bazen sızlandığımız, bazen de çabuk geçtiğini sandığımız,
hiç bitmeyecekmiş gibi yaşadığımız, ancak birileri öldüğünde farkına vardığımız, her an bitebilecek olan garip olaylar bütünü.
ömür tek kökten çıkan gül ağacı gibidir. evet bazen solmaz tüm yaprakları ama gün be gün dökülür, bazen bir don olur buz kesilir, bazen dalındaki güllerden solan da olur ama hep bir yerlerinden yeni filizler verir.
...ve işte hayattan mutlu olan, huzur bulanlar da yeni bir filizin açması için doğru mevsimin gelmesi gerektiğini bilerek hayattan umudunu kesmeyenlerdir.
aslında insan nerede kanadıysa orada başlar yaşamaya. ömürler mi kısa, yoksa insanlar mı tembel bilinmez ama bir çocuğu anlatacak yaşanmışlıklar biriktirme telaşesinde, bazen,kendimiz bile yetişemiyoruz tabutumuzu taşımaya.
Hergün biraz daha azalan sermayemiz. Geçenlerde çakmak taşı almak için bir tezgaha yanaştım. Bir paket çakmak taşı istedim ve aldım. Ne kadar dedim. ikibuçuk abi dedi 14 15 lerinde bir çocuk. Beş lira uzattım. Hiç bozuk yok dur hemen bozdurayım abi dedi. Hiç yorulma at bir paket çakmak taşı daha senin çükün sağolsun dedim. iki paket aldım. Asıl mesele yanımdaki piç arkadaş, lan bu çakmak taşları ömürlük oldu ömür boyu bitiremezsin bunları dedi. O anda düşündüm ulan dedim ömür lan bu ömür çakmak taşıyla ölçülür mü?
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? Dedim;
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
Ömer hayyam.
hayyamın dediği gibi ömür geçiyor bir düşle bir kaç görüntüyle.
ömür boyunca uğraştığımız işler güçler amaçlar hedefler ise biraz keyfetmek için yıllar yılı dert çekmek