...bugulanmis cama isaret parmagiyla "nezaman" yazdi cocuk, bu yazinin hayatindaki önemini düsündü bir süre. sonra elinin tersiyle bir hamlede sildi yaziyi ve silinen yerden sessizce yagan kari izledi. karin, hüzünlerini de alip götürmesini diledi, olmayacagini bile bile. sahi, neden istemisti ki olmayacagini bildigi halde? tutunmakti belki amaci, düpedüz tutunmaya calisiyordu birseylere. uzun süredir farkedememisti bunu, yabanci geldi bu durum. durum karsisinda nasil hissetmesi gerektigini bilemedi. sevindi galiba, hatta sevincten aglamak istedi ama sacma oldugunu düsünüp kahkaha atti. acidi kendine. yanindaki masada duran ici az kahve dolu bardaga ilisti gözü. bu ne zamandir burada acaba diye düsündü. cevaplayamadi. bardaga uzandi ve eline aldi bardagi, bir yudum icti kahveden. soguk ve aciydi. yüzünü burusturdu ve bardagi duvara atip parcalamak istedi bir an. ama kimi kandiriyordu ki? bunu yapamayacagini biliyordu. kim toplayacakti ki dagilmis parcalari. bu düsünceler arasinda usulca birakti bardagi tam eski yerine, bardagin masada bıraktigi ize denk gelecek sekilde. en iyisi uyumak galiba diye düsündü. hem, kim bilir, belki de güzel bir rüya bekliyordu onu uykusunda. bu hevesle isigi kapatip yataga uzandi. ölüme benzetirdi uykuyu. bazen uyanmamak icin uyurdu, ya da sonsuza uyanmak icin. ama gerceklesmedi simdiye kadar. belki bu gece dedi icinden ve sessizligi dinleyerek uykuya dalmaya calisti.
rüyasinda sessizligin sesini duyuyordu, uyandi, güldü kendi kendine, sessizligin sesi nasil olabilirdi dedi, tekrar kafasini yastiga koyup uyumaya devam etti bi daha uyanmayacagini bile bile...
...bugulanmis cama isaret parmagiyla "nezaman" yazdi cocuk, bu yazinin hayatindaki önemini düsündü bir süre. sonra elinin tersiyle bir hamlede sildi yaziyi ve silinen yerden sessizce yagan kari izledi. karin, hüzünlerini de alip götürmesini diledi, olmayacagini bile bile. sahi, neden istemisti ki olmayacagini bildigi halde? tutunmakti belki amaci, düpedüz tutunmaya calisiyordu birseylere. uzun süredir farkedememisti bunu, yabanci geldi bu durum. durum karsisinda nasil hissetmesi gerektigini bilemedi. sevindi galiba, hatta sevincten aglamak istedi ama sacma oldugunu düsünüp kahkaha atti. acidi kendine. yanindaki masada duran ici az kahve dolu bardaga ilisti gözü. bu ne zamandir burada acaba diye düsündü. cevaplayamadi. bardaga uzandi ve eline aldi bardagi, bir yudum icti kahveden. soguk ve aciydi. yüzünü burusturdu ve bardagi duvara atip parcalamak istedi bir an. ama kimi kandiriyordu ki? bunu yapamayacagini biliyordu. kim toplayacakti ki dagilmis parcalari. bu düsünceler arasinda usulca birakti bardagi tam eski yerine, bardagin masada bıraktigi ize denk gelecek sekilde. en iyisi uyumak galiba diye düsündü. hem, kim bilir, belki de güzel bir rüya bekliyordu onu uykusunda. bu hevesle isigi kapatip yataga uzandi. ölüme benzetirdi uykuyu. bazen uyanmamak icin uyurdu, ya da sonsuza uyanmak icin. ama gerceklesmedi simdiye kadar. belki bu gece dedi icinden ve sessizligi dinleyerek uykuya dalmaya calisti.
rüyasinda sessizligin sesini duyuyordu, uyandi, güldü kendi kendine, sessizligin sesi nasil olabilirdi dedi, tekrar kafasini yastiga koyup uyumaya devam etti bi daha uyanmayacagini bile bile...