Ben seviyorum... Güzel kadın, sinema yazıyor. Sinema konusunda yazanları hep sevmişimdir. Nesli tükenen bir canlı türü gibi onlar çünkü. Ama şu Ferhat'a yaptığı şarkı, valla helal olsun. Hiç alanı olmayan bir alanda ve böylesine popüler bir programa doğrudan dalması. cesur ablaymış aynı zamanda... Sesi çatlasa, detone olsa rezil olacak, sürpriz berbat olacak ama en kötüsü ferhat'ın çenesinden kurtulamayacak. KAdına ne yaptı bilmiyorum bu ferhat göçer ama bir kadının bir adama böyle baktığını görmesi de güzel be... Sinema biletleri bedava gidiyorsa çok ayıp ediyorlar ama...
ben de askere gitmek istiyorum tarzı yaptığı geyik sonrası uğur vardan'dan ayar yemiş itici şahsiyet. uzatmalı sevgilisi ferhat göçer'in nefes filmi için şarkı söylemesinden gaza gelip, böyle ucuz milliyetçilik yoluna girmiştir ama samimiyetsizliği fazlasıyla ortadadır. ayrıca demet akalın varken kendisine milliyetçilik yaptırmaz kimse!*
entel/dantel, sanki avrupa'da ünlü bir gazetede çalışıpta türkiye adlı ülkenin sanat muhabirliğini yaptığını zanneden yaz...
dilim varmadı bak yazar demeye.
o kadar tepeden yazıyor ki.
'hani ben bunları yazıyorum ama senin kapasitene inmek lazım, o yüzden bu kadar kasıyorum anlıyormusun?' efekti veren tip.
ferhat göçer'in sevgilisi olarak adını duyduğum, sonrasında bir sinema yazarı olduğunu öğrendiğim şahsiyet. merak edip beş altı yazısnı sabırla okumaya çalıştım. sinemaya dair herhangi bir kelam bulamadım eminim mutlaka vardır, boşuna sinema yazarı dememişlerdir diye iyi niyetli düşünüyor olabilirim. ama benim bildiğim sinema yazarları, işini ciddi yapar, izlediği film üzerine baba baba tespitler yapar. gezdiği, gördüğü, dinlediği şarkıları, araya konu komşusuna dair hikayeler koymaz. biz öyle gördük büyüklerimizden. ortaya karışık bir yazı arada bir kaç cümle sinemaya dair, ne bal iş. hani herkese böyle kolay sinema yazarı, müzik yazarı, falan diye sıfatlar mı konuluyor? yoksa ben mi çok geride kaldım. anlamadım.
(bkz: portakal orda kal)
2010 yılında ki cannes film festivaline katılmama gerekçesini şöyle açıklamıştır;
--spoiler--
ana yarışmada türk filmi olmadığı için gitmedik.
--spoiler--
bu nasıl bir vizyonsuzluk anlamak zor, türk filmi yarışmada yok diye gitmemek nasıl ahmakça bir sebeptir. ne yani sinema sanatı türk filmlerinden mi ibaret. pes! bir de sinema konusunda otorite olma çabasındasınız..
geçenlerde bu hanımefendi twitterda yılmaz güney'in yol filmi için: "Hayvana iskence yapan hatta oldurulmesine neden olan bir film agziyla kus tutsa, oscar alsa (ki alamaz) hictir gozumde. Degerlendirmem bile" demiştir. bununla da yetinmemiştir. yol filmiyle recep ivedik'i karşılaştırmıştır ve "yol filminde bir atin olduruldugunu recep ivedik te ise recep in evde besledigi kecisini el ustunde tuttugunu hatirlatmak isterim" demiştir. türkiye'de böyle sinema eleştirmenleri var işte. daha da bişey demiyorum.
mankenlikten şarkıcılığa geçme modası sonrası yeni moda gazetecilikten şarkıcılığa geçiş olmuştur. ayşe özyıllmazel sonrası bu modaya ömür gedik de uymuştur.
ha hata mı yapmıştır bu sesle evet hata yapmıştır, müzik çalışmasının kutsal amacına rağmen bu böyledir. *
ben bu kadının adını ne zaman duysam, fotoğrafını ne zaman görsem,
-önyargılı olarak yazacağım-
sanki hiç bergman, bunuel, kieslowski vb. izlememiş olduğu geliyor aklıma, sanki sadece vizyona yeni giren filmleri izliyor ve de onları eleştiyor.
derin bir film eleştirmenliği bilgisi yok gibi. dediğim gibi önyargılıyım. ve bu önyargım 2010 yılında hemen her gün hürriyet okuyarak oluştu. *
hayatındaki insanların kendisini meslek sahibi yaptığına inanacağım neredeyse... soner gedik gazetecilikte isim yapmasına, ferhat göçer ise şarkıcılığa soyunmasına ne kadar katkıda bulunmuştur acaba?
keşke biri de ona hop deseydi de orada kalsaydı dediğim hanımefendi. zaten müzik piyasası allak bullak. yanlıs bir secim olmuş ille de yardım toplamak istiyosa farklı bir yöntem denemeliydi. gündeme oturdu mu oturdu o ayrı. fakat oturan şarkısı mı, kendisi mi, yoksa esas tema olan hayvanlara yardım mı? bu tartışılır işte.