Güler misin ağlar mısın haline...
Cumhuriyet Gazetesi'nde Mustafa Sönmez 21 Aralık'ta ne güzel söylemiş: "Bir insan kendi varlığına bu kadar mı yabancılaşır" derken. Aslında yıllar öncesinden Nazım Hikmet de söylemiş, hem de ne güzel söylemiş:
"Koyun gibisin canım kardeşim
Gocuklu celep kaldırınca sopasını
Sürüye katılıverirsin hemen
Ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye"
Bugüne kadar satış geliri 50 milyar doları aşan özelleştirmelerin sonuncusu köprü-otoyol özelleştirmesi de diğerleri gibi bir kaynak transferi. Yıllardır vatandaştan alınan vergilerle yapılan bu kamu mülklerinin üzerine 6 milyar dolarlık etiket koyup Koç-Ülker-Malezyalı ortak grubuna satılmak istendi.
işin kötü yanı özelleştirmeden elde edilen bu kaynaklar Ankara ve istanbul Belediyesi'nin hovardalıklarına, sağlıkta dönüşüm gibi hovardalıklara aktarılıyor. Doğru düzgün bir şey de yok yani. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de Suriyeli sığınmacılara dünya kadar para aktarıyoruz.
Sermayenin dini imanı olmadığını da yeşil sermaye olarak bildiğimiz Ülker ile laik ve cumhuriyetçi olarak bilinen Koç Grubu'nun nasıl yanlarına Malzeyalı bir ortak da alarak el ele kol kola ihale aldığını da görüyoruz. Bu ihalenin alımından sadece 2 gün önce Rahmi Koç'un CNN Türk'te de Recep Tayyip Erdoğan'a övgüler düzdüğünü de unutmamak gerek. Özellikle AKP'nin 3 dönemdir Türkiye'yi gayet iyi yönettiğini ve başkanlık rejiminin kötü bir şey olduğunu söylediğini unutmamak gerek. AKP döneminde Koç grubunun karlarının % 470 arttığını, 600 milyon dolardan 3,4 milyar dolara çıktığını belirtmekte de fayda var. Aynı AKP döneminde ihale masasından 4 milyar dolara Tüpraş'ın alındığını da ekleyelim. Tüm bunların nedenini merak ettiğimizde 2002 yılında AKP kurulurken Recep Bey'in 1 milyar doları nereden bulduğu konusunda "acaba" soruları geliyor insanın aklına elbette.
Devlet "Ben bu işi iyi yapamıyorum, özel sektör yatırım yaparak devralsın. Hem de istihdam yaratsın." diyordu. Ne güzel hayal değil mi? Ama Telekom ve Tekel özelleştirmelerinde ne oldu? işçiler verimlilik adına işten çıkarıldı. Özelleştirme ihalelerinde başa koşan firmalar devlete ödeyecekleri parayı da kendi kasalarından değil dış piyasadan borçlanarak alıyorlar üstelik. Özel sektörün dış borcunun 330 milyar dolar olmasının açıklaması bu işte. Köprü - otoyol ihalesi askıda kaldı gibi ama sırada milli piyango, spor toto ihaleleri var... Benim caanım milletim sadece bakıyor, anlamıyor, anlamak da istemiyor. Kim bilir aklı ne zaman başına gelecek?
Biz hala Drogba ile Krasic'i tartışalım, Survivor adası'na takılalım, hosteslerin elbiselerini uzatalım, Cüneyt Çakır'ın kararlarını doğruluğunu tartışalım, popstar yarışmasına, yetenek sizsiniz yarışmasına bakalım, Kuzey Güney'i dövecek mi, Hürrem ne dolaplar çevirecek diye ekran karşısında bakınalım.
Nazım nasıl devam ediyordu?
"Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani
hani şu derya içre olup
Deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
- demeye de dilim varmıyor ama-
Kabahatın çoğu senin, canım kardeşim
Hakkında çok önemli bir bilgi verilmesi gereken konudur. Akp özellikle Tüpraş ve Telekom özelleştirmeleri konusunda fazlasıyla eleştiri alan bir iktidar partisi fakat gerçekler 18.01.2002'de dsp-Mhp-Anap koalisyonunun ekonomiden sorumlu devlet bakanı Kemal Derviş'in Imf'ye yazdığı niyet mektubunda. Mektubun tamamı bu linkte.
Fakat açıp okumaya üşenenler için küçük bir kısım ;
45. Özelleştirme stratejisi ; özelleştirme kapsamındaki tüm büyük şirketlerin satılmasına ilişkin hazırlık çalışmalarının 2002 yılında tamamlanmasını amaçlamaktadır. Özelleştirilmeleri için teknik hazırlıkları halihazırda tamamlanmış olan TÜPRAŞ ve POAŞın özelleştirilmesinin yanısıra, 2002 yılında Türk Telekom, Tekel, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş., THY, ERDEMiR, EUAŞ, TEDAŞ, BOTAŞ ve kamuya ait arazilerin özelleştirilmesine ilişkin tüm hazırlık çalışmalarının tamamlanmasını taahhüt etmekteyiz.