Kesinlikle vardır. Şimdiki yaşadıklarımızı o zaman hatırlar mıyız bilemem. Ama bu evren sadece dünyadan ibaret olmadığına göre hatta başka başka evrenlerin olup olmadığı kesin olmadığına göre sadece dünya gezegeninde nefes alıp verenlerin olması büyük sacmalıktır.
Bu ego bu boktan dünyaya büyük gelir.
eğer yaşadığın zamana, mekana değer katacaksa ne âla. ama öbür dünya var diye burayı boşlarsan, kafanı çalıştırmazsan, bir şey üretmezsen, sadece sevap puanı kazanmak için iyilik yapacaksan bu hem onurlu değildir, hem de gerçekleri görmeyi engeller.
kapalı kutu. felsefik açıdan yorumlanması yanlış çünkü insan sadece felsefik bir olgu değil. metafizik ile de değerlendirmek bu çağda mümkün değil. bizi yaşatan ney örneğin, kan olduğunu varsayalım bu kaynağın. öldükçen sonra kan bi yere gitmiyor. yani ölünce bedenimizden giden ney fiziksel olarak, enerji ise bu nasıl ve ne şekilde nereye gidiyor? bunun incelenip irdelenmesi lazım ama sırası var. önce sakız çiğneyince oruç bozuluyor mu? ya cevap bulmalıyız.
gördün; doğumdan sonra hayat var, hem de anne karnındaki hayatla kıyaslanamayacak derecede müthiş bir hayat, aynen de ölümden sonra baki bir hayat var bu dünyayı zindan hükmünde kılacak kadar müthiş, sen de gideceksin, şunları dikkatle, sabırla oku ve dünyanın cam parçalarını elmasa tercih etme,
"ey nefis! bütün ahbabın, kabrin öbür tarafındadırlar. burada kalan bir iki tane ise, onlar da gidiyorlar. ölümden ürküp, kabirden korkup başını çevirme. merdâne kabre bak, dinle, ne talep eder? erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak, ne ister. sakın gafil olup ikinci adama benzeme.(ikinci adamın ne olduğunu anlamadınız tabi, başka bir konu açar diye girmiyoruz oraya şimdi)
ey nefsim! deme, "zaman değişmiş, asır başkalaşmış. herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder(taparcasına sever), derd-i maişetle(geçim derdiyle) sarhoştur"
çünkü ölüm değişmiyor. firak(ayrılık), bekaya kalb olup başkalaşmıyor. acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor ziyadeleşiyor. beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peydâ ediyor.
hem deme!! "ben de herkes gibiyim" çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır.
hem kendini başıboş zannetme. zira şu misafirhane-i dünyada, nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız, gayesiz göremezsin. nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?"
gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar.
ey fani ateist ; bir gün toprak olacaksın.
ve o zaman diyeceksin ki evet ölüm varmış, evet melekler varmış, evet allah var.
beni gönderin dünyaya. fakat artık senin için o kapı kapanmış; cehennem kapıları açılmış olacak.
bazılarımız bildiğini düşünebilir ancak ölümden sonrasını bilen, gidip de gelen yok. Ölümden sonrasına her insan şüphelidir. Eğer insanlar ölümden sonrasını bilselerdi; herhangi bir Tanrı, hiçlik yada farklı bir şey olduğunu , kesinlikle ölmeleri için hiçbir engel kalmayacaktı veyahut yaşamak için de bir sebep. Eğer gerçekten ölümden sonrasının hiçlik olduğunu bilseydik, şuan ki bulunduğumuz hayatı yaşamıyor olurduk. insanları ve düzeni bu şekilde tutan, insanları yaşamda tutan da budur; ölümden sonrasının bilinmezliği.
inanç meselesidir. bunu cehalet olarak algılayıp hakaret etme peşinde koşanlar kendi beyinsizliklerine yansın efendim. istersen muza taparım sanane pezevenk. kendisi gibi düşünmeyeni cahil sanan zavallıdır asıl.
neyse inanç meselesidir, vicdanidir, kişinin yalnızca kendisine özeldir.
Sabrın kaynağıdır. Dünyayı daha çekilebilir kılar. Ne de olsa sonunda bir ölüm ve sonsuz mutluluk vaad eden bir hayat vardır. Varsındır, çekilsindir bu acılar.
psikolojik yönü olduğu konusu herkesçe kabul görmektedir. kimine göre teselli, kimine göre hakikat. yıllarca büyütüp emek verdiği evladını kaybeden bir anne ya da baba için ahiret inancının, ona bir gün ulaşabileceği bilgisinin ne denli önemli olduğunu anlamak sanırım bizler için çok zor.
ailenizden pay biçin, her gün işe ya da okula gitmeden koklaya koklaya öptüğünüz annenizi bir daha asla göremeyecek oluşunuzu düşünün.
elbetteki işin teselli yönü de var. ama bu teselli olma bilincini tanrı bilerek ve isteyerek insanlara bahşetti ise?
nereden bakmak istiyorsanız en doğrusu odur.
şahsi fikrim, bizi başka bir hayat bekliyor, buna inanıyorum ama kanıtım yok. çünkü bu sadece tasavvur edilebilir bir şey bu da benim tasavvurum.
insanoğlunun doyumsuzluğunun ve yaşamına bir mana bulma arayışının tezahürüdür. ölümden sonra başka türde bir hayata inanmak her kültür ve inanışta vardır. ilahi dinlerde cennet- cehennem, pagan inanışlarda ilahi dinlere benzer öteki dünya inanışı, eski mısırda ve asyada kralların mumyalanarak, çeşitli eşya ve hazineleriyle birlikte gömülmeleri, tekrar dirilme, reenkarnasyon, toprağa karışan insan vücudundaki organizmaların bitkilerle hayvanlara geçmesi, tekrar dünyaya bir hayvan olarak gelme, çin ve hint reenkarnasyon inançları gibi çeşitli inanışlardır.
benim şahsi fikrimse an itibariyle şudur: