Tanrı gibi gökyüzüne uzanabilseydim,
Canına okurdum şu feleğin,canına.
Bir dünya kurardım gönlümce,yepyeni..
Ey insan,derdim,ey insan.
Dile benden ne dilersen!
Dedim ben artık bu kızıl şarabı içmem;
Üzümün kanıymış bu, ben kan dökmek istemem.
Gün görmüş aklım şaşırdı: sahi mi? dedi.
Yok canım, dedim; şaka, ben nasıl içmem?
Diyen büyük üstad her mey içende anarız kendisini, saygılar...
efendim bahsedildiği gibi şarap felan içmezdi bu zât. ha içmezdi de bu rubailer ne? hiçbiri mi doğru değil diyebilirsiniz. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmuyor. anlatayım.
şöyle ki ömer hayyam melamet doktrinine inanan bir melami idi. melamilik tasavvuf ve tarikata karşıdır. diğer insanların kendilerini kınamaları için ne gerekiyorsa yaparlar. ramazanda oruç tutarlar ama önlerine sırf şarap içti desinler diye şarap kadehi koyarlar. öyleki "şuna bak lan bu adam kim allah-kitap kim, kitapsız lan bu" diyene kadar insanlar kendilerini böyle tanıtır, böyle davranırlar. dinle alakaları yokmuş gibi yaşarlar. bu tanıtımın asıl nedeni ise halk arasında kendi inançlarının deşifre olmasını istememeleridir. tasavvuf ehli insanlarında bir zaman sonra halk arasında deşifre olması, giydikleri kıyafetlerin üniforma nezdine kadar yükselmesi ve bu olgunun onların da gururlarını okşamasıyla doğmuştur bu doktrin. melamiler "işte şimdi sizde karşı olduğunuz zahid'e dönüştünüz" şeklinde tepkiler vermişlerdir tasavvuf ehillerine. rubailerde böyle açıklanabilir.
melamilik doktirinin en önemli ismi baba tahir denen zâtdır. bu zat baba tahir üryan olarak da bilinir. bu zatın evi hemedan şehrinin bir tepesinde idi. evini kendisi balçıktan yapmıştı ve hiçbir şey giymeden yaşardı. üryan lakabı da muhetemelen buradan gelmekte. hiç anadan üryan bir kişinin müslümanlıkla alakası olduğunu söyleyebilir miyiz? hayır. fakat kazın ayağı öyle değildi sayın okur.
şarap? sanatta alegori denen bi' zımbırtı var. bilenlere...!
daha fazla bilgi için; abdülbaki gölpınarlı-melamilik ve melamiler (inkılap yay.), a.yaşar ocak-marjinal sûfilik, kalenderiler (ttk)
edit: süpersin seri eksi oy veren ibne. sakın bu verdiğim kaynaklarıda okuma. belki gerçekleri görürürsün. ama zaten okumak senin zihnini açmaz. sen neye inanıyorsan yine ona inanmaya devam edeceksin. at gözlüğün de çok yakışıyor sana.
islam aleminin övündüğü, kendine mal ettiği ama,
kendi döneminde şeriatçılar tarafında''zındık'' olarak tanımlanan,
iran'lı şair, filozof, bilim adamı.
''yaşamın sırlarını bilseydin,
ölümün de sırlarını çözerdin.
bugün aklın var bir şey bildiğin yok,
yarın akılsız neyi bileceksin''
Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben
Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken
Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi
Niye geldik kaldık niye gidiyoruz bilmeden
* * * * *
Şeyh fahişeye demiş ki: - Utanmaz kadın;
Her gün sarhoşsun, onun bunun kucağındasın.
Doğru, demiş fahişe, ben öyleyim; ya sen?
Sen bakalım şu göründüğün adam mısın?
gelmiş geçmiş en büyük bilim ve düşünce insanlarından biridir.pek çok alanda eser vermiştir ve zamanının çok çok ötesinde dini düşüncelere sahiptir. ayrıca bu kişinin müthiş bir ezber yeteneği ve belleği vardır.ömrü boyunca okuduğu neredeyse tüm kitapları ezberinde tuttuğu rivayet edilir.
Gerçek erenlere güzel çirkin, hepsi bir;
Sevenler için cennet, cehennem, hepsi bir;
Kendini veren ha ipekli giymiş, ha çul;
Yastığı ha pamuk olmuş ha diken, hepsi bir.
bugünler bizler cep telefonlarımıza ezan yüklüyoruz;
hiç bir sanat değeri taşımadan, ordan burdan ayet mayet karıştırıp, ufak kızlara da tekrar ettirip "müzik albümü" yaptırıyoruz.
Sen onu aşkla şehvetle yarat Tanrım
Koku ver amberden, sümbülce saçları uzat Tanrım
Sonra kalk:"sakın bakma" de,anlamı bunun
Bardağı doldur,tut tersine, dökme fakat Tanrım.
Dedim ben artık kızıl şarabı içmem;
Üzümün kanıymış bu, ben kan dökmek istemem.
Gün görmüş aklım şaşırdı: Sahi mi? dedi;
Yok canım, şaka, ben nasıl içmem!
Kıymeti bilinmek ile bilinmemek arasında gidip gelen öenmli bir rubai yazarıdır. edebi metinler dersinde üstüne düşülmesi gereken öenmli insanlardandır.
dünya kitapları/doğu batı klasikleri'nden yayımlanan "bir ıslak ateş- ömer hayyam" adlı eserde ozan sağdıç, şairin yedi yüze yakın rubaisini derlemiş. boyut ve içerik olarak alışılmış kitaplardan farklı olan kitapta ömer hayyam'a ait olduğu bilinen rubailerin yanında ona ait olduğu düşünülen rubailer de var.
yiyecek, giyeceğe verilen çabanın
bir özrü vardır, bunlar için çalışanın.
ama bundan öteye, mal mülk edinmeye
ne gereği var tüm bir yaşamı satmanın?
Bir damla şarap ver Çin senin olsun;
Bir yudumu bütün dinlerden üstün.
Söyle, ne var dünyada şaraptan hoş?
O acıya tatlılar feda olsun.
Dedim: artık bilgiden yana eksiğim yok;
Şu dünyanın sırına ermişim az çok.
Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:
Ömrüm gelip geçmiş, hiç bir şey bildiğim yok.