4 nisan 2009 tarihli yazısında, yalan dolan bilgi birikiminin kronik toslamaları sebebiyle yaşadığı "nitelikli kavram karmaşası"nın ve bunu aşmaya çalışırken yaşadığı kafa karışıklığının dibine vurduğunu iyiden iyiye belli eden yazar.
chp'ye sol, dtp'ye nakşibendi, ittihat ve terakki'ye yenilikçi, cemaatlere cizvit, seçimlere fetret devri.. la bi nefes la, la bi rahat ol özdemir. çık gez, galata'yi gör, etrafı bi tanı.. acele etme özdemir, yazarsın yazını, sen hele bi dolaş, gez.. galata'yı gez.*
nakşibendi cizvitlerine gelesin özdemir.. hatta emekli ol, marmaris'e falan yerleş artık sen..
imamhatipliler vali olmasın temalı yazısında dile getirdiği "imamhatip lisesi mezunu Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye Cumhuriyeti'ne Başbakan olması ve yedi yıldır bu görevde kalması, Türkiyenin demokratik bir ülke olduğunu değil olmadığını gösterir. Seçilmesi bir skandal, o koltukta kalabilmesi bir başka skandal" ifadeleriyle ahlaktan, demokrasiden, özgürlükten ve eşitlikten ne denli bihaber olduğunu ayan beyan ortaya koymuş kişidir.
fransada türbanını açtığı içtiği bir kızı yaktılar haberiyle yalan haber yapmada marifetini göstermiş güzel abimiz. Ahmet Kekeç üstadımızın velinimetidir.
7'den 70'e her kesimden ayar üstüne ayar yediği konularda çırpındıkça batan yazar.
kendi kültürüne yabancılığının farkında olmamasıyla ve özellikle imam-hatip konusu ile ilgili analiz yapmaya çabalarken imza attığı korkunç hatalarındaki ısrarcılığıyla mide bulandırmaya başladı. artık bu kadar saçmalamaya iyi niyetle girişilmiş ama hata yapılmış bir iş gözüyle bakmanın da imkanı kalmadı. bunun adı kötü niyetlilik, kurnazlık. belli ki kaynağı da alabildiğine cahilane bir nefret.
bu kadar korkunç hatalar ve bu denli cahilce bir inat, herhangi bir başka konuda kemalizmden başka bir şey uğruna yapılsaydı bir ulusal gazetede, o hataların sahibi o yeri işgal etmeye devam edebilir miydi? tartışılır.. ama özdemir ince, defalarca ve defalarca görüldüğü üzere, tarihe ve sosyolojiye dair inanılmaz cehaleti ile ve "bilimsellik adı ve tavrı altında kakalanan" resmi öğretim kaynaklı, klişeleşmiş ve saçma dogmaları ile on numara bir kemalist. köşesini de tutmuş, yolunu buluyor.
ideolojik olarak tasvip edilmese de şiirleri güzel şair
Seviyorsanız eğer;
Geç kalmayın sakın aşkınızı
söylemeye
telgraf çekin, telefon edin,
mektup yazın...
Uçaklara, trenlere
tüm taşıtlara binin...
Koşun, arayın, bulun,
haber gönderin, birine anlatın...
Duvarlara yazın, ağaçlara kazıyın...
Yani deneyin bütün olanakları,
hiç olmazsa; iki yaprak
samanlı kağıda yazın...
Ama sakın geç kalmayın!
yazdıkları geniş bir kültür yelpazesinden satırlara dökülen köşe yazarı. tartışmaların ve spekülasyonların ötesinde, son derece sakin ve akıcı bir üslupla okutturmayı bilir.
bugunkü yazısında ezan sesini diline dolamış yazar. neymiş efendim ezan sesinin gürültü yapmasından rahatsız oluyormuş. ya biri de çıkıp 10 kasım'da 9:05 de çalan siren ve korna seslerinden rahatsız oluyorum derse?
üstteki linkte yazdığı yazısıyla dikkatimi çekmiş yazar. klasik şeylerden bahsetmiş aslında, değişik bir şey yok. türbanlı şöyle, türbansız şöyle. ayrımcılık var, başbakan kötü vs vs... bunlardan bahsetmesine lafım yok. zilyon tane yerde bu tarz zilyon tane yazı okuyoruz. bir de özdemir ince yazmış, sorun değil. haklı veya haksız tartışmasına da girmek istemiyorum. kendi düşüncesidir, öyle yazmıştır. velakin, yazı boyunca "türk milleti bölünüyor, parçalanıyor, bunun önüne geçin" mesajı verip, daha yazının başında ofsayta düşmesi pek bir ironik olmuş. barlarda, üniversitelerde öpüşüp koklaşan türbanlılar varmış, ama o aynı türbanlılar kendi mahallelerinde bu işi yapamazlarmış. doğru söylemiş, yanlış söylemiş tartışmasına hiç girmeyeceğim. zira çok bayat geliyor bana böyle şeyler. vardır barlarda öpüşeni, sevişeni, bilemeyiz. tek takıldığım yer "kendi mahalleleri" ifadesi. sen git, bütün makalede böyle ayrılıyoruz, şöyle parçalanıyoruz diye yakın dur, velakin daha yazının başında ayrımı kendin yap...
ayar manyağı olmuş boş teneke yazardır. tek görevi topluma kin nefret ve korku pompalamaktır. Genç Partiye oy verebilecek zeka seviyesine ship insanlar tarafından ancak kale alınabilecek yazarcıktır.
24 temmuz 2010 tarihli islam ve iktisat başlıklı yazısında, "..ayetin bu biçimiyle Kuran'a sonradan eklendiğini düşünmek, bundan kuşku duymak çok mümkün." ve "Müslüman elit bu türden yorumlar yapmadan çağının çağdaşı olamaz. Çağının çağdaşı olmayanlar için yeni bir dünya mümkün değildir!" diyen köşe sahibi.
anlayamadığım; kendisini müslüman bir elit* olarak mı yoksa, müslüman elitlere tavsiyelerde bulunan bir oryantalist olarak mı görüyor?
köşe yazıyorum ayağıyla ulusal bir gazete üzerinden islam ve müslüman düşmanlığı plase olarak da ateizm propagandası yapan kifayetsiz muhteris, cesur cahil.
ateizm ile bir alıp veremediğim yok.
ateizm propagandası ile de bir alıp veremediğim yok.
ne hali varsa görsün, görsünler.
ama bunun yanında sen sos olarak imam hatip üzerinden, türban üzerinden, ahlak üzerinden, ot üzerinden bok üzerinden islama çakarsan, müslümana sıçratırsan necasetini ve ben şu ortamda yazı yazmaya muktedirsem döşerim burda sana. daha neler yazarım da burası hürriyet değil. bir etik anlayışı var.
adım hıdır, elimden gelen budur.
aylar var sabrediyorum yeter ulan!
arap kadar, müslüman kadar, imam hatip kadar taş düşsün kafana e mi!
--spoiler--
Dersim ayaklanmasının bastırılmasından sonra, halkın son zamanlara kadar, CHPye oy vermesinin, Cumhuriyete sadık kalmasının tek nedeni işte budur. Çünkü halk Dersimin başına yağan bombanın kimin iktidarını sona erdirip kimi özgürleştireceğini çok iyi biliyordu.
--spoiler-- http://www.hurriyet.com.t...r/15608618.asp?yazarid=72
hsyır bi de bunlar agızlarından tukruk saca saca abede emperyalizmi ırakta olen muslumanlar falan derler utanmadan. senin savundugun seyin abd'nin yaptıgından ne farkı var? (bkz: bombalayarak özgürleştirmek)