ön koltuk, yolculara rahat, konforlu ve bazen de güvenli bir ulaşım yolu olarak gelmiştir.
babamın arabasıyla yaptığım kaza sonucu ailemizin 2-3 hafta kadar arabasız kalacağı kesinleşmişti. hani benim arabayla münasebetim haftada bir bilemedin iki. babam hergün işe arabasıyla gidiyor. koskoca öğretim üyesi adamı minibüs'e mahkum bıraktık.
olaydan bir buçuk, iki hafta sonra artık herkes arabasızlığa alışmış gibiydi. pek muhabbeti geçmiyordu mecliste arabanın.
peder bey dayanamadı aradı servisi aracın durumunu falan sordu. adam '' parçaları sipariş ettik, 2 haftaya hazır arabanız.'' demiş.
neyse efendim 1 hafta daha geçti. kaldı geriye bir haftaaaaa. ulan hani bir laf vardır abdal'a mağlum olur diye, içimden garip garip düşünceler geçiyor. ulan şimdi uzaklardaki bir akrabaya birşey olsa ne yaparız? falan sapık sapık düşünüyorum.
arabayı almamıza iki gün kalmışken telefon çaldı. sabah saatleri, böyle 13-14:00 suları olması lazım. baktım 0216 var numaranın başında. zaten bir korktum önce. ulan bu saatte bizi ankaradan arayacak adam ya yanlış numara çevirmiştir, ya da acı bir haber verecektir. açtım telefonu. arayan eniştem. hah s*ki tuttuk. bu adam 20 yıllık eniştem, ilk defa sesini telefonda duydum. ulan teyzemi ziyarete giderdik. bu adamın sesini orda bile duyamazdım. garip bir herif işte.
-alo arda naber?
-sağol enişte. seni sormalı?
-ben pek iyi değilim arda.
(heh s*ki tuttuğumuz kesinleşti, acaba nasıl bi s*k onu merak ediyorum.)
-hayırdır ya. birşey mi oldu?
-ardacım sakin ol... deden vefat etti.
-...
-arda
-...
-iyi misin arda?!
-tamam enişte aradığın için teşekkürler.
-biz sivas'a yola çıkıyoruz. yarın defnedilecekmiş. başımız sağolsun.
...
dedemin 6 çocuğundan toplam 13 torunu var. herkes beni dedesinin biricik torunu olarak bilir ailede. ilk torun benim.
annem ve babam çalıştığı için bana bakıcı bulmak hep sorun olmuştu. bakıcılardan biri bana uyku ilacı verirmiş. yaramaz bir çocuktum. istanbul'da ailemin güveneceği kimse yok. tüm akrabalar ya sivasta ya ankara'da. kreşler '' çocuğunuz 3 yaşına gelmeden alamayız malesef.'' diyorlar. e annem işi bırakırsa istanbul gibi bir yerde geçinmek çok zor olur. sonunda beni 2 seneliğine sivas'a dedemin yanına göndermeye karar veriyorlar. dedemin 7 çocuğu olmuş. 6 kız, 1 erkek. hep erkek evlat hasretiyle yandığı için tek oğlunu gözünden bile sakınırmış. o erkek evlat 6 yaşına gelince sünnet ettirmeye karar vermişler. dedemin en mutlu günü, oğlu erkekliğe ilk adımını atıyor. içkiler, yemekler gırla gidiyor. dedem sarhoş oluyor.
düğünden dönerken dedem arabayı mıcıra kaptırıyor. araç yolun kenarında 2 takla atıyor ve düzeliyor. bizim ufaklık arabadan fırlıyor. kimsenin burnunun dahi kanamadığı kazada o erkek evlat acı bir şekilde can veriyor.
bu acı olay yaşandıktan yıllar sonra ben, ona bir evlat, bir can gibi geliyorum. beni öyle seviyor ki, ne annemin ne de babamın eksikliğini hissetmiyorum. konu komşu, eş dost, dedemin beni, oğlundan çok sevdiğini söylerler, bugün bile.
kendimi övmeyi sevmem ama vefalı bir insanımdır. kızları bile 3-4 yılda bir dedemin ziyaretine giderken, ben her yıl 1-2 ay ziyaretine giderdim dedemin. dedemi çok severdim.
lan konu nereye gelmiş. neyse hemen topluyorum.
dünyalar kadar sevdiğim dedem ölmüş, arabamız yok ve bu haberi anneme benim vermemi istiyorlar. düşüncelere kapılmaktan acımı yaşayamıyorum. nasıl gidicez sivas'a?! uçak biletleri çoktan bitmiş. 2 haftalık boş yer dahi yok. araba kiralasak diyorum. günlüğü 120tl. 2 gün kalsak sivasta, dönsek, arabayı alıp tekrar gelsek. yok yok olmaz. çok pahalı akıl karı değil. otobüsle gitsek, annemlerin eve geliş saatinden sonraki seferlerle imkan yok cenazeye yetişmemize. eee napıcaz?. arkadaşlarımı arıyorum. araba lazım dedem vefat etmiş diye ama kimse umursamıyor. sıçtık. en son aklıma istanbul'da oturan eniştem geliyor. eski bir arabası var ama yapılcak bişey yok. denize düşen yılana sarılır.
düşüncelere dalmışken eve annemler geliyor. babamı çekiyorum bir kenera anlatıyorum durumu. uygun bir dille anlatıyor anneme. tablo hiç hoş değil. çok ağlıyor. yarım saat sonra artık panik havası esiyor. ne yapacağını bilemiyor. bana bağırıyor, sağı solu arıyor. en sonunda benim teklifim üzerine eniştemi arıyor. eniştem,teyzem,teyzemin kızı, annem,babam ve ben. 6 kişi o külüstüre binicez. mecburuz. eniştem arabayı sürüyor. geri kalan yolcular arasında en iri olan benim. ön koltuğu bana tahsis ediyorlar. yolculuk 10 saat sürecek. tek mola benzin alınırken 10 dakikacık. ilk yarım saat annem bana kızıyor. haklı kadın. ama bir yandan da kırıcı. sen babanı kaybettin acın büyük. haklısın. tamamda ben de dedemi kaybettim. hem de yaptığım kazada 8de 8 karşı taraf suçlu. bu yarım saat boyunca kimsenin ağzını bıçak açmıyor. annem susuyor, bu sefer kimsenin ağzını bıçak açmıyor. acı büyük. fatura bana kesilmiş. ne diyim '' nabersiniz conconlar'' mı diyim? 3-4 saat sonra sağ bacağıma bir ağrı giriyor ama sorma gitsin. ulan sanki bacağımı testereyle kesiyorlar. bir geri gidiyorum. bir öne eğiliyorum. araba küçük. koltuğu az geri itip bükülmüş bacağımı uzatmak gibi bir şansım yok. tam ensemde annem oturuyor. kadına '' az koltuğu geri çekicem de, rahatsız olma.'' desem en az ama en az 2 saat daha konuşucak. ''biz acımızı yaşıyoruz, sen rahatının peşindesin.'' diye. bağdaş kurmaya çalışıyorum. yan dönmeye çalışıyorum ama nafile. acı geçmiyor. illa ayaklarımı uzatıcam. nasıl oldu bilmiyorum ama uyumuşum. sabahın ilk ışıklarında uyandım. 2-3 saatlik daha yolumuz var en iyi ihtimalle tabi. sancı bir başladı ama anlatmama imkan yok. soğuk soğuk terliyorum. içimden binlerce defa töbe ediyorum 'bir daha öne oturmıcam' diye. ama artık dönüp söylicem aga. ''bacağım uyuştu az geri çekicem koltuğu'' diye. şartlandım. kafamı bir çevirdim benim kuzen annemle teyzemin arasına sıkışmış sadece kafası ve bilekleri gözküyor garibimin. bana öyle bir bakış attı ki, küfür etse daha iyiydi. o derece. '' *mına koyyim, önde first class da yolculuk süper di mi? puşt!'' dedi adeta bana. 2 saat daha dayandım. ama yemin ediyorum. belkide acıya en uzun süre dayanma rekorunu* saatler farkla kırmışımdır. dedemin evinin önü arabalar insanlarla dolu. biz gelince herkes durdu. bize baktılar. merhumun en büyük kızı gelmiş. anneannem'den bir feryat koptu ama yürekler dağlıyor. koştu anneme sarıldı. sonra ben indim arabadan. benim ayak yok. valla bak. bir iki sendeledim düşecek gibi oldum. girdiler koluma. kanepeye uzanırdılar zorla. bileklerimi falan ovaladılar. tuzlu ayran getirdiler...