durumu günümüzde tekrar değerlendirince görüyoruz ki teslim oldular, 49 kişinin belki de sağ olma ihtimali var ama belki de savaşsalar bir kaçış ihtimalleri olabilirdi. şu anda dağ mı ölüler mi belli değil. üstelik haber de yapılamıyor. yapılması yasak. saçma sapan bir durum. işid'in ezidi kadınları kaçırıp sattığını ve kamyonlarca insan öldürdüğünü duyunca bu 49 insanı neden sağ bıraksınlar diye düşünmeden edemiyor insan.
soma faciasının üzerinden 1 ay geçmedi, unutuldu gitti be 301 kişinin ölümü !!!
bir yasak koyarlar, peşi sıra başka bir şekilde gündem değiştirirler, sonra ışid öldürür bu türkleri.
tayyip de çıkar ''biz ayrılın dedik ama görev yerlerini terk etmediler, kahramanca öldüler'' falan fıstık.
sen ağa ben paşa.
ışid'in alevilere davranış şekli ortada kayıtsız şartsız öldürüyor adamlar. umarım konsolosluk çalışanlarının arasında alevi memur yoktur.
hoş akepe öyle bir kadrolaşma yapıyor ki alevi birinin devlet memuru da artık o kadar mümkün değil.
konsolosluğunda kaç kişinin olduğundan habersiz bir hükümet ve onun dışişleri bakanı, açılan telefonla paniğe kapılıp ankarayı arayan (karşılarında silahlı adam gördükleri falan yok anlayacağınız) sadece maaş alsın diye oraya yollanmış sözde güvenlik güçleri ve onların amiri olan ama bu gebeş sürüsünce yalova kaymakamı kadar iplenmeyen bir sözde diiplomat...
güvenlik güçleri arasında ışid militanlarıyla konuşacak kadar yabancı dil bilen kimse yok. nerden bulunduğu belli olmayan yerel tercümanlarla anlaşmaya çalışıyorlar. tercüman kimin adamı, neyi çeviriyor neyi çevirmiyor belli değil...
anakara, "teslim oluyoz biz" diyen bu cengaverlerin telefonuna 4 saat boyunca net bir yanıt vermiyor. davuduma ulaşılamıyor çünkü. müsteşarı habire "şu an kendisini rahatsız edemeyiz!" diye oyalıyor.
dışişleri elçiliğe "kaç güvenlik var?" diye soruyor (japonya konsolosluğu çünkü türk dışişlerinin haberi yok kendi personelinden) konsolosluk personeli sayıdan emin olamadığını söylüyor (sikli baba tekkesi giren çıkan belli değil)...
konsolosluğa bağlı birimlerde misafir edilen ne idüğü belirsiz tipler var. istihbaratçı desen değil, tüccar desen değil... kuzey ırak'ın petrolden sonraki en büyük ihraç kalemi için oraya geldikleri belli vekil-bakan ricasıyla orada bulunan tipler.
100 x 100 metrelik bir arazinin ve duvarların içinde bulunan binaya bombalı kamyonla saldıracakları yalanı üfürülüyor. uçan kamyonlar ışid'in en büyük silahı zaten. (bkz: yersen)
uçaklarımız için 8 dakikalık mesafedeki konsolosluk teslim ediliyor. daha da tuhafı konsolosluk personeli yanlarına ışid militanlarını da alıp o sırada konsoloslukta olmayan türkleri de yerlerini göstererek ışid'e teslim ediyor... şu an ışid'in elinde 200'ün üzerinde türk var. bir çoğunu dışişlerinin kabul etmesine imkan yok. orada neden oldukları belli olmayan tipler.
her sike kılıfçı 30 liralık orospular da burda name yapıyor hala...
bir de biri dış basında yer bulmadı demiş...
ben bu bilgileri kristal küremden öğrendim.... dünyaya rezil olmuş durumdayız...
bordo bereliler dünyanın en elit askeridir dedirtenleri susturan olaydır.
uyanın lan. ne biz en güçlüyüz ne bordo bereliler en elit. sayeret matkal entebbeyi basar, bizimkiler kıçı kırık konsolosluğu koruyamaz.
aynı zamanda da dünyaya rezil eden olay.
Dune kadar bir bayrak insan hayatindan daha mi onemli diye kafa sikip bugun oradaki polisler icin sirf kuyruk acisi oldugu icin gerekirse olecekler diyebilen ikiyuzlu humanist orospu cocuklarini gostermistir bizlere.
Bilen de konuşuyor bilmeyen de. Savaş halinde olduğumuz bir ülke olursa o sizin dediğiniz olur. Konsolosluğu, sahibi olduğu ülke korumaz. Bulunduğu ülke korur. Koruyamamış ise çözümü ya diplomatik çözümdür, ya da savaş. Oradaki özel harekatçıların görevi saldıran kim olursa olsun çatışmak değil, insanların canını korumak.
Call of Duty değil orası 5 kişiyle koca ülkeyi bitirecek.
yerinde bir harekettir. yüzde bir milyon ihtimalle kaybedeceğini bile bile savaşa girmek cesaret değil böyle bir durumda ahmaklık olur ancak. çünkü diplomatik yollarla çözülebilecek bir durum. ha dersen ki ne diplomasisi savaşmaktan başka yol yok o zaman 300 spartalı gibi sayıya rakamlara takılmadan ölümüne savaşırsın ama bu öyle bir durum değil işte.
iyi, akıllı bir savaşçı yeri geldiğinde geri çekilmesinide bilmeli. bilmeli ki avantajı lehine çevirip saldırıp, kazanacak durumada gelsin. ayrıca sözlük vs sanal ortamlarda atıp tutanların %90 ihtimalle silahlı bir çatışmaya girmeyi bırak eline silah dahi almadığına iddiaya girerim.
orospu çocuğu birtakım beyaz türkü, ismetin köpeği buraya gelip savaş çığırtkanlığı yaparak milleti galeyana getiriyor. sen sen piç kurusu köpeği o kadar savaş istiyorsan giy zırhını gel beraber gidelim itoğlu it! gel desem gelemezsinki anasını siktiğim sen savaş çıksa ilk kaçacak insansın orospu çocuğu.
özel harekat birliğinin elçilik binasını işid güçlerine karşı koruması mümkündü .fakat
özel harekat birliğinin elindeki silahlar bu iş için yeterli değildir. Elçilik binasının korunabilmesi için çatısına en az 8 adet uçaksavar kurulması gerekiyordu.
Fakat en az 900 kişiden oluşan grup bu şekilde de engellenemezdi.
burda bu çocuklara korkak diye velveleye verenlerin hepsi, onlardan 1 tanesi bile şehit düşse ağzından salya akacak tiplerdir.
allah sizi bildiği gibi yapsın. zaman sanki eski zaman mı? eskiden savaşa gönderir 3000 ölü gelir, acısı geçer giderdi. şimdi 1-2 şehit gelir (allah korusun) onlarca milyon insan yasını yaşıyor.
daha geçen 2 aya kalmadan soma faciasında nerdeyse ülkece kanser oluyorduk acıdan. şimdi istiyorsunuz ki 40-50 şehit-ölüm de ordan gelsin di mi kan seviciler??? pardon, bordo klavyeliler.
edit; kürt vatandaşıyım var mı diyeceğiniz? bak gördünüz mü bir kürt bile sizden daha çok düşünüyor onları.
akitlere kalsa dogudaki her baskında karakollar teslim edilmeliydi pkkya. yarın abd ülkeyi işgal etse veya rusya bunlar diyecek ki adamlarda şu var bu var. hiç çatışmaya gerek yok verelim gitsin aq.
doğru yapmışlar diyenler karşıdaki ışid denen örgüt seni müslüman saymıyor orada çalışan sivil personele neler yapacağı ve eğer varsa kadın personele özellikle neler yapacağı ortada. adamlar uçmuş durumda. gerekirse sivillerde dahil son adamın ölene kadar savaşırsın ve ancak girebilirlerse öyle girerler. ve dış işlerine bu mithiş davudoğlu'nun libya büyükelçisi ülke birbirine girmeden bir gün önce türk vatandaşlarına burası güvenli demiştir, kahire büyükelçisi mısır'da problem yok demiştir. bunlar çok mu arıyor bu adamları.
ahmet davudoğlu bu ülkenin başına gelmiş en büyük felakettir. ve o konuşmayı unutmayın. hakan fidan ve diğer çapsızlar gerekirse vururuz türbeyi meşruiyet yaratırız diyebilmiştir. türbe olmuş konsolosluk.
konsolosluk türkiye toprağıdır. bu adamların görevi de orayı korumaktır. türkiye topraklarına düşman geldi diyelim. "vay amk. bizden kalabalıklar lan." deyip ordu teslim mi olacak amk? saçmalığa bak. kalabalıklarmış. halı saha maçı mı lan bu? 7'ye 7 mi çatışacaklardı? adamlar toplanıp gelmişler. sen de elindeki gücü kullanacaksın. 40-50 fark etmez. siviller varmış. işgal edilsek siviller var diye her şeyimizi düşmanımıza bırakıp gidecek miydik? toprağın işgal edilmiş, vatandaşların rehin alınmış. hala orayı korumakla görevli olan, parasını bundan kazanan adamları savunanlar var. iyi amk. karşımızdakinin sayısı bizden üstün diye paso teslim olalım. herkes tokatlasın bizi.
