az önceki progamında dikkatimi çeken bir olay. baş örtüsünün farz olduğunda bahsederken ve bunu kati bir emir olup bu emre uymayanların cehennemlik olacağını söylerken stüdyodaki başı açık kadınların oradaki inanılmaz baskıdan sanki yerin dibine girmiş halleri çok ilginçti. o kadınlar için gerçekten zor anlardı.
An itibariyle coşturmaktadır... esprisi bile kendine hastır.
-hz musa ve hz şuayip yemeği yediler; çaya geçtiler. Şaka şaka diyorum, o zaman nerde çay...
Şeklinde bi cümle ile güldürdü mübarek.
Kendi anlattıklarından kendisi oldukça hislenen ancak bana pek tesir ettiremeyen, kendi tebiri ile televizyon bülbülü yeni nesil hocalarımızdan. Nihat Hatipoğlu'nu dinleyip ağladığımı bilirim. ancak Ömer Hocam'da henüz bu hazza ulaşabilmiş değilim. Yinede Allah (cc) kendilerinden razı olsun.
Hakikat sevdalısı, hakkın bize yakınlığının; denizin balığa yakınlığından daha fazla olduğunu farkında olmadan bakışların önüne seren veya serdirilen şahsiyet.
önyargılı olmayıp sahur da televizyonunuzu açıp izlemeseniz bile bir kere dinlemizi tavsiye ettiğim insandır. Dinleyin abi, okuyun, incili de okuyun, tevratı da okuyun. Doğru olan yine size söylenen değil. Sizin yaptığınızdır. Çünkü bu sizin doğrunuz.
ağlayarak birilerine birşeyler ispat etmeye çalışan, bin sene önce olmuş birşeyleri veya olmamış şeyleri sanki ordaymış gibi anlatan duygu sömürücü gereksiz kişilik.
siyaset yapmaması gereken insan. geçen ramazandı sanırım suriyede olaylara değinmişti. beşşar esada sövdü saydı. ama beşşar esadla savaşıp amerikan parası yiyen muhaliflere tek ses etmedi. ya bilmiyor ya kasten laf etmiyor bilemem. ama hiç böyle boyundan büyük konulara girmesin kendisi.