gercek degildir. olumsuz olunsa bile bir yaratan gercegi olacaktir. bize gidebilecegimiz yere kadar gitme imkani vermistir. fakt sinirlarini kendi belirler.
Bir insanın inanci kafasinda tamamen bitirmesi için bel baglamayacagi ya da ihtiyaci olmadigi gerçektir.
Hicbir agnostik ya da ateist "birgün ölümsüzlük icat edilebilir, hmm o zaman ben artik inanmayayim" diye ya tutarsa tarzinda bir dusunceyle inancindan vazgecmemistir zaten. Bahsettigim basliktaki durumun gerceklesmesi (dunyadaki bütün insanlarin ayni dusuncede birlesmesi) icin ölüm bilinmezligi, gizemi, korkusu her ne diyorsak tamamen ortadan kalkmis olmasi gerektigidir. Çünkü bir insanin inancindan vazgecmesi için çok daha karmasik sorgulama aşamaları gerekir. Bu kadar basite indirgenemez.
ya olursa ya tutarsa diye sonu belli olmayan bir maceraya insanları sürüklemek yine kendilerinin inanmadığı dinlere nasıl inanıyorsunuz diye Müslümanları paylamalarıyla eşdeğer bile tutulamaz, çünkü dinin inançlıları doyurucu ve vaadedilenleri sunucu argümanları vardır, ancak ölümsüzlük vaadinin henüz ne bir netliği ne de bir bilindik sonucu vardır. dolayısıyla din gibi yaradılışa her yönden denk düşen bir anlayışla ölümsüzlük vaadi gibi yaradılışın gayesini öteleyen ve insanın hem aklına hem ruhuna uymayan bir anlayış kıyas dahi kabul etmez.
ölümü engellesen yahut uzun yaşamın sırrını çözsen bile dünyada yaşam bir gün yok olacak. güneş yok olacak çünkü.
başka bir yıldızda yaşam barındıran gezegene gitsen de o yıldız yok olacak. hata galaksiler, hatta evrenin tümü yok olacak bir gün. ama sen yine çabala, uzun yaşamın sırrını çöz. evrenin bir gün yok olacak olması, bu çalışmaları engellemez.
Simdilik varsayım olabilen durumun gelecekte gerçekleşmesi sonucunda kaçınılmaz olandır. Hayır nedir bu olamaz olamaz tavırları? Dürüst olalım, dinleri ayakta tutan ölümün bilinmezligidir. Insanlarin kendi yok oluslarini kabullenememesidir, kendilerini ornanik bir madde bazinda hamam böceğiyle bir tutmalarina engel olan egolaridir. Bilincin, yok oluşu kendine yakistiramamasidir. Ya olursa? Ya tutarsa?
ölümsüzlüğün bulunabilmesi ihtimali vardır ve bu islam inancına da ters düşmez. ancak bunun islam nezninde hiç bir değeri yoktur çünkü ölümsüzlük gibi bir gaye Müslümanın gayesi değildir. zaten bulunsa dahi kıyametin kopmasıyla bir işe yaramaz.
ben bir Müslüman olarak ölümsüzlüğe islam ekseninden baktığımda saçmalıktan başka bir şey göremiyorum, çünkü dünya hayatı insan onuruna ters bir biçimde işliyor. ilk ve en evvel örnek olarak hz. adem'in cennetten uzaklaştırılıp karnını doyurmak için buğday yetiştirmek zorunda kalmasıyla insanoğlu ölümsüzlüğü değil direkt cennete dönüşü amaçlamıştır.
ölümsüzlük bulunursa dinlerin gayesi kalmaz, ama ölümsüzlük gibi bir gayesi olmayan islam için de bunun manası olmaz.
hücre dediğimiz organizmanın ne şekilde çalıştığını bilmeyen yazar beyanıdır . Her şeyin nasıl bir sistematik içerisinde işlediğini bilsen ne dinle ilgili bir sorunun kalır ne de ölümle ilgili .
Bilim ölümsüzlüğü bulabilecek potansiyele sahiptir. Çünkü neden öldüğümüz bellidir. Hücreler yenilenmez, bununla birlikte dokular yaşlanır. Hücrelerini kendi kendine yenileyen canlılar da mevcut. Bir şekilde bunu başarabilirler.
Ancak o zamana kadar insanlık kendi sonunu getirmezse. Ki son belli. Her topluma ekilen düşmanlık ve kin tohumları bir gün yeşerecek, ve büyük bir savaşla sağlıklı insan devri sona erecektir.
bilim insanlarının ölüme çare aramadığını veya arıyorlarsa da sırf "allah'la tartışmak" için aradığını sanan kişilerin de ilgili tartışmalara katıldığı iddiadır.
yahu nedir bu telaşınız?
kötü haber-1: inandığınız dinler ne derse desinler bilim insanları ölüme çare arıyorlar.
dindarların bir varsayım olarak ele almak suretiyle de olsa tartışmaya yanaşmadığı tezdir.
hayır, illa tartışmak zorunda değilsin ama o zaman sussan daha iyi değil mi? değil tabi.. sövmeden, tehdit etmeden duramazlar.
öyle aptaldırlar ki böyle tezleri bir varsayım olarak kabul edip, üstünde fikir yürütmenin bile inançlarının yerinden oynamasına sebep olacak bir tutum olduğunu sanırlar. inançlarına güvenleri öyle yüksektir yani!..
ölümsüzlük olasılıklarını, dindarların vereceği muhtemel tepkilerle birlikte ele alalım:
insan vücudunun yaşlanmasının önlenmesi: bilimi amatör düzeyde de olsa yakinen takip eden bir kişi olarak, bu aşamaya dindarların sandığından çok daha yakın olduğumuzu büyük bir güvenle söyleyebilirim. belki torunlarımızın torunları görebilir. fakat böyle bir buluş yapılsa da insanların uzayda koloniler kurması sağlanmadığı sürece gizli tutulacaktır. malum, nüfus problemleri.. neyse varsayalım ki buluş yapılmış olsun ve uzayda gönlümüzce halay çekiyor olalım. bu durumda dindar "kaza sonucu ölüm ihtimali hala var" diyerek, kendisini garantiye almak için inancını koruyacaktır.
insanların beyinlerinin backuplarının alınması ve uygun bedenlere veya robotlara yüklenmesi: bu henüz bayağı uzak olduğumuz bir aşamadır. gerçekleştirilirse dindar "gün gelecek tüm yıldızlar yakıtlarını tüketecek. o zaman ne bok yerim?" diyerek yine inancını koruyabilir. var olduğunu sandığı ruhunun(!) backupının alınabilmesi filan gibi detaylar üzerinde kafa yormaz.
belki de fazla kötümserim ama inananların hallerine bakınca insan böyle düşünmekten alıkoyamıyor kendisini.
teknoloji ilerledi diyelim. bütün organları yapay şekilde ürettin. beyni üretmen mümkün mü ben merak ediyorum. beyin daha nasıl çalışıyor onu bile doğru düzgün bilemiyoruz.
hadi diyelim bunu da bir şekilde çözdük. yaşlanma etkilerini tamamen durduran bir formül bulundu ve kimse ölmüyor. kimse ölmediğinde bu hayatı anlamlı kılan ne olacak . yani mesele sadece ölmemek değil. mesele yaşamın anlam kazanması.