3 kere başıma gelen hadise. sınavı eğerki kafaya takıyorsanız nasıl duygular içinde olacağınızı şeytan bile bilmez. ama önemsemeyen bir insan için tatil, deniz, güneşin tadını çıkartmanın zamanıdır.
o yolun aslında ne kadar uzun bir yol olduğunu fark edersiniz önce, yol boyu gelen mesajlara aramalara cevap vermekten soruları düşünmeye fırsatını kalmaz, acaba imza attım mı?, kaydırma yaptım mı acaba?, kaç boşum vardı benim? gibi sorular ufak ufak kendini hissettirmeye başlar. asla kontrol etmeyeceğim diye çıkılan o yolun sonunda bilgisayarın başında soruların açıklanacağı saati bekleme durumu oluşur ki nerden geldim eve diyip durur insanoğlu kendine. öyle bir yol tutmak ki tarifi yok işte. **
sınavın gidişatına göre rölativistik bir durumdur. eğer sınav bok gibi geçerse o yolculuk bir ömür gibi gelir. ev ahalisine, arkadaşlara ve bilimum bütün akrabalara atılacak yalanlar düşünülür o arada.güzel bir bahane bulduktan sonra küçük emrah moduna geçilir. eğer ki sınav iyi geçmişse zaten her şey sizin için toz pembedir. rahatlayıp tatil moduna girme zamanıdır. allah bize de nasip etsin, ne diyem.
kötü geçmiş bile olsa garip bir rahatlama, garip bir mutluluk hissettiğiniz yolculuktur.
-kendi halimi hatırladım da; öss gecesi, ayrılılan sevgiliden gelen 'beni düşünme olur mu?' şeklinde mesaj almak.
-geceyi ertesi günün koca hayatında normal bir gün olduğuna inandırmaya çalışarak geçirmek.
-öss günü sabahı, kahvaltıda çeşit çeşit ürünleri görüp, ailenin destiğini hissetmek.
-arabanın ön koltuğuna binmek ve babanın öss'ye girilecek olan yıldız teknik üniversitesi'nin kampüsünü gps'te aradığını ve navigasyonu ayarladığını görmek.
-bir anda hiçbir şey düşünmediğini, kafanın dertsiz tasasız olduğunu fark etmek.
-yoldayken hafif trafik olması ve sınavın saatinin yaklaşmasıyla babanın sınava yetiştirememe korkusu ve heyecanını görmek, babanın 'alternatif güzargaha ayarla şunu da geç kalamayalım.' dediğini duymak ve senin 'baba, rahat ol yetişiriz. amma heyecan yaptınız, ben gireceğim sınava.' diye cevap verererek babayı sakinleştirmeye çalışmak.
-fakülteye girebilmek için sıraya girmek ve her türlü öğrenciyi orada görebilmek.
-elinde su, şeker, saat, yumuşak uçlu kalem ve yumuşak bir silgi olması.
-sınav sırasını bulup oturmak, kimliğini kontrol ettirmek.
-dağıtılan kitapçıklara boş boş bakmak ve sınavın başlamasıyla harıl harıl o kitapçığı ve cevap kağıdını karalamak.
-sınavdan sonra eve giderken 'geçti, gitti lan.' diyerek bu dertten de kurtulduğunun farkına varmak.
-içinde garip bir mutluluğun olması.
işte böyle bir şey sınav günü; evin yolunu tutmakta dahil.
öss-canlara bol sabırlar.
hergun dersane ve/veya okul sonrasi oldugu gibi oss gunu de yapilacak olan eylemdir.aslinda oss'nin cok da buyutulecek birsey olmadiginin kanitidir. degisen pek birsey yok bak yol ayni yol ev ayni ev dedirtir.