bir sartre kavramıdır. tükeniş isimli eserinde jean paul sartre şöyle der:
- hangi iş sana göre?
-ölmek galiba. ben hazırdım, bütün cesaretimi toplamıştım. ama ölümü aldılar elimden! artık hiçbir şey bilmiyorum, hiç, hiçbir işten zevk almıyorum.
aynı kitapta sartre şunu der: herkes hakettiği savaşı bulur. neden bu iki sözü birbirine bağladım peki? aslında bağlamadım sadece mevcut düğümü sessizleştirdim. öncelikle belirtmeliyim ki sartre'ın bu kavramanının sarsıcılığı diyaloğun derinliğinde gizlidir.
"hangi iş sana göre?" diye sorulan bir soruya kesinlik belirtmeden ama kesinkes ilk aklına gelen cümleyle "ölmek galiba" diye cevap vermek diyaluğu derinleştirip sarsıcı bir hale getirmektedir. yaşama uğraşı ekseninde düşünülürse ölmek bir iş midir? tabii ki de değil, sartre'ın yapmak istediği de bu değil zaten. derin bir konuyu gündelik bir alana yayıp düşünülmesini sağlıyor bana göre.
peki "ölümü aldılar elimden" demek ne demek? aç bir insanın elinden ekmeğinin alınması, bir çocuğun oyuncağının alınması vs... örneklerle bir tutulabilecek bir kullanım söz konusu. oysa anlatılmak istenen farklı:
ölümün elinden alınması bir anlamda yaşamın alınmasıdır. daha doğrusu çalınmasıdır. ölemeyecek kişi, yaşamayan -hatta- doğmayan kişidir. yaratılan öyle bir gerçeklik haline gelmiştir ki artık kişinin kendi hayatında söz hakkı bile kalmamıştır. devamındaki cümleye dikkat edelim:
"ama ölümü aldılar elimden! artık hiçbir şey bilmiyorum, hiç, hiçbir işten zevk almıyorum."
buradaki "iş" - tabii bana göre- yaşamanın, varolmanın yani insan olmanın kendisidir. önceleri eve iş getirmemesi için uyarılan insanlar vardı. bence bu devir artık bitmiştir. artık eve getirilmemesi gereken kişinin benliği olmuştur.