2 sefer ölümden dönen biri olarak...
artık korkulan bir şey olmadığı öğrenilmiştir.
yapılan günah hatalar vb yaşamda pişmanlık duymadan ömür sürmenin de artısı da var.
belirsizlik, herşeyin sonunun gelme düşüncesi ve inançlılar için cennet cehennem endişesi olsa gerek, bir akrabamın yaşlı ferdi öldüğünde yıkandıktan sonra ayak baş parmaklarının bağlandığını, mezarına koyulurkrn üstüne tahtalar dizilip üstüne toprak atılmasına şahitlik etmiştim çocuk yaşımda hala o korkuyu yaşarım ölüm denince aklıma ilk o görüntü gelir.
insanlar uyumayı çok sever ama ölümden korkarlar. ilginç. Biri de çıkıp dicek ki sen ölmeyi bayılmak mı sandın. işte o zaman bi şey gibi kalırım yani o yüzden kimse demesin öyle bi şey evet.
bir soru. cevabı bulmak için dostoyevski'ye kulak verelim; ''her mutsuzluğun ötesinde yine yaşam bekler..ama insana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak !..yoksa hangi balık boğmuş kendini ; hangi serçe atlamış damdan...!''
evet sözün anlamı bu başlığa biraz ironik kaçıyor. biz insana özgü bir yeteneksizliktir kısmına odaklanalım. yani yaşamayı bilmiyoruz. misyonumuzu ya tamamlayamıyoruz ya da onu hiç bulamıyoruz. hiç inanmayan bir insan bile öldükten sonraki hesabın ihtimalini düşünerek kaygılanıyor. dünyanın aslında bir sahne ve yaşamın sadece bir oyun olduğunu ya çok geç kavrıyoruz ya da bildiğimiz halde umursamıyoruz. hayat oyununu başarıyla bitirmiş ve yaptığı işten tatmin olmuş birinin zirvede bırakmak isteyebileceğini ve artık huzur içinde başka diyarlara göçeceğini fark edemiyoruz. işte bu yüzden ölümden korkuyoruz. çalışmadan girilen sınavdan ne kadar korkuyorsak hayat sınavından ve neticesinden de o kadar korkuyoruz.