Eziksinizdir.Herkes sizin buraya puanla değil parayla girdiğinizi sanar ve her bölümün kendine göre puanı olduğunu anlatmakta zorlanırsınız.Hele yetenek sınavı denen birşeyin olduğunu hiç anlatamazsınız.
- : Arkadaşım +: ben
diyalog gerçektir.
- ne yaptın hazırlanıyor musun girdin mi üniversiteye
+ yok ben girdim
- aa ne güzel * hangi üniversite?
+ yeditepe
- o? o? o paralı değil mi?
+ evet paralı yani özel.
- ha özele girdin yani anladım *
+ evet..(dersiniz sadece ama içinizde herşeyi anlatmak vardır. Anlamayacağını anladığınız için vazgeçersiniz)..
ee sen ne yaptın peki ?
- ben giremedim valla senin gibi paramız yok basalım girelim *
+ tamam o zaman sen kazan parasını ben veriyorum
- birşey demez,( boşluklara boş boş bakar ve dalga geçmeye çalışmaktan vazgeçer)
- neyse hadi görüşürüz
+ görüşürüz kardeşim.
- aaa özel okulda okuyor o. ne kazanması. baba parası be baba parası.
hıı, babamın parası vardı da ne oldu? özelin de kapısına yaklaştırmazlar valla bu puanımla. özel okulu kazanmak da kazanmaktır! zira oraya babasının parası olan herkes girememektedir! bunu niye bazı insanlar sindiremiyor? tamam devlet okulu kadar iyi bir puan yapmanıza gerek yok ama elini kolunu sallaya sallaya da girebileceksin diye bir kaide yok ki.
bir misal vermek gerekirse, başkent üniversitesi tıp fakültesine 2007de giren en düşük puanlı öğrencinin puanıyla en düşük puanlı devlet üniversitesine sonuncu olarak giren öğrencinin arasında 1 puan vardır. bir puan da bir sayısal sorusu etmemektedir. ama van tıp'ta okuyan doktor adayı süperdir, başkent'te okuyan "özel okulda okuyor"dur. doktor bile olamazdır.
insanın cinlerini tepesine getiren olaylardır. amma doluymuşum be.
"ha özeldesin sen" söz öbeğinden nefret ettiren eylemdir.
bir de türevi vardır bu öbekçiğin, "burslu mu baari?"
değil ulan burslu değil kaçırdım bursluyu 5 puanla giremedim zamanında, napayım köprüden aşağı mı atayım kendimi?
çaktırmadan ben de dolu olduğumu farkettim. ne konuymuş be.
söz konusu vakıf üniversiteleriyse her ne kadar alınamayan puanların yeri parayla doldurulsada, alınan kadarıyla kazanmak anlamına gelir. imkanı olanların değerlendirmesi gereken fırsatlardan biridir. ayrıca iyi eğitim verdikleride bir gerçektir.
benim için gitmemekle sonuçlanan hede. şartları çok ağır olan özel okullardan biri sınav sonucumu takiben bana "gel kayıt yaptıralım canım kardeşim hedem hödöm" demiştir ki konuşulan rehber öğretmenlerin hiçbiri özel okulları anadolu liselerinden üstün tutmamaktadır. kayıt yaptırılmamıştır, devamı bekleniyordur.
tüm okulun gayet iyi geçirdiği bir sınavı, "kapılar açıktı. sorular çalınmış olabilir." diye iptal edebilen, sizi yaz okuluna bırakmak için mümkün olduğunca az puan veren hocalara sahip bir okula gitmek de olabilir bazen. **
bir de sizden çok daha düşük puan alıp, zar zor bir yerlere kapak atmasına rağmen özel okulda okuduğunuzu duyunca ağız burun kıvıran tipler vardır. gülüp geçmek en iyisidir.
burslu olmaksızın iyi puanlarla öğrenci olan üniversite ve bölümleri saymazsak öss de bir şey yapamamış olmak demektir. bir de özelde endüstri mühendisliği, bilgisayar mühendisliği, uluslararası ilişkiler gibi afilli bölümlerde okuyunca bir şey olduk sanıyorlar. öss de barajı zor aşan, güç bela bir üniverseteye atan aklı kıt, parası bol bu bazı insanların kendini olduğu yerden epey yüksekte görmesine sadece gülüyorum ben.
söz konusu okul üniversite ise 5 yıl önce türkiye'de sınava giren 1 milyon 700 bin kişi arasından ilk 3 bin'e girerek benim yaptığım olaydır.
(bkz: bilkent üniversitesi iktisat bölümü)
özel üniversite kazanmanın biraz tersi olan bir durumdur. Şöyle ki; ilköğretim veya ortaöğretimde paralı okulu kazanmak için sınava girip çok iyi dereceler yapmak gerekir. yani çok paranın yanında çok da iyi bir öğrenci çocuk gereklidir.