özgürlük türküsünün son sözüdür. ama gönderirken bize sormayan otorite geri alırken de bize sormayacaktır. özgürüz işte içinden çıkmayı beceremediğimiz dünya içinde...
yaşam hakkı kadar saygı duyulması gereken haktır. öleceğine kesin gözüyle bakılan insanı yaşatıp daha fazla acı çekmesine neden olmak kadar saçma bir durum yok. eğer kişi isteğinden eminse yapılması gereken tek şeydir.
+ doktor benim ölesim geldi, bi iğne yapıver sana hocu en zehirlisinden, ha sevap olur lan.
- hönk!
+ eşşeğin ski!
- noluyor lan!!!
/ doktor bey hastamız hala narkoz sonrası sayıklamalarında. ciddiye almamak gerek.
+ bi ayılsında göstereyim eşşeğin skini ben ona.
insanın yaşam hakkı varsa ölüm hakkı da olmalı diyenlerin çıkardığı, ölüm biçimidir. doğmak senin elindemiydi de ölüm senin elinde olsun dedirten cinsten bir soru akla getirtir.
(bkz: ötenazi) tabii burda değil ekşi'de bakınız. özellikle de üçüncü entrye.
edit: ben bu ötenazi bakınızını verdiğimde muhtemelen başlık da ötenazi şeklindeydi, o yüzden ben de ötenazi başlığına ekşiden bakmanızı söyleyerek ötanazi'nin doğru ifade şekli olduğunu belirtmek istemiştim. çünkü oradaki üçüncü entry de şu var: (bkz: ötanazi) sonradan başlık düzeltilince benim bkz biraz anlamsız olmuş.
hastanın hayatına acısız son verme işi denir. Fakat deneyenlerin acısız olup olmadığını söyleyecek durumları yoktur, çünkü giden gelmemektedir. gelen biri "aaa hiç acımadı ki" dememiştir.
genelde ağır bir hastalığa yalakanmış tabiri caizse elden düşmüş insanların istediği ve hak olduklarını savundukları bir hadise. elden ayaktan düştükten sonra diğer insanlarla seni ayıran özelliğinin hiç bir anlamı kalmıyor. inanca bağlamasak dahi sakat kalmanın bir karşılığı olmalı şeklinde düşünür insan.
pasif ötanazi ve aktif ötanazi gibi çeşitleri bulunmakla beraber ölmek istiyorum o zaman öldürün kıvamında uygulanmayan hastalık gibi bir şart barındıran bir ölme ve ya öldürülme talebi. kişinin kendisi talep edebileceği gibi yakınları da talep edebilir.
ali kırca'nın programında tartışılan konu. yorum yapmakta çok zorlandığım bir konudur bu, programda sadece konuşma yeteneğini kullanabilen kişiyi gördükten sonra iyice kafamın karıştığını itiraf etmem gerek.
kişinin kendi hayatından -ani bir çılgınlık hali dışında- vazgecmek istemesini düşünün, cidden zordur. hayattan kopmak kolay mıdır? öylesine acılar cekerken çoğumuzun aklından gecmiştir ölüm. böbrek sancısıyla gelen birini hatırlıyorum, 'öldürün beni' diye çığlıklar atıyordu. morfine direncli bünyesiyle ölmek icin yalvarıyordu.
dayanılmaz acılar icinde uzun süreli hastalık yaşayanlar icin doğal bir hak olarak değerlendirilmeli. günah, olmaz diyenler icin kolaydır bu acılar, nefes dahi almasına izin vermeyen acıları çekenlere sormak lazım bide.