en zoru da yaşayarak ölmektir,çekilen acılar,dökülen gözyaşları herşeye tanıklık etmek ama hiç birşeye sahip olamamak,kiracısın ama kontratın yok ev sahibi istediği gün kapının önüne koyabilir... daha kötüsü gelmedi aklıma...
seçenek sunan son hazırlayıcının size yaptığı bir güzelliktir. ancak ölüm tektir. ruh bedeni terkeder ve adına ölüm dediğimiz hadise gerçekleşir. ve sen beni kaç kez öldürebilirsin ki? zaten sunduğun seçeneklerin arkasındaki ölüm geldiğinde ben zaten burada olmayacağım. ben buradayken de o olmayacak. o halde nedir bu beğen muhabbeti?
(bkz: yaşarken ölmüş birini ölümle korkutmak)
- aa geldin demek
azrail- geldim sonun geldi artık.
- nası olucak?
azrail- ölümler kataloğu şurda beğen birini
- hımmmm.. ( bunda barsaklar cok dışarda, bu çok kanlı bu desen fazla sıradan ayy buda nesi.. )yok ben beğenemedim sen az şundan az bundan hoş bişiler ayarla en iyisi.
ingiliz fransız temel* bir gün ormanda işledikleri suç yüzünden bir kabile tarafından cezalandırılacakmış. kabile 3 seçenek sunmuş. ya silahla ya asılarak ya da giyotinle demişler.
ingiliz: silahla vurulmak onursuzluktur, asılmak en zoru, beni giyotinle öldürün demiş.
ingilizi giyotine koyup bıçağı düşürmüşler. alet takılmış ve de ingiliz kurallar gereği kurtulmuş...
fransız: silahla vurulmak onursuzluktur, asılmak en zoru, beni giyotinle öldürün demiş. giyotinin bıçağı tekrar takılmış ve kurallar gereği fransız da kurtulmuş,
sıra temel'e gelmiş:
silahla vurulmak onursuzluktur, giyotin zaten bozuk, asın lan beni!!!
+ ay müfit bu çok güzeeeel. bunu alalım noğğloorr.
- senin de alışveriş hastalığının da ağzına sıçayım necla. ulan az önce kamyonun altına girdik. senin kafan koptu, benim pipim.