uykudur. hatta çoğumuza oluyordur, tam derin bir uykuya dalacakken birden irkiliriz kolumuz bacağımız seyirir gibi olur işte o beynin vücuda gönderdiği sinyaldir. solunum ve kan dolaşımı o kadar yavaşlar ki beyin, ölüyo mu la bu diye sinyali patlatır ve bi yoklar kontrol eder. gerçektir.
gidiyorum dediğin andır , tamam bu kadarmış dediğin andır , boğulmaya ramak kala aynen boyle hissetmiştim , bayılmak üzereyken sırtıma hızla vuran arkadasımın sayesınde hayata döndüğüm gün bunu hissetmiştim.
bu sene sömestr tatilinde ankara-izmir yolunda(tam olarak afyon-uşak arasında) başıma gelen bir olay fazlasıyla hissettirmişti o an ölümü. yol buzluydu ve arabamız sağa sola savrulmaya başlamıştı. bir yanımızda bariyerler, bir yanımızda kamyon. kamyonun şoförü durumu fark etti, hızlanmaya çalıştı yolu serbestlemek için ama bu sefer üzerimize gelen buzlar durumu daha da kötüleştirdi. kurtuluş yok, öyle savrulan bir arabanın çarpmadan kurtarması neredeyse imkansız ve hangi tarafa çarparsa o taraftaki biri gidecek! hayatımda o kadar yoğun biçimde hissetmemiştim o duyguyu. verilmiş sadakayla bile açıklanamayacak bir durumdan kazasız belasız kurtulmuştuk sonunda. fakat boşalan sinirlerim sayesinde bir kaç saat boyunca titremelerim devam etmişti.
3. sınıfa geçtiğimde otelin havuzundaki tabelada "çocuk havuzu" yazmasını cesaret alarak yüzme bilmeyen halimle atladım ve havuzun derinliği 1.70'miş. nasıl çocuk havuzuysa artık, neyse. o korkuyla ne sudan çıkabildim ne de batabildim. en son, her zaman söylenen o ışığı gördüm. harbiden çok parlaktı. onun ardından kurtulduğum kısmı hatırlayamıyorum.