hicbir konusmasini dinlememis, kendisi hakkinda en ufak bir fikre sahip olmayan, anneler ve kadinlar hakkinda soylediklerini de hicbir sekilde bilmeyip, edep ve haya hakkinda soylediklerini kadin dusmanligina yoran sozde solcu ve humanist gecinen cahillerin odagi olmus dunyanin en kulturlu adamlarindan biridir.
kendisinin rte, melih gokcek ve tecavuzcu insanlarla mukayese edildigine inanamiyorum. buyuk bir sok icinde okuyorum twitter'da yazilanlari. nasil bi insani tanimayip da hakkinda sirf laf soyleyip rant saglamak icin bu sekilde konusulabiliyor? konu hakkinda yorum yapinca 'aaa bak iktidara karsi, tayyipci degil, afferin bak' mi deniliyor. bu adamlar neden teoride meydanda da pratikte yok? gezi'de beraber gaz yedigim kesim degil, evde oturup klavye delikanliligi yapanlar yapiyor bunlari tabii.
bundan beş yıl önce falan sabah anamıza söver akşamına bir şekilde mağdur olurlar diyorlardı, inanmadık. bakın adam akşam sövdü sabaha yine mağdur yine mağdur.
halbüki çok büyük icraatları falan varmış; konuşmaktan başka ne icraatı olabilirse... sanırsın ki atomu parçaladı, ihracat şampiyonu oldu, terörü bitirdi adam.
olur mu?
çok büyük adam yaa. çok iyi işler yaptı yaaa. sövmeyin hocama yaaaaaa. banane ya banane yaaa. ananızda sokağa çıkmayıversin yaaaaaaaa. ühühühü yaaa. hocam yaaa. müslümanları eziyorlar yaaa. kutsalıma dokunma yaaaa. kutsalıma saygı duymak zorundasınız tamam mı yaaa?
malum açıklamasını yapana kadar kimsenin umurunda olmayan, şu saçma sapan yerde kendisi hakkında sadece 32 (rakamdan anlamayan süper zekalılar için: yazıyla otuz iki) giri bulunan, açıklamasının ardından birden bire süper zekalıların dikkatini çeken ve ne adamlığı, ne de insanlığı bırakılan alim, müzik adamı ve avukat.
şu sözlük ortamı o kadar boktan ki, bok beyinli dallamaların beyinlerinden sıçtıkları boklar sayesinde iyice saçma bir yer oluyor ve insanı hayattan soğutuyor. adamın oğlu, hayatında inançer'in adını bile duymamış, kim olduğunu, neler yaptığını bir defa olsun işitmemiş, bunlara rağmen tek bir açıklamasını duymasıyla da adamı hemen dar ağacına gönderiyor. kendisini de cellat ilan ediyor, ondan sonra infaz.
lan ergen beynini dipçiklediğimin malı, seni geçtim, senin baban portakalda vitamin bile değilken bu adam istanbul üniversitesinde hukuk tedris ediyordu. müzik topluluklarında yer alıp meşk ediyordu. sohbetleri kitaplaştırılıyor, herkesin takdirini kazanıyordu sohbetleri ve kitapları.
ama beyinleri sümükleşip burunlarından akan ergenlerimiz ne yapıyor, dedeleri yaşındaki adama ağza alınmayacak küfürler edip adamı dakikasında infaz ediyor ve bunu da marifet addediyorlar.
lan boynunun üstünde kafatası diye taşıdığı tenekenin içinde beyin diye mercimek tanesi taşıyan zavallı, senin hayatında okumadığın sayıda kitabı var bu adamın! adamın karşısına geçsen, gıkın çıkmayacak, değil iki cümleyi, iki kelimeyi bile yan yana getiremeyeceksin, çıkmışsın burada, adamın arkasından atıp tutuyorsun.
o kadar gerizekalısın ki "lan bu adam bunu dedi de acaba daha önce bu adam ne ediyor, ne diyordu?" diye bile düşünmeden adama sayıp sövüyorsun. onu geçtim, adamın kurduğu iki cümleye bakıp bundan önce ne söyledi de konu buraya geldi acaba bile düşünmüyorsun. işte bu kadar da acizsin, salaksın, malın önde gidenisin.
bu arada şunun da farkına varın: adama beyinsiz filan diyorsunuz ya, işte bu söyledikleriniz bizzat sizin beyinsizliğinizi ortaya koyuyor.
Hamileler hakkındaki saçma düşünceleri bazı orospu çocukları tarafından akp tabanının düşüncesi ilan edilmiş, hiçbir topluluğu veya görüşü temsil etmeyen insan evladı. Twitterda gündem olması ve #direnhamile hashtagı ise tek bir adamın söylediği sözlerin koyun sürülerini nasıl da kolayca galiyana getirebileceğini göstermiştir.
kendisine sormak lazım, anası evde oturarak mı doğurmuş kendisini, zannederim yaşıyor ise suratına tükürmek istiyordur, yaşamıyor vefat etmiş ise mezarında dönüyordur kadıncağız...
hadi bu herif kendni bilmez de, programı sunan bekir develi bu sözün üzerine sırıta sırıta "haklısınız hocam, allah razı olsun" demesi üzerine aynı soruyu bekir e de sormak lazım; bekir senin anan seni evde oturarak mı doğurdu?
sözüm ona yazar olan birkaç çapsızın kendisine köpek gibi saldırdığı gerçek alimdir.
konuşmasında hamileliğin davul zurna çalınarak ilan edilmesi terbiyemize aykırıdır* ifadesini kullandı. sonrasında da (el hareketiyle gösterdiği) abartılı bir karınla dışarıda gezilmemesi gerektiği fikrini savundu. "ayıptır, ayıp! bunun adı terbiyesizliktir!" sözlerini ise pet reklamlarını kastederek "kanatlısı, kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor" dedikten sonra söyledi. yani terbiyesizlik konusunda dikkat çektiği nokta kadının mahremiyetinin ayan beyan sergilenmesiydi, hamilelerin sokakta gezmesi değil. ama elbette manşetler "hamilelerin sokakta gezmesi terbiyesizliktir" diye atılmış ve hocaya linç kampanyası başlatılmış. "terbiyesiz" sözünü sahiplenenler de meydanlara dökülmüştür.
bir tarafta geçmişimize hakim, son derece birikimli bir hocanın söyledikleri var, diğer tarafta "diren hamile" diye sokaklara dökülüp zerre tanımadıkları hocaya sövüp sayanlar, karınlarını dolduran erkekli kadınlı, ibneli, lezbiyenli gruplar var. ben sanmıyorum ki edepli bir anne adayı bu sözlerden alınıp da şişmiş göbeğine yazılar yazıp sokağa çıkarak objektiflere poz versin. ve işe bakın ki, kadınları cinsel obje olarak kullanıp kenara atan uçkur düşkünü erkek bozuntularıyla kendini kullandırtma meraklısı teşhirciler bir araya gelip bizlere kadın haklarını öğretmeye kalkıyorlar.
bizler gezi olaylarının ardından açıkça gördük ki ortada hakla batılın savaşı vardır. bunun böyle olmadığını savunan müslümansa kördür. onun için artık ne yeriz ne de yedirtiriz. biz çok gördük böyle itibarsızlaştırma hareketlerini.
hamile kadınların sokakta gezmelerinin terbiye anlayışına uygun ve estetik olmadığı gerekçesiyle doğru olmadığını söyleyen zevat.
bu adama yüzündeki ifade ve bakışlarından fışkıran nefrete rağmen tasavvuf alimi diyenlere şaşırıyorum. ne hoşgörüden ne sevgiden hiç eser yok simasında, sesinde ve gözlerinde.
Kadınlar hakkında ettiği mide bulandırıcı laflar, kendisinde ilmin alası dahi olsa, o sözler ağzından çıktığı anda yerle bir etmiştir. kadın bağı reklamlarından duyduğu rahatsızlığı şarlatan gibi hareketlerle yaşına değil ama fikriyatına yakışır hareketlerle dile getirmiştir. bu adamlara göre kadın; "vajina etrafında gereksiz et yığını"dır, kadın düşünemez, karar veremez, yaşama hakkı sadece bu adamların müsaade ettiği kadardır, para verip satın aldığı herhangi bir eşya üzerinde hakkı neyse bu adamların, kadın üzerinde de aynı haklara sahiplerdir. onun için yadırgamamak gerekir bu çember sakallı zavallıyı, garip bir acıma duygusu uyandırdı bende, kadın olduğum halde. bir insan düşünün ki, yıllarca tasavvufla uğraşmış, okumuş, yazmış, çizmiş... fakat zerre kadar nasiplenememiş. kayıp bir yaşam, yazık.
demeçlerini ordan burdan kırpıp kötü bir şey gibi lanse edenler vardır. hadi bunlar böyle bir şey yaptı diyelim. daha bu adamın ismini yeni duyanlar ortaya çıkıp bik bik bik ötüyorlar ya "sen kimsin ki" demek gerekiyor.
sanal alemde iyi diye düşündüğü birisinin bu adam hakkında "kötü" yakıştırması yapmışsa o da ona "kötü" demelidir. çünkü arkadaşı demişse doğrudur.
sevdiğim değer verdiğim bir insandı, şık olmadı son yaşananlar. umarım hatasını anlamıştır. malesef takip edemiyorum şu an tvden. (bkz: heladayken entry girmek)
o hamile kadinlara yonelik gafi haricinde cok dogru konusan bi adamdir. evet on yargikar bir kenara atilip dinlenilmelidir. (bkz: yigidi oldur hakkini yeme)
birini fiziksel ya da psikolojik zarara uğratmadıkça herkesin istediği saatte sokağa çıkma hakkı olduğunu unutmuş ve bu yüzden üzmüş şahıs. bırak insanlar fiziksel, manevi ve maddi zarar vermedikçe istediğini yapsın. hiçbirimiz buna karışamayız.
çok kırıcı oldun bu yüzden. üzücü...
Yani nasıl insanlar olduk biz anlamadım. Ama Temmuz'un sonunda yaptığı bu talihsiz konuşmaya kadar Ömer Tuğrul inançer sevilen bir din adamı, tarikat lideri imiş. Nasıl insanlar olduk derken hoşgörülü, iyi bir hatip, bilgili bir insan olarak görünen bu kişi bile hamile bayanlara bakınca aklından neler geçiriyor acaba? "Karnı şişmiş" bir bayan görünce "Demek ki şu kadar zaman önce seviştiler diye muhasebesini mi yapıyor kafasının içinde... Yapsın, buna da lafımız yok. Ama bir insan, normal, sağlıklı bir insan bundan neden ve nasıl rahatsız olur ki? Bölünerek çoğalmıyoruz. Hepimiz annemizin karnından çıktık. Hatta Ömer Tuğrul Bey bile bu şekilde doğdu. Yani illa ki söylemek gerekiyorsa, evet anne ve babalarımız birbirlerini baştan çıkardılar, seviştiler ve neticesinde dünyaya geldik. Bunda rahatsız olunacak bir şey yok. Çünkü Allah tarafından bu şekilde yatatılmışız. Ben özellikle din insanlarının, muhafazakarların, ilahiyatçıların, aşırı dincilerin neden kafayı illa belden aşağı çalıştırıp da bir şekilde cinselliğe dayandıklarını anlamış değilim. Aslında elbette anladım da söylemeye dilim varmıyor. Cinsellik basittir çünkü. Herkesin bu konuda söyleyecek bir şeyleri mutlaka vardır. Ama ben dincinin, ilahiyatçının, muhafazakarın, aşırı dincinin artık sanattan da anlamasını, müzikten, bilimden, teknolojiden de anlamasını istiyorum. Bu konularda da söyleyecekleri raolsun istiyorum. Oyuncak bebeklerden tahrik olanından tutun da müritlerine badelemek adına cinsel organını tattıranları okumaktan bıktım usandım. Ömer Tuğrul inançer'in de hamile kadınlar görmekten rahatsız olduğu kadar teknolojik olarak bir atılım yapamamızdan rahatsız olmasını beklerdim. Hamile bayanları eşlerinin arabasına binmesini isteyeceğine o arabaları yapan neden bir Türk, müslüman ülkesi yok diye rahatsız olmasını isterdim. Ayrıca arabası olmayanlar ne yapacak. Arabası olmayan hamile bayanlar evlerinden dışarı çıkamayacaklar mı bu durumda? Ya çalışan hamile bayanlar ? Bu zihniyette olanlar için o bayanların da çalışmaması en iyisi anlaşılan. Hem hamile, hem çalışıyor olacak şey değil diye eminim deli oluyorlardır. Bu söylemlerin altında bu mu yatıyor yoksa. Bayanların çalışmasından bu denli rahatsız olunuyorsa "vay efendim başörtülü bayanların okuma hakkı" diye niye mızmızlanıyorsunuz. Bu denli büyük bir samimiyetsizlik olur mu? Ama asıl rahatsız olduğumuz nokta Ömer Tuğrul inançer'in bu hastalıklı ve tuhaf düşüncelerinden hiçbir muhafazakar basın kadrosunda çalışan kadınlarımızın rahatsız olmaması, kadın bakanlarımızın, AKP'li bayan vekillerin, vekil eşlerinin tek söz söylememesi hayret verici. Fatma Şahin, Aile ve kadından sorumlu devlet bakanımız... Neredeyse Kamer Genç'in üstüne saldıracaktı söyledikleri için. Ama Kamer Genç bu denli aşağılamamıştı ki kadınları. Aksine onların bulunduğu yere şimdilerde gözden düşen Mustafa Kemal sayesinde çıkarıldıklarını işaret etmişti. O laflardan delirircesine rahatsız olan Fatma Şahin'in kendi hamileliğinde evde oturmadığını da göz önünde bulundurarak bir kaç söz etmesini bekledik açıkçası. Demek ki kabul ediyorlar söylenenleri... Kadın saçından, kadının teninden, kokusundan, şeklinden tahrik olmak yetmiyormuş gibi hamile kadından da rahatsız olan bir zihniyet. Allah sonumuzu hayırlı kılsın...