Ölülerin ardından kötü konuşmak caiz değildir. Hz. Aişe validemizden rivayet edilen bir hadisi şerifde Peygamberimiz (sav) "Bir arkadaşınız öldüğü zamanonu bırakın, onu gıybet edip ayıplamayın." buyurmuştur.(Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c. IV, s. 275)
Abdullah b. Ömer'den rivayet edilen bir hadiste de "Ölülerinizin iyiliklerini, güzelliklerini anın ve kötülüklerini sarfı nazar edin." buyurmuştur. (Tirmizi, Sünen, Cenaiz, 33, c. II, s. 215; Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c. IV, s. 275.)
Buna göre ölüde görülen iyi ameller söylenebilirse de kötü halleri söylemek caiz değildir. Hz. Peygamberin kötülüklerinin zikredilmesini yasakladığı ölüler, kâfir, münafık, günahları açıktan işleyen ve bi'dat ehli olmayan ölülerdir. Bu özellikleri taşıyan ölülerin kötülüklerini zikretmekte bir sakınca yoktur. Çünkü bu ölülerin kötülükleri arkalarından anılınca müslümanlar bundan ibret alır ve kendilerini onların kötü akıbetinden korumak imkânı bulurlar.
Nitekim " (bkz: Ölülerinize sövmeyiniz)." (bkz: Buhari, Cenâiz 96.) mealindeki hadis-i şerifte geçen "ölüler" kelimenin başında bulunan ve ahd için olan "el" takısı, kötülüklerinin sayılması yasaklanan ölülerin, her ölü olmayıp, belli ölüler olduğunu ortaya koyduğu gibi Tirmizî hadisinde geçen "ölüleriniz", terkibindeki "mevta-ölüler" kelimesinin "kum = siz" kelimesine izafe edilişi de bu ölülerin müslümanların ölüleri olduğunu ortaya koyar.
Bu yüzdendir ki "kubbede hoş bir seda" bırakarak gitmek önemlidir.
Zırvalayıp saçmalayarak, kalp kırarak, iftira atarak yaşayıp sonrasında da iyi anılmayı ümit etmek pembe gözlük takmaktır.
Evet giden gitmiştir, halk deyimiyle amel defteri kapanmıştır, dünya ile ilişkisi bitmiştir, hakaret etmesek iyi olur tabii.
Ne dua edin ne de beddua...Fesleğen muamelesi yapmak en doğrusu.