Borçlanmama. Zira günümüzde aldı başını gidiyor bir ev alma sevdası. Karşılığı ne 10 yıllık kredi borcu. Hayat kısa, insan ysşarken hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyor bu da rasyonel karar verilmesini engelliyor kanımca. Şimdi 750 tl kira veren bir yurdum orta gelirlisi, ikisi de eşlerin memur olsun. Ortalama aylık gelir 5000 tl ev kirası 750 tl, peki ev almaya kalkarsa ödeyeceği bedel diyelim 100 bin için 1500 tl. Peki aradaki bu 750 tllik farkın götürdüğü refahın ömürden kaç saniye çaldığını hesaplayabiliyor muyuz. Hayır elbette , peki desem ki bu refah kaybı ömrrünün bir yılını silip süpürcek, kaç kişi kabullenir bunu. Toplumsal algı yanılmasının peşinden koşuyoruz düşünmeden. Hemde bu refah kaybı yılları gençlik dönemi paraya en çok ihtiyaç dıyulan dönem. Zaten yaşlanınca kolesterolıkacal, şeker çıkacak, kireçlenme romatizma derken harcayamayacsn. E derdin ne o zaman.
Ha ben şahsen bu dünyaya doğmuşsan evinin olmasının doğuştan gelen bir hak olmadı gerektiğini savunuyorum. Adam benden önce doğdu diye parsellemiş çoluğuna çombaşaüına bırakıp duruyor allahın toprağını. Ben kendi isteğimle doğmamışsam kusura bakmadın kimse ev yapmak en doğal hakkım, gecekondulara birde bu açıdan bakın.
belki klişe gelebilir ama anlamını düşündüğünüz zaman "kendisiyle barışık olan insan" her zaman bir adım öndedir.
bu kavram en acısız eleştiriyi kendine yapmak, hayattaki yerini ve ne olmak istediğini, nasıl biri olduğunu, yeteneklerini, diğer insanlar için ne ifade ettiğini, yeri geldiğinde kendini ödüllendirmeyi ve vicdani sorgulamayı içerir.
işte o zaman insan benliğini en iyi şekilde kavrar ve huzurlu bir hayat yaşar.