ey zaman, bilmez misin ettigin kotulukleri?
sana duser azaplarin, tovbelerin beteri.
alcaklari besler, yoksullari ezer durursun:
ya bunak bir ihtiyarsin, ya da esegin biri.
her sabah yeni bir gun dogarken,
bir gun de eksilir omurden;
her safak bir hirsiz gibidir
elinde bir fenerle gelen.
dunya dedigin bir bakisimizdir bizim;
ceyhun nehri kanli gozyasimizdir bizim;
cehennem, bosuna dert cektigimiz gunler
cennetse gun ettigimiz gunlerdir bizim.
yasamanin sirlarini bileydin
olumun sirlarini da cozerdin;
bugun aklin var, bir sey bildigin yok:
yarin, akilsiz, neyi bileceksin?
icin temiz olmadiktan sonra
haci hoca olmussun kac para
hirka, tesbih, post, seccade guzel:
ama tanri kanar mi bunlara?
var mi dunyada gunah islemeyem, soyle;
yasanir mi hic gunah islemeden, soyle;
bana kotu deyip kotuluk edeceksen,
yuce tanri, ne farkin kalir benden, soyle. *
felek ne comert asagilik insanlara
han hamam, dolap degirmen, hep onlara.
kendini satmayan adama ekmek yok:
sen gel de yuf cekme boylesi dunyaya
bilgenin yureginde her dilek,
anka kusu gibi gizli gerek.
damla nasil inci olur denizde:
sedefler icinde gizlenerek.
ey ozunun sirlarina akil ermeyen;
sucumuza, duamiza onem vermeyen;
gunahtan sarhosum, ama dilekten ayik;
umudumu rahmetine baglamisim ben.
buyukse de isyanim, kotuluklerim,
yuce tanridan umut kesmis degilim;
bugun sarhos ve harap olsem de yarin
rahmete kavusur elbet kemiklerim.
tanrim bir gecim kapisi aciver bana;
kimseye minnetsiz yasamak yeter bana;
sarap icir, oyle kendimden gecir ki beni
haberim olmasin gelen dertten basima.
rahmetin var, gunah islemekten korkmam;
azigim senden yolda caresiz kalmam;
mahserde lutfunla ak pak olursa yuzum
defterim kara yazilmis olsun, aldirmam.
derde gama yatkin yuregime aci;
bu tutsak cana, garip gonlume aci;
bagisla meyhaneye giden ayagimi,
kizil kadehi tutan elime aci.
akil bu kadehi ovdukce over;
alnindan sevgiyle optukce oper;
zaman ustaysa bu canim nesneyi
hem yapar hem kirip bin parca eder.
bak, saki, yüreğim arındı bütün kaygılardan;
gitti o kükreyen aslanlar, bomboş şimdi orman
gece yıldız saçarken göklerin şarap kasesi
benim kadeh boş günümü gün edeceğim zaman.
kader defterimi yeniden yazabilseydim
kendime gönlümce bir başka hayat şeçerdim.
bütün dertleri siler atardım dünyamızdan
sevinçten gözklere uçardı düşüncelerim.
bedeninde et, kemik, sinir kaldıkça,
dünyadaki yerini bil, kendinden şaşma.
düsman zaloğlu rüstem olsa ger göğsünü,
dostun karun olsa iyilik altında kalma.
tanrım bir geçim kapısı açıver bana;
kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana;
şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni
haberim olmasın gelen dertten başıma.
ey kör; bu yer bu gök bu yıldızlar boştur boş!
bırak onu bun da gönlünü hoş tut hoş!
şu durmadan kurulup dağılan evrende,
bir nefestir alacağın! o da boştur boş!!!