öpüşen sevgililere doğru sinsi gülüşleriyle, tilki bakışlarıyla yanaşan ve biraz sonra girişecekmiş gibi "kimlikleri görebilir miyim?" diye soran duygusuz, hiç doğru düzgün aşk yaşamamış olması muhtemel polistir. sevgililere, kendilerini fuhuş yapıyorlarmış gibi hissettirirler.
niye bu kadar hislendim sen anlayamazsın sözlük.. birinde yine öpüşüyorum.. ** aşktan başı dönüyor bazen insanın. çevrede kim var kim yok diye bakmıyor yani ne bileyim ya bakmadım işte. kendimi kaptırmışım filan. bir ara 2 polisin bize yanaştığını gördüm. türk filmlerinde hani kör tipler vardır. o zor bulunacak parayı bulup ameliyat olurlar da sargıları açılırken çevresindeki tipleri bulanık bulanık görürler.. heh aynen öyle "görüyoruuuğm görüyoruuuğm..." diyebildim sadece. sonrada "hadi gideliiim yaa bizim yanımıza geliyorlar. gençliğimi mapushane köşelerinde geçirmek istemiyorum ben.. ühühü sonra orda bana kafayı takacak olan o mapushane kabadayısıyla da hiç uğraşamam açıkçası" dedim ve sıvışmaya çalışıp, erkekimle adımlarımızı hızlandırmışken o lanet olası soğuk nefesi ensemde hissettim.. "pardon! kimliklerinizi görebilir miyim?".. hassie... kimliğim de yanımda yoktu. ayaklarımdan başlayan o titremeler tüm vücuduma yayıldı. polisin rahatlıkla duyduğu yutkunma sesimden sonra "amaaa... şey polis bey. benim kimliğim yanımda yok. akbil yanımda olur mu?" dedim shrek'teki kedi bakışlarımla. lan görsen sen bile üzülürdün halime.. neyse sonrada kimliklerimize bakıp "tamam teşekkürler" dedi ağzını yamultarak güldü bide terrrbiyesiz adam. ** sonra olayın iç yüzünü öğrendik ki biz fütursuzca öpüşürken bir yerlerde patlama olmuş yine. * polisler de fellik fellik arama yapıyorlarmış. sevgilimle el ele tutuşmuş mehtaba doğru yürürken, bonnie and clyde gibi hissettim. iyice havaya girmiştim. birdaha da kimliksiz dışarı çıkmadım sözlük...