parti meclisini toplama yetkisi genel başkanda veya onun yazılı onayı ile yetki vereceği bir genel başkan yardımcısındadır. böyle bir durumda olmadığına göre parti meclisinin toplantısı ve aldığı kararlar hukuk dışıdır. ayrıca yargıtay cumhuriyet başsavcılığının uygunlanması konusunda uyardığı tüzük değişikliğine göre yeni myk'yı atama yetkisi genel başkandadır. sonuç itibariyle önder sav boşa çırpınmaktadır. bu işin peşini kolay kolay bırakmayacağı kesindir. sonuna kadar ortalığı karıştıracak ve gerekirse kurultaya gidilecek ama sonunda kazanan kılıçdaroğlu olacaktır.
kendisi de farkındadır ki, bu partide son dönemde, "burası benim yeaaaa, ben ne dersem o olur!" tarzında hareket eden tek adam dinozor amcadır. bi dönem baykal da vardı ama baykaldan daha güçlü olduğunu gösterdi. gücünü bu şekilde perçinledikten sonra, egosu iyice tavan yaptı, hakikaten partiyi kendine mal etti.
işte yukarıda bahsettiğim çarpıcı cümlenin nedeni bu farkındalığıdır efendim. hani millet beni bu zihniyetle suçlamadan, ben karşı tarafa böyle bi suçlama yönelteyim de benim üzerime kalmasın düşüncesidir.
gönül isterdi ki şuraya, yazıma girişimdeki gibi bi bkz verip uzaklaşayım. ama olmuyo be birader, bu adamların hala peşinden koşan insanlar var. ve bu tiplerden dolayı (ne yazık ki biri de benim öz validem) biz akp solculuğuna, statüko karşıtlığına, aktif iç ve dış siyasetine mahkumuz.
türkiyede chp ve mhp artık bi karar vermelidir.
mhp, ya kuru ve yalan milliyetçiliği bırakacak (yeaaa biz kürtleri kardeş olarak görüzyoruz ama onlar işte kem küm falan durun biz tarihi bi mekanda cuma namazı kılalım), samimi şekilde politika üretecek ya da akp karşısında kimseyi inandıramayıp yavaş yavaş eriyip gidecek.
chp, ya atatürkün gölgesine sığınmaya devam edecek (türbanı kullanıyolar yeaaa, kürtler şöyle, akp de pis) ya da adam gibi sosyal demokratlığın hakkını verecek. önder savın tasfiyesi bu açıdan olmazsa olmazdır.
(bkz: çok saçma işler bunlar)
kılıçdaroğlu'nun yaptıklarıda ondan aşağı değildir.
biri kazansa ötekinin kaybetmeyeceği gerçeğini anlayamamış, yaptıklarının halk gözünde partiyi yıpratmaktan başka bir işe yaramayacağını kavrayamamış, olan yöneticilerden'dir.
ne yazıkki chp bu seçimde'de iktidar olma ihtimalini elinin tersiyle değil, sav ve kılıçdaroğlu gibi dengesiz politikacıların kişisel çıkarları için kaybetmiştir.
halkın gözünde artık, kılıçdaroğlu her kendine destek vereni satan adam.
sav ise ben sizin babanızım ben ne dersem o olur diyen adamdır.
içinizde halledemediniz yine kaybettiniz.
tarih onu kara bir leke olarak anacaktır. chp'ye bayılmayan ama tek umudu o parti olanların hissettikleri şudur: yaşananlar sorumusuzluk, soytarılıktır.
kişisel güç için bir ülkenin geleceğine ipotek koyacak kadar umarsız bir adamdır.
iktidar partisi oy potansiyelinin artmasına rağmen, hemen referandum ertesi oturup:
biz nerede yanlış yaptık?
%42'yi neden kaybettik, nasıl kazanırız?
diye bilimsel, sosyolojik araştırmalar yaparken, seçime 7 ay kala ana muhalefet partisinin bu hali "acıklıdır".
bu tabloda en önemli rolü oynayan bu adam derhal gitmelidir. arkasına bakmadan...
nihayet biri karşısına çıkıp da sen bu kadar şerefsiz, namuzsuz, karaktersiz birisin diyebilmiştir. ne bu ülkeye ne bu devlete en ufak bir yararı olmayan adamdır. bir an evvel siktirip gitmesi ivedilikle tavsiye edilir. zira ne o satılık yobaz taraftarları ne de 45 yaşındaki gençlik kolları üyeleri onu kurtaramaz.
ama giderken son bir ders alması da şiddetle tavsiye edilir; delegeler ya da PM üyeleri de halk kitlelerinin önünde duramazlar.
düne kadar savunanların bugün yerden yere vurduğu zat. yahu bu adam kemal kılıçdaroğlu'nun kolundan tutup gezdiren adam değil miydi? neden sesiniz çıkmıyordu o zamanlar? neden bu faşoyu sahipleniyordunuz madem bu kadar yaramaz bir dedeydi?
bakın kılıçdaroğlu'nu hazetmem, siyasete başladığı yer zaten bana uzak ama... adam her gün azar işitiyordu. bir gün çıkıyor başörtüsü sorununu biz çözeriz diyordu, ertesi gün "yea aslında öyle demek istememiştim" gibisinden açıklamalar yapıyordu. bir başka gün çıkıyordu "onur öymen gereğini yapsın" diyordu, ertesi gün yine geri adım atıyordu, geri adım atmak zorunda bırakılıyordu. bunlar kimin eseriydi? işte bu önder sav ve kadrosunun eseriydi. ama bugüne kadar hiç görülmedi yaptıkları, daha önemli işler vardı.
hani kendi kapısındaki pisliklere basıp karşıdakine "aloo, birader kapını süpür, çok pis sizin oralar!" diyen modeller var ya, sav'ı ve sav'ın maharetlerini yeni fark edenlerin yaptığı böyle bir şey. bize de, günaydın beyler bayanlar demek kaldı.
parti umrunda olmayan, kendi çıkarları için sorun çıkaran chpli.
baykal'ı satıp k.kılıçdaroğlu'nu desteklemişti. şimdi kendi satışa geldi. kendine yediremiyor ama ne yapsa nafile, partiler halk için vardır halkın da kimi desteklediği açık.
şunla konuştum şunu yaptım, bunla konuştum şunu yaptım, sonra bi hamle yaptım kemali genel başkan yaptım diyerek chp' yi babasının malı zanneden ama telefonunu kapatması için bile bir adama ihtiyacı olan önder sav en hızlı şekilde aktif siyasetten uzaklaştırılmalı ve kireçlenmelidir.
cumhuriyet halk partisi hiçbir zaman halkın partisi olmadı. iktidara gelmek gibi bir derdi de olmadı. çünkü o, zaten asker ve yargının vesayeti ile perde arkasından halkın değil ama devletin gizli iktidarıydı ve bu ona yetiyordu. "kim iktidar olursa olsun, bizim dediğimiz olur!" önder sav partiyi 30 yıl boyunca bu anlayışa uygun kadrolarla besledi.
bugün vesayetler çatırdıyor, asker hükümete eskisi gibi posta koyamıyor. ergenekon savcılarını ergenekoncu savcılarla değiştirme ayak oyunları peşinde olan üst yargı zulmü hadım edildi. ama vesayete bel bağlamış önder sav ve yandaşlarının umutları henüz çatırdamıyor. çünkü başkomutan'ın çankaya davetine rest çekebilen komutanlar hala var. şnder sav ve benzerlerinin darbe, muhtura umutları henüz tükenmiş değil. başbakan, davet emrine itaat etmeyen komutanları görevden alacak siyasi iradeye sahip olmadığı sürece , chp'de önder sav'ın umutları egemenliğini koruyacaktır.
şimdi kılıçdaroğlu gibi, kasetten çıkmış, önder sav'ın verdiği koltuk deyneğiyle başkan olmuş vasıfsız bir adam, "halktan gücümü alıyorum" söylemi ile bu yapıyı kırabilir mi?
