Türkiye geçtiğimiz hafta istanbul'daki Dünya Atletizm Şampiyonası'nda ilk madalyalarını kazandı. ilk gümüş madalyayı getiren ise taze Türk vatandaşı ilham Tanui Özbilen oldu. Soyadlarına bakacak olursak bu iki ismin yani Önder Özbilen ile ilham Tanui Özbilen'in akraba olduğu düşünülebilir. Oysa ki alakası yok. Yine de aralarında müthiş bir bağ var. Önder Özbilen parekende ve dağıtım sektöründe çalışmış üst düzey bir yönetici. Ama asıl övündüğü şey gençliğinde üç adım atlamada yarışmış bir atletizm sevdalısı olması. 1996 - 1998 yılları arasında da iki yıl Türkiye Atletizm Federasyonu yönetim kurulu üyeliğe de yapmış. Amacı Türk atletizmine uluslararası alanda kalıcı başarılar sağlamak.
Bu uğurda 1999 yılında Etiyopya'da Elvan Abeylegesse'yi bulup ülkemiz vatandaşlığına sokan kişi de kendisi. Yeni cevherler bulmak için gittiği Kenya'da keşfettiği 3 atlet bu projesinin temel taşları. Bu ziyaret sırasında dikkatini çeken atletlerden biri William Tanui olur. Fransa'da yol yarışını kazanmış olmasına rağmen 5.000 metrede ancak 34. sırada yer alan bir isimdir. Yine de Önder Özbilen William Tanui ile birlikte 23 yaşındaki Patrick Kipkirui Langat ve 21 yaşındaki Paul Kemboi'yi Türkiye'ye gelmeye ikna eder. Bu üç ismi de 8 Haziran'da Türk vatandaşı yapar. Uluslararası Atletizm Federasyonu'ndan da bu sporcuların Türkiye adına yarışma iznini de istanbul'daki şampiyonanın başlamasına 2 hafta kala alır.
Bu süreçte Türk vatandaşlığına geçen Kenya kökenli bu atletlere birer isim bulmak da gerekiyordu. Önder Özbilen yıllardır atletizm ile uğraşan arkadaş grubuna başvurur. Üç atlete kendi dahil bu arkadaşlarının isimleri verilir. William'ın ismi ilham Tanui Özbilen, Paul'ün Polat Arıkan, Patrick'in Tarık Langat Akdağ olur. Ama Önder Özbilen sadece isimle kalmaz ve bu üç gencin yeni ülkelerine uyum sağlamaları için adeta ailelerinin bir parçası yapar. Onları evine davet edip ailesi ile tanıştırır. Türk kültürünü ve türkçeyi öğrenmeleri için sürekli birlikte gezdiler. Doping kontrolünden sonra bütün aile biraradaydı.
Sonuç olarak istanbul'daki Dünya Salon Atletizm Şampiyonası'nda ilham Tanui Özbilen 1.500 metrede dünya ikincisi olur. Diğer sporcuların sırası da yakında gelecek.
Devşirme atletlerin Türk gençlerinin önünü kapamaları yönünde yapılan itirazlara ise seçtiği dallarda Doğu Afrikalılarla baş etmenin mümkün olmadığını belirtiyor. Türk atletlerin bu dallarda barajı bile geçemediklerini dile getiriyor. Ayrıca Türk atletlerin yurtdışı yarışlara da katılmak istemediğini belirtiyor.
Bununla birlikte şahsi kanım bu oyuncuları ülkemize getirerek bu yönde sporcular yetiştirme konusunda teşvik yaratılmış olur. Nasıl ki sezon başında Beşiktaş Erkek Basketbol takımına NBA'deki lokavttan dolayı gelerek takımın havasını olumlu anlamda değiştiren bir Deron Williams örneği varsa bu oyuncular da kendi gençlerimizi bu alanda spor yapabilmeleri için teşvik edebilir. Elbette bu isimlerin doğma büyüme Türk değil de aslında Kenya vatandaşı olduğunu unutmuyoruz. Ama hiç olmamasından daha iyi değil mi? Ayrıca devlet is adamlarını, şirketleri bu tip sporculara sponsor olmaları konusunda teşvik etmeli, zorlamalı hatta. Bu oyuncuların maliyeti takım sporlarına göre çok daha az. Ama sponsor bulmakta çok fazla zorlanıyorlar. Bu sporcuların sponsorlarının reklamları yapılsa bu alanda adım atılmış olunur. Açıkçası ben Önder Özbilen'in çabasını destekliyorum.
