bütün ırksal ve dinsel övünmelerden önce insan olmayı başarabilmektir. hep tartışılagelmiştir tanrı var mı yok mu? ve hep düşündüğüm ise olsa ne olur olmasa ne olur olmuştur. yapacağımız insanlıklar, yardımlar, iyi niyetler tanrının varlığı ile mi kısıtlı olacak? ve bir insan beyni tanrının varlığını ya da yokluğunu nereden bilebiliri ne zaman kavrayacağız? bir futbol maçında ofsayt posziyonunu tartışmıyoruz ki! tanrının varlığına inanan inancıyla kalır, inanmayan da olmadığını düşündüğü birşeyle uğraşmaz. herneyse mevzu bu değildi, herşeyden önce kalbimizi dinleyelim ve bir türlü başaramadığımızı * başaralım! ve bunu tanrı için değil insan olduğumuz için yapalım.
bu işin dinsel boyutuydu bir de ırksal boyutu var elbet. te insanlık tarihinin en başına gittiğimizde aslında ırk diye birşeyin pekte varolmadığını anlarız. onlardan farklıyız onlardan zekiyiz dediğimiz diğer insanlarla aynı soydan gelmekteyiz esasen. evrimleşmenin sonucu *bazı farklılıklar elbette var insan toplulukları arasında, fakat bu bizi en yüce toplum yapmaz, veya bir başkalarını en yüce yapmaz. türk olmanın, alman olmanın, amerikan olmanın, rus olmanın neresi övünç kaynağı olabilir, ya da müslüman olmanın, musevi olmanın, hristiyan olmanın! başka bir toplumda doğup büyüseydik ne türklükle övünecektik ne müslümanlıkla değil mi? yani herşeyden önce insan olmayı başaralım!
zordur .
çünkü bir insanı dininden , mezhebinden , dilinden, düşüncelerinden , dinlediği müzikten, giydiği kıyafetten , kullandıgı arabadan, belki annesinden babasından dolayı yargılamamak zordur.
Günümüzde, "Önce insan olmayanların" dünyasına girdiğimiz için -ki kaçmak ne mümkün- bir anlamı kalmayan durumdur. Bir tespit: yığın bireyi kendine benzetir. Benzemek istemiyorsan yığından uzak dur.