gayet güzel olandır. benim kafamda şöyle canlanıyor.
-her akşam belli bir aktivite çizelgesi çıkarılır ve uygulanır.
-dostlarla akşam yemekleri, film geceleri düzenlenir.
-dekorasyonda değişiklikler yapılır.
-oyun geceleri düzenlenir.
-her güne ayrı yemek günü düzenlenip her hafta aynı gün aynı yemek yenir.
-her haftasonu başka bir şehir turu planı yapılır.
-her 2 bireyin de evin içerisinde özel yaşam alanı olur ve sıkıldıklarında oraya kapanır. diğeri rahatsız etmez.
ben en azından böyle yapardım. kendi kafam göre bir kız arkadaş bulursam.
eğlenmeyi seven kızlar eqlesin ;)
Sonunda olacak olandir. Son mu baslangic mi orasi tartisilir gerci. Bazen ben de dusunuyorum bir insanla bir omur gecirmek.. Ya istedigim gibi olmazsa diye tedirgin oluyorum. Gerci soyle dusunuyorum, o hayatin akisina para kazanma olayina sonrasinda cocuk buyutme seruvenine oyle bir kapiliyorsun ki anlamiyorsun bile. Bir tanidigim " bir sure sonra kari koca oldugunu unutuyorsun" demisti. Iyi mi kotu mu bilemedim.
Keşke ananla baban da yeterli sevişten sikişten sonra ayrılıp seni yapmasalardı.
Sevgili ergen liseliler, Bunları hep fava atın. Düzenli bir cinsel hayat hayalden bir adım öte geçip reel dünyanıza merhaba dediğinde doya doya yaşanıp, nihayet bir bebenin zamanı geldiğinde Ebeveyn olmanın eş olmaktan çok daha değerli olduğunu öğrenip gerçekten ne kadar gerizekalı olduğunuzu anlayacak ve yerin dibine gireceksiniz utancınızdan.
Bebenizi kucağınıza ilk aldığınız an, karınız başını omzunuza dayamış halde şu kaşı gözü sizin bir genetik kopyanız olan insanın kakası ile bile gurur duyarken suratınızdaki o şapşal ifadeyi görmeyi çok isterdim ama.
Umarım içindeki ergen hiç ölmez de kıçına bir pandik atarak sana "naber yarrağam" çeker de şuurunu yerine getirir o an.
Lakin tabi Önce ergenlikten çıkmanız lazım. Bir de nefes alan bir dişi ile cinsi münasebette bulunabilmek mertebesine erişmeniz lazım.
Hep çok uzak işte;
Tatlım sen önce bi "Gülücüğe odaklan - Gülücüğe odaklan - gülücüğe odaklan" da bu konulara kafa yorma.
Aynı insanla bir ömür, kulağa hoş gelmese de eğer anlayışlı bir eşiniz varsa evlilik cennet olur,
eğer anlayışlı bir eşiniz varsa, bu evlilik cehenneme döner.
tabi kaç yıl dayanırsınız bilinmez, çünkü öyle kolay kolay da bırakılmıyor.
şahsen ben 27 yıldır, cehennem hayatı yaşıyorum...!!!
herhangi bir insan olması, bu durumu çileye çevirir. önemli olan, koca bir ömrü, sevilen kollarda ve sıcak bir yuvada geçirebilmek. evde iki yabancı gibi dolaşan çiftlerin mantık evliliği yaptığı gerçeğini göz önünde bulunduracak olsak bile, kalp her zaman mantıktan üstün olmayı başarıyor. birbirine yabancı olan iki kişi bile, istemsiz olarak birbirini başkalarından kıskanır. doğru düzgün bir duygusal ilişkileri olmadığı için de, bu durum için bir isim koyamazlar. bu da belirsizliğe, ve son olarak hüzünlere, yalnızlığa, uzaklaşmaya yol açar.
Birlikte bir ömür aynı evde yaşayacağımız insan, sevdiğimiz ve aşık olduğumuz kişi ise hayatımızın o bölümünün çabucak başlamasını ve hiç bitmemesini isteriz. Sevdiğimiz insanı her gün görmek, gülümsediğine şahit olmak, evin içinde ayak seslerini duymak, eşyaya ve evin her köşesine sinen kokusunu tanımak büyük bir nimet. insan bundan sıkılmaz, bir şeylere alışmak ondan sıkılmayı gerektirmez; ama kişi belki kendinden sıkılır ve sebebini başka yerde arayabilir.
Aslında hepimizin aradığı sığınılacak güvenli bir limandır.
Aslında şu an ben ne dediğimi bilmiyorum. Kafa gidik.
Başka hicbir seye böyle imrenmiyorum. Bakıyoruz eskilere 30-40 hatta 50 sene birlikte yaşıyorlar, ve bu insanlar birlikte yaşamaktan memnun. Çünkü birbirlerine saygı duyuyorlar. Uzun ilişkinin temeli saygıya dayanır. Sevgi aşk her şey bir yere kadar. Bi insanla uzun yıllar birlikte yaşayabilmek o kişinin hayatına,karakterine davranışlarına saygı duymak hoşuna gitmeyenleri de münasip bi dille anlatmaktan geçiyor. Günümüz ilişkilerinde ise o eteği giyme buraya gitme şununla konuşma her şeye kısıtlama getirir olduk. Küfürler, kötü sözler artık gırla. E böyle ilişki nasıl 20 yılı devirsin?. Bu nedenle ilişkiler artık hep kısa süreli. 2 ayda bir sevgili değiştirir olduk. Uzun ilişkilerin devam etme nedeni de genelde alışkanlıkların bırakılmak istenmemesinden ileri geliyor. Çok sevildiğinden, saygı duyulduğundan değil. Mecburiyetten.
Evet çok isterim biriyle seneler boyu hep mutlu yasayalım, küskünlüklerimiz bile birkaç saate çözüm bulsun. Ama seneler geçtikçe insanların tahammül seviyesi aşağıya çekiliyor. Kimse kimseye katlanamaz oldu, bi sorunda hemen ilişki bitiyor -bunda sosyal medyanın da çok etkisi var bittabi, yeni birisini bulmak birkaç saate bakar oldu-
Konuyu bağlayamadım bir türlü, toplumumuzdaki sosyal acıdan büyük sorunlardan olduğunu düşünüyorum çünkü.
Umarım seneler sonra da hala böyle ilişkilere şahit oluruz, ya da belki imrenilenler biz oluruz.. umarım.