yolcu bulamayınca heykel ve cumhuriyet caddesi arasında iki tur atıp öyle gider gideceği yere. motor sicil numaranı skim senin. milletin işi gücü var lan allahsız !
özellikle istanbul çevresinde kendine has hareketleri olan, otobüs şoförleridir. bu kadar ağır kanlı insan grubu görmedim. ya bomboş yolda otobüsü 2nci viteste nasıl kullabiliyorlar kağnı gibi anlamış değilim. ölüler diyarından mı geliyorlar nedir... boş durakta durmalar, yoldaki arkadaşlarına "ulaaa hasaaann" gibi naralarla sohbetler falan. ne işe yaramaz insan grubusunuz siz öyle ya... ölün lan daha iyi!
kavgaya her daim hazirdirlar. cogu yanindaki muavine de guvenir. trafik falan dinlemez kavga ederler, kavga bitince de hicbir sey olmamis gibi otobuse biner, surmeye devam ederler. hayranim valla.
istisnasız arıza tipler bunlar. sanki seçmece alıyorlar bu tipleri bu iş için.
öncelikle bu abilerde bir acele var ki anlatamam. yolcu inerken inmiş mi, hala iniyor mu, bekleme yok, kapıyı açıyor ve 10 sn sonra otomatik olarak kapanıyor. hani bu aceleciliği her durakta sebepsiz beklerken ya da önü açıkken saatimi doldurucam diyip de tıngır mıngır gideceğine göstersene be adam, birinin bi tarafının kapıya sıkışmasıyla mı mutlu olucaksın? ya da yüz üstü asfaltla kucaklaşmasıyla mı?
sonra bir de bu abilerin evde yaşadıkları sorunu işlerine yansıtma huyları var, artık kaynanaları mı evde çemkirdi, karısı mı dırdır ediyor ne yüz bir karış asık olur ve her yolcuyu aşağılama derecesinde hakaretlere maruz bıraktıkları sıklıkla görülür.
gelelim en vurucu meselemize.
bu abilere göre hastalar, engelliler ve 65 yaş üstü yaşlıların yalnızca belediye otobüslerine binme hakları vardır. bu tür yolcular ücretle değil sosyal devlet olmanın getirilerinden birisi olan ulaşım kartıyla seyahat ettikleri için özel otobüs şöförlerimiz bu yolculara öyle böyle değil aşırı derecede sinir olmakta.
kendimden biliyorum, engelli kartımı gösterip her otobüsün arkasına doğru yürüdüğümde duyduğum o küfürleri, sövmeleri toplasam burdan köye yol olur. dönüp de "bir şey mi vardı?" diye sorduğunuzda da "benim tepkim sana değil bu yasaya" der iki katına çıkar sinirin.
allahtan ben hukukçuyum, böylesi bir durumda başlıyorum takır takır adama saymaya ve bana karşı olan sinirini kat be kat arttırsam da hem kendimi rahatlatıyorum hem de birinin çıkıp da bu adamlara demesi gereken ama kah bilgisizlikten, kah çekinmekten diyemediklerini bir çırpıda diyorum yüzlerine.
bu saydığım sebeplerden bir çoğuna yüksek tutarlarda ceza da kestirdim ulaşım genel müdürlüğünden.
hala aynı tas aynı hamam.
tamam, zor bir iş olabilir yaptıkları saatlerce trafikte direksiyon sallamak ve on çeşit insanla uğraşmak ama bu kadarı da fazla diye düşünüyorum gerçekten.
mesela bugün 500t'deki barzo boğaz trafiğinde güvenlik şeridinden gelen ambulansa güç bela yol verdikten sonra aynı ambulansın arkasında takılıp gittiğini görünce o an küfretmemek için kendimi zor tuttum.
otobüsün adındaki özel kelimesini kendilerine özel zanneden şoförler grubudur. hep ikinci viteste gider nerdeyse evden çıkan adamı bile almak için bekler sizi çıldırmanın eşiğine getirirler. kahvaltıyı sürüş esnasında yapar, neredeyse bi sex ve tuvalet ihtiyaçlarını karşılamadıkları kalır. şoför mahali adamın odasıdır. gömlek, kıravat, ayakkabı, su, kola, mendil bilumum eşya bulunur. odasının arkasını siyah filmle kapatanlar da vardır.efendim kürdoları hele çok fenadır. bağıra bağıra kendi aralarında kürtçe konuşurlar. ya bi de daha kötüsü bu adamların otobüsleri kokar ya.