öğrenci seçme sınavı öncesi doğan haber ajansının başını çektiği güruhun türban ve türbelerle ilgili kimi zaman şişirme, kimi zaman yedirme tarzı verdiği haberlerdir.
olay 1 : türban
facia son anda önlendi!
bir tutam ot lisesi'nde neredeyse bir öğrenci türbanla sınava giriyordu. durumu son anda fark eden görevliler, öğrenciyi yaka paça dışarı attılar. bu durum üzerine bazı öğrenciler protesto amacıyla slogan attılar. bir kız öğrenci bayıldı. türbanlı öğrenci sınava alınmadı.
laik , demokratik toplum olmanın tek yolunun türbana savaş açmak olduğunu belirten müdür ''türbanla babam gelse almam.'' dedi. öğrenci velilerinin oluşturduğu kalabalıktan büyük bir alkış alan müdür, az önce sınava alınmayan ve yaka paça dışarı atılan kız tarafından yuhalandı.
neredeyse linç ediliyordu!
türbanlı kızı linç etmek isteyen topluluk, laik demokratik düzenin koruyucusu polisler tarafından sakinleştirildi. daha 1 ay önce yerden yere vurduğumuz, 1 mayıs kutlamalarına gölge düşüren polisler bugün bir türbanlıyı göz altına alıp döverek ve zorla türbanını çıkartarak laik demoktatik sosyal hukuk devletine ne kadar layık olduklarını gösterdiler.
olay 2: türbe
çocukları sınava girecek veliler yine türbelere koştu.
türbeler bugünlerde en dolu günlerini yaşıyor. dua edenler, ellerini yüzlerini taşlara sürenler, çaput bağlayanlar, kesme şeker dağıtanlar, kalemlerini silgilerini orada bırakanlar ve daha neler neler...
bu kimin hatası?
yıllardır sorulması gereken bu soruyu ben soracağım. bu ne bir gazetede yayınlanabilir, ne de bir televizyonda. ne olur ne olmaz değil mi? belki birisinin jetonu düşüverir de etrafına bir bakıverir. biz bu hale nasıl geldik deyiverir. ne olur halimiz ondan sonra? kim alır gazetemizi? kim izler televizyonumuzu? bunları da geçin, kaç gün yaşayabiliriz bu millete bunca yaptıklarımızdan sonra? ama yine de soruyorum: bu kimin hatası?
yukarıdaki haberler, kişiler, kurumlar ve olaylar tamamen gö*ten uydurmadır.