pek çoğumuzun vereceği cevap hiç kuşku yok ki, ‘’insanın kendisini daha iyi hissetmesi’’ için olacaktır.
çok doğru fakat; bu cevabı bazı filematologlar yetersiz bulabilir.
çünkü onlar öpüşmenin anatomisini ve evrimsel tarihini inceleyen aratırıcılardır.
konuya daha derinden yaklaşabilir.
şimdiye kadar bilim insanları öpüşmenin kökeninin nasıl meydana geldiğini net olarak açıklayamadı .
ama onlar öpüşme üzerine birkaç teoride bulunup, biyolojimizin tutkulu bir dudak kilidinden nasıl etkilendiğini açıklamaya çalıştılar.
büyük bir tartışma sorusu şudur ki; öpüşmenin öğrenilen bir davranış mı yoksa içgüdüsel bir davranış mı olduğu?
bazıları bunun öğrenilen bir davranış olduğunu söyleyip, ilk insan atalarımızın günlerine kadar gittiğini söylemektedir.
o devirlerde yaşamış yetişkin anne birey besinleri çiğneyip, dişi henüz çıkmamış bebeklerinin ağızlarına bu besinleri götürmüş olmasına dayandırmaktadır. bebeklerin dişleri kestikten sonra bile anneler, yavrularının yanaklarına onları rahatlatmak için baskı yapmaya devam etmişlerdir.
öpüşmenin içgüdüsel olmaktan çok öğrenilen bir davranış olduğu fikrinin desteklenmesi, tüm insanların da bu şekilde öpüşecek olduğu anlamına gelmiyor.
yapılan bir araştırma sonucunda dünyadaki bazı ilke kabileler öpüşmenin ne olduğunu dahi bilmiyor.
yine de %90 oranındaki büyük çoğunluk öpüşürken; geri kalan %10’luk dilim öpüşme konusunda bilgi sahibi değil.
diğer çevreler ise, öpüşmenin aslında içgüdüsel bir davranış olduğunu söyler.
araştırıcılar bazı hayvanlarda yapmış oldukları çalışmalarda; hayvanların öpüşme benzeri davranışlar sergilediğini belirttiler. çoğu hayvan birbirlerinin burunlarını bir sevişme hareketi ile ovuştururken, diğer gruptaki hayvanlar da tıpkı insanlar gibi pucker (partnerlerin öpmeye hazırlanır gibi dudaklarını büzmesi) severler.
günümüzde ise insanların öpüşmesinde en yaygın kabul edilen görüş, kaliteli, bir partneri sezmede ve seçmede bize yardımcı olmasında yatmaktadır.
yüzler birbirine yakın olduğunda feromonlarımız konuşur.
bu eylem partnerlerin birbirleriyle sağlıklı yavrular yapıp yapmayacağı hakkında biyolojik bilgi alışverişi sağlayabilir.
örneğin; kadınlar, bilinçsizce kendilerininkinden tamamen farklı olan belirli bağışıklık sistemi proteinlerine sahip olanların kokusunu tercih eder.
bu tür bir eşleşme ilerde olabilecek yavrularda bağışıklık sisteminin güçlü olması ve onların hayatta kalma şansının yüksek olması anlamına gelebilir.
dudaklarımız ve dillerimiz sinir uçlarıyla doludur.
hal böyle olunca partnerimizle öpüştüğümüz an baş döndürücü sansasyonların yoğunlaşmasına yardımcı olan sinir ağları devreye girer.
bu duyguları yaşamak bizi neden öpüştüğümüz konusunda genellikle çok fazla düşündürmüyor.
yerine, öpüşmeyi daha sık yapmanın yollarına itiyor…