'bir birimizi hunharca öldürüp durduk da bize silahları kimin sattığını düşünmedik.'
hemen her şeye kayıtsız bırakılıyoruz. altındıysa insani duygularımızın dezenformasyona uğraması yatıyor sebep olarak. kimi zaman başkaları, çoğu zamanda kendimiziz bunun sebebi. hayvanlar kadar bencliliz, onlar kadar duygususuz.
sene bilmem kaç. fakültede adli tıp dersindeyiz. önümüzde bir sürü vakıa. kimi intihar etmiş, kimi araç içi trafik kazasında can vermiş. tur aleti öyle bir ses çıkarıyor ki sözlük bilemezsin. insanın içini gıcıklar. sonra kafatasının kesilmesiyle ortaya yayılan kemik kokusu. hafızalardan silinmez o koku. ağır bir parfüm gibi burnuna yapışır insanın. bir savcı çoğu zaman bu adam ne yaşamış, mutsuzluğu neydi, nasıl bir hayatı vardı düşünmez. düşünemez hale gelmiştir çünkü. araba içinde dokuz kurşunla infaz edilmiş adamın derdini bilmez.
çetin yetkin abi anlatıyor: ölen bir adamın köyüne gitmişler. olay yerinde adamın elbiselerini keserek almaları gerekmiş. kulağına biri eğilmiş, eşi elbiseleri kesmeseniz diyor, büyük oğlan giyermiş...
ne fakirlik, ne çaresizlik sözlük! ölen evsizin vücuduna sardığı kat kat gazeteleri gördü bu ülkede savcılar. kayıtsızlık, tepkisizlik az gelir içine düşülen durumu ifade etmek için.