neden mi eskiler? çünkü onlar ölmüş, hem de ölmeden.. eskiyi yaşamışlar, yaşlandıkça/yaş aldıkça yeşermişler, yenilenmişler. ölüm gerçek a dostlar! bunu ne kadar unutmak, ötelemek ve geciktirmek istesek de, uzatamayız vadeyi, o katidir.. değiştirilemez ve ötelenemezdir.
bu hale gelişimiz, getirilişimiz hatta zorunda bırakılışımız çok canımı acıtıyor!
bizler ölümü vuslat olarak gören ve ölmeden önce ölen nesillerin torunları bizler; hayatı ölüme tercih etmiş ve ölümü/ölmek'i terk etmişiz çoktan.
terk ettirilmişiz aslında.. sahip olduğumuz dünyalıkları (ben, benlik, ve can dahil), kaybetmekten korkmuşuz çünkü. dünyada sahip olunanı feda etmek korkumuşuz, ölümden korkumuz bu yüzden.
ölümü vuslat olarak görmek için, kavuşmanın özlemiyle harlanmalı ve o'na kavuşmak için ölmeliyiz, ölümümüz o'na kavuşmak hayat bulmak olmalı.. bunun için dünya hayatını gurbet olarak görmek ve bu ara yı hasret çekerek geçirmek gerek.. vuslata hasretle varılır.
boşuna mı demiş yunus;
Bir karardan durmayalım
Gel gidelim dosta gönül
Hasretinden yanmayalım
Gel gidelim dosta gönül
Kılavuz ol gönül bana
Gel gidelim yârdan yana
Canım kurbandır canana
Gel gidelim dosta gönül
Kara haberin almadan
Can bedenden ayrılmadan
Azrail bizi bulmadan
Gel gidelim dosta gönül
Gerçek murada varalım
Yârin hatırın soralım
Yunus Emre'yi alalım
Gel gidelim dosta gönül
ve unutmuşuz aslında bizim yok olduğumuzu, yokluktan, yoktan, yokken var edildiğimizi, yaratıldığımızı.
ve unutmuşuz yine yoktan var edilen bizler; sahip olduğumuz varlıkların da yoktan var edildiklerini ve bize oyuncak olarak kullanım hakkı tahsis edildiğini, (ben, biz gibi).
mal edinme, ve biriktirme bağlamış kendine, ve sonradan bulduğu varlıkla bütleşmiş öyle ki; sahip olduğu varlığı yitiriş/kaybediş ölümü olmuş.
ve öldüğü zaman malını yitirmekten daha çok korkmuş.. sonra daha çok sarılıp dünyalığa/dünyaya daha çok edinmek, daha çok sahiplik için tırnaklarını geçirmiş hayat denen bu"ara"ya.
işte bu ara da, bu anda, şu anda, şimdide hatırlamak lazım ölümü.
geçmiş hatırlanabilir ancak, geçmiş yaşanamaz tekrar ve geçmiş bitmiştir.. geçmiş gitmiştir.. bu yüzden bu ara değerlidir.. ölümden önce ancak bu ara da ölünebilir.
gelecek gelmemiştir ve yaşanamaz bu an, şu an, şimdi olmadan.. ve bilemeyiz ne getireceğini geleceğin.
gelecek gelecek, ama ölüm gerçek.. bu yüzden şah damara yakin olmak, kalbin atışını hissetmek, beni tanımak, ve bana dönmekle mümkün ölmek, ölmeden önce ölmek.
beni ben yapanı unutup, bana takılıp taldıkça ölüm hatırlanamaz ve ölüm hatırlanamazsa, yaşamak için benden başka sebep kalmaz.. kimse sevmez bencilleri ama bencil olan tanır, beni.
biraz bencil olmak tanıtacak bize kendimizi, kendimize dönerek göreceğiz hakikati.
"beni bende deme bende değilim
bir ben vardır bende benden içeri"
hayat hızla akmakta, hızlı akması için tüm tutamaklar kopmuş/koparılmış durumda.. hayatı yavaşlatmak ve bu ara da olduğunu hatırlamak için "ölüme tutunmak" gerek..