herkesin kendi ölümüne karar verebileceğini öngören kuramdır. buna göre yaşam dediğimiz şey her birey tarafından istenildiği kadar kullanılabilir ve insan yaşamının herhangi bir evresinde yaşamına kendi dilediği biçimde son verebilir. son zamanlarda özellikle yaşamsal sıkıntı içinde olan ve yaşaması bir işkence haline gelen hastalar için tartışılan bir konu gibi görünse de gerçekte bu çok sağlıklı kişiler açısından da bir hak olarak görünebilmektedir.
ağrılı ve ölümcül hastalıkları olan insanların durumu düşünülüğünde insanı ikilemde bırakan durumdur. bir yandan tıbbın hergün gelişmesi ve bugün tedavisi olmayan bir hastalığın bile yakın bir zamanda tedavisinin bulunabilme olasılığı, diğer yandan ise hastanın çaresizliği ve çekilen tarifsiz acılar... çok hassas bir konudur, karar verilirken de hasta için en iyi olanın hangisi olduğu iyice düşünülmelidir.
bütün vücudu kanserli hücreler tarafından sarılmış ve ancak omuriliğinden düzenli olarak aldığı morfinlerle ayakta durabilen, yemeyen, içmeyen, konuşamayan kısacası hayata dahil olamayan bir insanı düşününce, o insanın tek çıkar yolu eriyerek ölmeyi beklemek olmamalı diye düşünüyorum. ancak aynı hasta bu kararı verecek zihinsel yetkinliğe de sahip olmayacaktır büyük olasılıkla. peki bunun kararını kim verecek? ötenazi hakkı hasta yakınlarına devredilirse, işte o zaman çok büyük sorunlar doğabilir. kısacası daha uzun süreler çözülemeden gündemde kalacak bir konudur.
otanmayacak durumdaki hastalıkların ilerleyen evrelerinde hastanın ağrılar nedeniyle tamu'ya dönen yaşamını noktalama hakkıdır.
bunun için kurullar oluşturulmalı ve değerlendirmeyi bu kurullar yapmalıdır. sonuçta kişi ölmek istiyor (ve bunda çok da haklı) ancak bunu yapacak kadar gücü kalmamış. yaşatıp da işkence etmenin anlamı yoktur.
sözün özü: insanca haktır. kısıtlanması dangalaklıktır.
kişinin otanıp otanmayacağına otacılar karar verir. yasa uygulayıcılar ailenin görüşünü alırlar. bitti gitti. haaa, kişi salaksa gider "allah'ın verdiği canı kullar alamaz" lafını işitir. orası ayrı.
insan hakları bildirgesine göre insanın en temel hakkı olan "yaşama hakkı" na sahip isek; ayırt edebilme gücünü yitirmemiş, hür iradeye sahip bireyler olamamız şartı ile ölme hakkına da sahibiz diye düşündüğüm kavram.
intihar edecek gücü bulamayan insanlara tanınması gereken haktır, nasıl insan intiharı seçebiliyorsa ötenaziyi seçmesinde yasal düzenlemeler getirilmelidir, ölmek isteyen insanı zorla yaşatarak daha fazla mutsuz olması ve acı çekmesini seyretmek insanlara neden keyif verir anlayamıyorum.
türkiye de uygulanmaması gereken haktır.
hasta başına düşen doktor süresinin 10 saniye olduğu ülkemizde bir doktorun hastalığın çaresiz ve ötenazi uygulanabilir olduğunu söylediğini düşünemiyorum. bıçak parası yerine de hastanın düşmanlarından ötenazi parası alınır artık.
Temelde yaşam bir sorumluluk mudur yoksa bir hak mıdır ? ikileminde tartışılır, yunancadan ''Onurlu ölüm'' mealli geçse de günümüzdeki anlamı iki ayrı potadadır, aktif ötenazi, pasif ötenazi.
Çoğunluk hala kabul etmeyedursun, bir çeyrek yüzyıl sonra yaşam hakkının dahi satılabileceğine inanan biri olarak çok değil 10 yıl sonra serbest olacağı kanaatindeyim, aktifiyle birlikte, evet.
agir hasta olan bir insanin iyilesememesi ve aci
cekmek istememesiyle beraber gelen bir insan hakkidir. sadist misiniz diye sorarlar adama insanlarin aci cekmesi size zevk mi veriyor diye.
ölüm hakkı diye bir şey var mı, tartışılır. Ölmek istemediğimiz zaman diri kalma hakkımız yoktur, mesela.
'guzarish' filminde bu konu işlenmiştir, güzelde anlatılmıştır, insan karar vermekte zorlanıyor.
bu hak zaten toplumumuzun bütün insanları tarafından kullanılmakta.
yıllardır "bizi yönetsin diye seçtiğimiz insanlara bakın. ne denmek istediği anlaşılır" diyeceğim ama bunu anlayacak beyin de olmadığı bir gerçek.
hele ki, son eğitim yasası bunun(toplumun bütün bireylerine ötenazi hakkı resmen tanınması) ilanı ve yasallaşması değil mi?
en evvela doğru yazalım: (bkz: ötanazi). özkıyımla kıyaslanması, özkıyımdan hareketle tanımlanması kadar anlamsız bir şey olamaz, zira fersah fersah uzaktadır.
düşünebilen beyinler için uzun uzadıya anlatmak gereksiz..
Yaşama şansını yitirmiş, derin ağrılar ve acılar çeken, tıbbın çaresiz kaldığı durumlarda haktır. Hem de hakların şahıdır.Yakınları ve sevdikleri tarafından her ne kadar kaldırılması güç bir durum olsa da, desteklenmelidir. Evet.